- Kategori
- Kent Yaşamı
- Okunma Sayısı
- 436
8 Kasım Dünya Şehircilik Günü

Şehirlerimizin halinden memnun olanınız var mı?
Ben memnun değilim.
Bakıyorsunuz konuşmalarımız hep olmalı olmamalı üzerine.
Peki, bir arpa boyu kadar yol alabildik mi?
Filancayı kırmamak için yol değiştiren, hatta çıkmaz yola razı olan anlayışla nereye varılabilir ki?
Hadi diyelim ki şehirlerimiz de ipin ucunu kaçırdık.
Kolay olmasa da düzeltmeye çalışıyoruz.
Peki ya ilçelerimiz, hatta kasabalarımızın içler acısı hali ne olacak?
Her biri daha şimdiden labirent gibi.
Nüfusu 5–6 binlik ilçelerde kayboluyorsunuz.
Araç park etmeye yer bulamıyorsunuz.
Bir perişanlıktır gidiyor.
Plan-proje tepetaklak gidiyor.
Gelecek nesiller için çalışacaklarını söyleyenler, işbaşına gelir gelmez gelecek seçimler için kolları sıvıyor.
Bu işin en başta gelen takipçileri konumundaki belediyeler rehavete dalıp gidiyor.
Üç-beş kişiye göstermelik ceza kesmekle görevlerini yaptıklarını sanıyorlar.
Ne yollarda ne de binalarda estetik adına hiç bir şey yok.
İnsan eliyle yapılan binalardan insan olarak utanç duyuyorsunuz.
Atatürk Caddesinde Atatürk Türkiye’sinin A’sını bile bulamıyorsunuz.
Cumhuriyet Meydanlarında ne yazık ki Cumhuriyetin C’sine rastlayamıyorsunuz.
Yani. Çağdaş mimari anlamında ne caddemiz ne de meydanlarımız yok.
Olmayan bir imarı, estetiği, sanatı ismin tamamlaması nerede görülmüş ki?
Baştan da söyledim.
Bari büyük şehirlerimizde kantarın topuzu kaçmış.
Hiç olmazsa ilçelerimize kasabalarımıza sahip çıkalım.
Şehircilik günü deyince aklımıza hemen binalar, caddeler sokaklar gelebilir.
Şehir olmak için bir başına bunlar yetmiyor.
Sahip olduğunuz kültürü ve sanatı da yansıtacaksınız.
Başka çareniz yok.
Her zaman söylüyorum.
Caddesinden geçerken bir şarkı mırıldanamadığınız, binalarına bakarken dünle bugün arasında irtibat kuramadığınız, etraflıca seyrederken oturup şiir yazamadığınız bir şehir kim ne söylerse söylesin kuru bine ve kalabalıklardan ibarettir.
Maalesef şehircilik bunlardan yoksun bir şekilde ilerliyor.
Birileri de kalkıp yahu siz ne yapıyorsunuz hani sizin kültür ve sanat anlayışınız nerede demiyor.
Kimin umurunda.
Varsa yoksa inşaat sektörü canlansın.
Kültür ve sanat mı?
O da ne?
Yani olsa ne, olmasa ne.
Sahip çıkan yok ki.
Elbette sahip çıkılmayan bir kültür ve sanatın batması haktır.
8 Kasım dünya şehircilik gününde ne tartışılıp konuşulursa konuşulsun beni ilgilendiren esas yanı o gelişim ve değişimde kültür sanat ve estetiğin yer alıp almadığıdır.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
