Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

8 Ocak 2007 Pazartesi

8 Ocak 2007 Pazartesi
 

Bugünkü gazetelerde yer alan iki konudaki ortak başlık da dış politikayla ilgili...

Birincisi, Amerika'nın Irak'ta, ülkeyi Saddam'dan kurtarıp demokrasiye kavuşturma sevdasıyla başlattığı savaş ve işgalin, Saddam'ın idamından sonra asıl amacına doğru yönlenmesi, yani Irak petrolünü bölüştürme kampanyası...

İkincisi de İran'a karşı İsrail'in Türkiye üzerinden saldırmayı düşlemesi...

***

Cumhuriyet gazetesinin "Irak'ta sıra petrole geldi" başlığıyla duyurduğu haber için Birgün gazetesi, "Petrol için işgale resmî onay" diye manşet attı. Vatan ise daha çarpıcı bir başlık atmıştı: "Maskeleri düştü..."

Bugün gazetesi, "ABD ve İngiltere aslan payı peşinde" derken, Yeni Şafak "Irak petrolünü 3 şirket içecek", Zaman gazetesi ise "Irak petrolu 30 yıl ABD ve İngiltereye akacak" demeyi tercih etmişler.

Petrol kârının % 75'inin petrol devi şirketlerin kasasına akmasını sağlayacak yasa, önümüzdeki günlerde Irak meclisinde görüşülüp kabul edilecek. Yasanın BP, Shell ve Exxon gibi şirketlere 30 yıl süreyle Irak'a girme hakkı vereceği, asıl kârı ABD ve İngiliz şirketlerinin elde edeceği belirtiliyor.

***

İran'ın uranyum zenginleştirme tesislerini İsrail'in nükleer bir saldırıyla yoketmeyi amaçladığı iddiası var. Buna göre İsrail'in tek vuruşla İran'ın nükleer kapasitesini yok edebilmek için, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu üç farklı güzergahtan sözediliyor.

İsrail'in İran macerasıyla ilgili Sabah gazetesi, "İsrail İran'ı Türkiyeden vuracak" manşetini atarken, Cumhuriyet "Türkiye üzerinden füze" demeyi tercih etti. Millî gazete ise bunu "Korkunç iddia" olarak yorumladı.

***

Milliyet ve posta gazetelerinin "Abdüllatif Şener: Hepimiz aleviyiz" ortak başlığıyla duyurdukları haber, devlet bakanı ve başbakan yardımcısının Ehl-i Beyt Vakfı'nın konferansında yaptığı konuşmanın anafikrini özetliyordu.

Şener, bu konuşmasında, "Hz. Ali'nin coşkusu, heyecanı, sevgi, kardeşlik ve güven veren davranışları, tüm dünyaya mesaj olmalı. Içimizden biri olan, güçlü, iri ve diri Hz. Ali'nin etkisinde kalmamak mümkün değildir. Buradan herkese ilan ediyorum, benim dinim ve mezhebim, Hz. Ali'nin dini ve mezhebidir. Açıkçası hepimiz Alevî'yiz" dedi.

İslâmî bakış açısıyla, Hz. Ali'yi çok sevmek anlamındaki alevilik için Şener'in sözlerinde hiçbir aykırılık yok. Ancak toplumda Aleviliği İslâm'ın dışında bir mezhep olmaktan tutun da, din dışı bir anlayış, bir sistem olarak tanımlayanlara kadar, farklı görüşte çeşitli grup ve insanlar var.

***

CHP lideri Deniz Baykal'ın talimatıyla hazırlanan bir raporun sonuçları, bugünkü Gözcü gazetesinde birinci sayfadan verildi. "AKP iktidarı devleti vekâletle yönetiyor" başlığıyla verilen haberde, başbakanlıkta 69, Milli Eğitim'de 60, Maliye'de 54, Enerji bakanlığında 53 olmak üzere toplam 355 üst kadroda vekil görevliler bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Bir açıdan bakıldığında bu haber doğru ve gerçeği yansıtıyor. Ancak farklı bir açıdan bakıldığında, bu vekâletle yönetimin temelinde, cumhurbaşkanının bunların asaletini veto ederek tasdik etmemesi yatıyor.

Olaylara tek taraftan bakılmazsa, doğru ve yanlışlar, inatlaşmalar daha açık şekilde ortaya çıkar.

İnat konusunda başımdan geçen bir anımı burada anlatmak istiyorum. Eski eşim (bana göre) biraz inatçı bir hanımdı. Elbette ki ona göre de ben inatçıydım. Bir yaz günü sıcaktan hayli bunaldığımızda soğuk bir şeyler içmek istedik. Ben gazoz içeceğimi söyledim, o da ayran.

Fakat benim de ayran içmem için elinden gelen her şeyi yaptı. Böyle bir şeyi kabul etmem mümkün olmadığını, benim canımın gazoz içmek istediğini, ayran içtiği için benim ona karışmadığımı söylediğimde, "Ne kadar da inatçısın, bir gazoz için bu kadar insan inat eder mi" demişti. Hiç unutamıyorum.

Benim istemediğim şeyi zorla bana yaptırmaya çalışmak inat olmuyordu da benim istediğimi yapmam inat oluyordu. O günden beri böyle biribirini suçlayan inatçılık hadiselerinde hep bu anı aklıma gelir.

Aslında bu rapor, sayın cumhurbaşkanının hükümete karşı tavrını ortaya koyan bir belge niteliğinde. Yeni Şafak da bunu "Sezerin katı defansı CHP raporunda" şeklinde dile getirmiş.

***

Dikkatimi çeken iki manşetle bugünkü yazımı noktalamak istiyorum.

Güneş gazetesinde "Hırsızın faturasını namuslular ödüyor" diye bir haber var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kaçak elektrik kullananların zararlarını, devletin normal faturasını ödeyen vatandaşlardan çıkardığı anlatılıyor haberde... Bu konu sadece bununla da sınırlı değil. Gecekondu meselesinden kaçakçılığa, kayıt dışı ticarete varıncaya kadar, maalesef her konuda yapılan hırsızlığın faturası, bizzat çalanlara değil, kuzu kuzu vatandaşlık görevini yerine getirenlere çıkıyor.

Bu konu, üzerine ciddiyetle gidilmesi gereken önemli bir mesele haline geldi.

Bu arada kaçak elektrik kullananlar, nasıl olsa para ödemedikleri için, ahırlarını bile elektrikle ısıtmaktan da geri kalmıyorlarmış...

Vatandaş olarak hakkımızı, nasıl arasak acaba?

***

Gözcü gazetesi, emeklilerin yetersiz kalan zam karşısında devlet kapısında görev yapanlara "Allah emekliliğinizi versin" diye dua etmelerini manşet yapmış. Ancak bu duadan nasibini alacak olanlar herhalde sıradan memurlar değil. Onlar emir kulu. Ne suçları var ki...

Bedduanın asıl muhatabı milletvekilleri ise, onlar çoktan bundan etkilenmemenin yollarını buldular. Bir dönem milletvekilliği yapan bilindiği gibi ömrü billah en üst dereceden emekli maaşı alıyor. Bu duadan onlara değecek bir zarar maalesef yok.

Yarın görüşmek üzere hoşçakalın...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..