Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '12

 
Kategori
Özel Günler
 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü / Türkiye’de kadın olmak…

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü / Türkiye’de kadın olmak…
 

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için verdiği mücadele 8 Mart 1857 yılında başlar. O gün New York da 40.000 kadın dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemleriyle yaptıkları genel grev her zamanki gibi polisin saldırısıyla sonuçlanmış, kapatıldıkları fabrikada çıkan yangında, kadınların kaçamamaları için konan barikatları aşamayan 129 kadın işçi yangında can vermiş.

Bu olaydan 53 yıl sonra Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan II. Enternasyonal’e bağlı Sosyalist kadınlar 8 Mart'ın Dünya Kadınlar günü olmasını önermiş ve oy birliği ile kabul etmişler. Kadınların haklarının kazanılması, iyileştirilmesi, vahşi kapitalist sömürüye başkaldırmak ve dünya barışınınkorunması için 1921 yılından itibaren her yıl 8 Mart'lar "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı.  

8 Mart'lar kadının, örgütlenme ve eşit yaşam hakkı için mücadele günlerinin simgesidir. 8 Mart'lar dünyanın her yerinde, her şehrinde kadının mücadele, özgürleşme ve dayanışma günüdür.

8 Mart'larda tüm dünyada kadın haklarından, onların ne kadar fedakâr, cefakâr ve kutsal olduğundan bahsedilir. Emekçi kadınların hakları, sözde de olsa teslim edilmeye çalışılır, kadınların hak ettikleri hayatı yaşayabilmeleri için planlar yapılır, projeler geliştirilir.

Ancak ülkemizde yaşayan kadınların durumu ise biraz farklı.

Onların önemli bir kısmına göre kadın olmak, ayrımcılıkla, şiddetle, acıyla, tacizle, tecavüzle ve ölümle iç içe yaşamak demek. Onlar kadın olarak doğdukları için kendilerini şanssız hissediyorlar. Küçük yaşta ev kadınlığı görevini üstlenme, 'evinin kadını, çocuklarının anası' olma misyonu, kadını ezmiş ve aile içinde kadını çok zaman yalnızlaştırmıştır. 

Türkiye’de birçok yerde kadına şiddet, hala meşru görülüyor. Ayrıca, şiddet gören kadınlarımızın neredeyse yarısı, kocalarının kendilerini dövmelerini haklı buluyor.  Evde kocaya, işyerinde işverene, baba ocağında babaya, abiye 'borçlu' sayılan kadın, haklarının farkında olamıyor. Kadına yönelik cinsel, bedensel ve psikolojik şiddet çok zaman ceza bile almıyor.

Kadınlar bugün ülkemizde de erkeklere göre %25 - 50 oranında daha az ücretle çalıştırılmaktadırlar.

Birçok kadın, seks kölesi haline getiriliyor. İstatistiklere göre, dünyada 4 milyon kadının, cinsel köle olduğu; bu kadınlar üzerinden kazanılan paranın da yıllık 12 milyar dolar olduğu, acı bir gerçek.

Kadın olmak;

Birçok ülkede, doğarken hayata yenik başlamaktır.

Erkeklerle eşit işte eşit maaş alamamaktır.

İkinci sınıf vatandaş muamelesi görmektir. Hayatları boyunca sürekli şiddete ve tacize maruz kalmaktır.

Dövülmesi, haklarının korunmaması, suiistimal edilmesidir.

Ülkedeki kadınların yarısına yakınının, daha önce hiç görmediği birisiyle evlendirilmesidir.

Ekonomik koşullarla dedesi yaşındaki adamların koynuna sokulmasıdır.

Binlerce kadının eğitimden yoksun olmasıdır.

“Namus” kavramı yüzünden, sürekli baskı görmesidir

Her yıl onlarcasının “töre” sebepli katledilmesidir.

Bir aile bireyinin tecavüzüne uğrayıp, yine katledilen olmaktır.

Çocuğu olmayınca üzerine kuma getirilmektir.

Doğurganlığı ona mecburiyet olarak dayatmaktır 

Binlercesinin anne olmak isterken, hayatını kaybetmesidir.

Fuhuşa zorlanmasıdır. Ya da bunun için satılmasıdır.

Vücudu üzerinden rant elde edilmesidir. Reklamlar adı altında vücudunun tv ve billboardlarda teşhir edilmesidir. Ve acıdır ki teşhir malzemesi için kullanılan vücudunun sadece estetik amaçlı kendi rızası ile kullanılmasıdır.

Atatürk'ümüz Türk Kadınına gereken değeri vermiş ve kadınların medeni ve siyasi haklara kavuşması, seçme seçilme hakkının tanınması gibi önemli haklara kavuşmasını sağlamıştır.

Artık uğruna gün düzenlenen kadınlar, istismar edildiklerinin, kendi kişiliklerinin ve emeklerinin değerlerinin farkına varmalılar. Siyasal ve toplumsal talepleri için mücadelelerinden vazgeçmemeleri, şimdiye kadar edindikleri kazanımlarını yitirmemeleri gerektiğinin bilincine varmalılar. Sadece bir gün çiçek verilip sevindirilen kadın değil, mücadeleci kadın olmak zorundalar.

Cinsel ve sınıfsal sömürüye son vermek adına, savaşsız barış dolu yaşanabilir bir dünya yaratmak adına, eşitlik, özgürlük ve demokrasi adına, emeğin değerinin katlanması talebimle, kadınlarımızın 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" nü kutlarım.

 

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..