Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '07

 
Kategori
Futbol
 

8 golü kim yedi?

8 golü kim yedi?
 

İnanın bu ironiyi yaparken içim acıyor ancak Beşiktaş’ın geldiği noktayı açıklayabilmek ancak böyle mümkün: İlklerin takımı Beşiktaş Şampiyonlar Liginde de bir ilke imza atarak turnuva tarihinin en büyük farkını yedi. Peki, her biri kurşundan ağır bu sekiz golü kimler yedi? Madem soruyu sorduk cevabını da verelim: Kalede Yıldırım Demirören, defansta Behçet Ümitlen, Halim Aydın, İlhan Durusoy, Hakan Aksoy, orta sahada Levent Erdoğan, Ertunç Soğancıoğlu, Numan Ceyhan, Murat Çelik ve ileri uçta Ertuğrul Kumcuoğlu ve Kenan Öner.

Beşiktaş’ın deplasmanda Chelsea’yi yenmesinin üzerinden 4 yıl 1 ay 6 gün geçti. Artık bu süreçte Beşiktaş’ın yaklaşık 40 yıl geriye gittiğini, yapılan transferlerin kendisini Football Manager oyununa kaptırmış ortalama bir futbolseverin bile sahip olduğu ciddiyeti aratır bir biçimde gerçekleştiğini, Beşiktaş’ın Türkiye Kupalarıyla avunur bir takım haline getirildiğini, hezeyanlar içinde masaya vurulan yumrukların artık herkesi güldüren bir skeçe dönüştüğünü, tamamen iş bilmezlik sonucu kulübün UEFA nezdinde 8 milyon 500 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm edildiğini, kulüp bilançosundan kaynaklanan problemler sonucu Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş.’nin iflas açıklamaktan son anda kurtarıldığı haberlerini hatırlamak zamanıdır. Artık önlem almak zamanıdır. Koltuğa oturduğu günden bu güne gösterdiği performansla (!) Beşiktaş’ı borç batağına sokan, yetmiyormuş gibi kulübü kendisine 40 milyon dolar civarında borçlandıran Yıldırım Demirören o koltuğu işgal ettiği sürece Beşiktaş’ın yerinden doğrulması mümkün değildir. “Bir musibet bin nasihatten evladır” cümlesinden hareketle tüm Beşiktaşlıları artık bu gerçeği fark etmeye çağırıyorum.

Maç 4–0 olana kadar kafamda dönüp duran dizilişler, taktik kurgular, performanslar dakikalar ilerledikçe yerini endişeye, hüzne ve öfkeye bıraktı. Bu sebeple genelde futbol dairesi içinde kalmaya çalışarak yazdığım yazıları takip eden sizlerden bugün için özür diliyorum. Takdir edersiniz ki, oyun içindeki hiçbir taktik varyasyon, hiçbir diziliş ya da düzen 8-0’ı açıklamaya yetmez. Yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır, bundan 23 yıl önce yine bir Kasım günü oynadığımız karşılaşmada İngiltere’den 8 gol yiyen Türk milli takımını izlemiş ve iliklerimize kadar utanmıştık. Bu gece aynı duyguların geçmişten kopup geldiği ve yumruk gibi boğazımıza düğümlendiği bir maç izledik. Bu noktada eğer ki, Beşiktaş’ın bu yıkıcı mağlubiyetinden keyiflenenler varsa onlara da İngilizlerin yarın 23 yıl öncesinin manşetini tozlu arşivlerden çıkartarak kullanabileceklerini hatırlatalım : “Hindiyi kızarttık.”

Taktik, formasyon, motivasyon, hırs, arzu, inanç ve istek kelimelerinin havada sallandığı ekranda yalnızca kırmızı formalıların seçilebildiği kabus gibi maçtı. Öyle bir maç ki, Beşiktaşlı futbolcuların her pası sanki taçtan gelen bir fair-play topuymuş gibi rakiplerine verdiğini gördük. Sanki siyah-beyazlılar ağır çekimde oynuyormuş, top Liverpool’a geçince de birileri kumandanın “Fast Forward” tuşuna basıyormuş gibi geliyordu insana… Keşke her şey “Stop” tuşuna basmak kadar kolay olsaydı dedik. Bitsin istedik.

Biliyorum ki, Beşiktaş kanadında bu şok atlatıldıktan sonra öfke duygusu ağır basacak. Ve adım gibi eminim ki, bu hezimet acilen birilerine fatura edilmeye çalışılacak. Bu noktada siyah-beyazlı taraftarlara naçizane tavsiyem ne Ertuğrul Sağlam’a ne de futbolculara yönelik bir hareket tarzına kapılmamaları. Başta da söyledim bu sekiz golün müsebbibi tamamen Beşiktaş yönetimidir. Yedi yabancıyı sahaya sürme şansı olan Beşiktaş bu gece Diatta, Cisse, Delgado ve Bobo ile sahaya çıktı, hiçbirinden de verim alamadı. Kalede Hakan’dan başka alternatif yokken Rüştü’nün oturduğu kulübeden yıllık garanti 1,5 milyon Euro alması, Ricardinho’nun kaleye şut çektiği vaki değilken 1 milyon 750 bin Euro’luk sözleşmesinin tıkır tıkır işlemesi, Mehmet Yozgatlı’nın ortalarda gözükmemesi, Higuain’e hala gösterilen “bekleyelim görelim” sabrı ve daha nice yanlış. Tüm bu yanlışlar bizi hangi noktaya getiriyor biliyor musunuz?

“Yıldırım Demirören acilen istifa etmelidir. Çünkü Beşiktaş’ın haklarını koruyamamaktadır.”
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..