Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '13

 
Kategori
Dünya
 

8 yaşında akciğer kanseri - Kirlilik ve ısınma ürkütücü

8 yaşında akciğer kanseri - Kirlilik ve ısınma ürkütücü
 

Yaprak ve Toprak dedeler... Nihat Gökyiğit, Hayrettin Karaca... aksiyon.com.tr'den...


Dünyanın gündeminde olan konular ne yazık ki Türkiye’ye pek uğrayamıyor…

Euronews’in, önemine binaen, yarım saatte bir verdiği haberleri bizim bültenlerde ve gazete manşetlerinde göremedim.

Birinci haber, “SERA GAZLARI REKOR SEVİYEDE”!

“Dünya Meteoroloji örgütü (WMO), küresel iklim değişikliğinin ana sebebi olan sera gazının 2012’de rekor seviyeye çıktığını açıkladı.

Örgütün genel direktörü Michel Jarraud; tedbir alınmazsa, ısınmanın 2 dereceyi aşmasının yanı sıra su döngüsü, deniz seviyesi ve iklimsel olaylarda büyük değişimlerin meydana geleceği uyarısında bulundu”

Yani seller, kıyıların sular altında kalması, hortumlar, kuraklık-çölleşme felaketlerinin bizi beklediğini söyledi.

İkinci haber, “ÇİN’DE HAVA KANSER SAÇIYOR”!

“Çin’de hava kirliliği hayatı durma noktasına getirdi. Çevre Bakanlığı, hava kirliliğinin daha fazla artmasını önlemek için fabrikaları geçici bir süre durdurmak, kömüre bağımlılığı azaltmak ve trafiğe çıkan araçların sayısına kısıtlama getirmek gibi bir dizi önlem alınacağını açıkladı.

Çin’de, 8 yaşındaki bir kız çocuğunun kanser olması, durumun ciddiyetini gözler önüne serdi. Çin’de en çok görülen kanser türü olan akciğer kanseri hastalarının çoğunun sigara bile içmedikleri halde bu hastalığa yakalandıkları biliniyor.”

x   x   x

DÜNYA BİTİYOR, UYANIN

Dünya bitiyor ne demek?

Dünya fizik olarak elbette yerinde duruyor ama dünyada “hayat” bitiyor.

Çin’de ve dünyanın her yerindeki hastalıkların artmasının sebebi ne?

Çünkü “küresel ısınma”, “sera gazları” “bağışıklık sistemi”ni zayıflatıyor.

Üstelik bu hastalık tehlikesi olmasa bile “iklim değişikliği” yerküreyi ve atmosferi altüst ediyor, dünyayı yaşanmaz hale getiriyor.

Yerkürenin “alarm”  veren çığlıklarını, bilim insanlarının acı feryatlarını duyun…

Kirliliği ve iklim değişikliğini önlemeye çalışan kişi ve kurumlara destek olun… Kişisel olarak yapabileceğiniz işleri, çalışmaları ve yardımları öğrenin ve uygulayın…

İlk yapacağınız iş; enerji ve su tüketimini kısmak!

Yoksa bunalacağız,

Kavrulacağız,

Hortumlanacağız,

Sele kapılacağız,

Veya hastalıklarla boğuşacağız!

 

x   x   x

YAĞMUR SESİ BOZAR MI?

Yukarıdaki tehlikeleri anlatmak, sorunlara dikkat çekmek için TEMA Vakfı bünyesinde kurumlara eğitimler veriyoruz.

Dün de daha önceden, GENÇ TEMA’cıların sözleştiği bir ilkokula eğitim vermek için evden çıktım.

Yağmur birden hızlandı…

Şemsiyemin altında yarım saate yakın yürüdüm. Yol biraz da yokuştu.

Neyse okula vardım. Binaya girdim. Bir bayanla karşılaştım. “Ben, dedim TEMA eğitimi için geldim.” Anlamadı, tekrar ettim.

“Temel eğitim için mi geldiniz?”dedi.

Tekrar, “TEMA” eğitimi için geldiğimi söyledim.

“Müdür Bey birinci katta,”dedi.

Birinci kata çıktım. Müdür Bey’in açık kapısından girdim. 60 yaşlarında gözüken müdür beni ayağa kalkarak karşıladı.

Kendimi tanıtarak, “TEMA eğitimi için geldiğimi” söyledim.

Anlayamadı, ben tekrar ettim.

Yine anlayamadı, bendeniz bir kere daha “TEMA” eğitimi için geldiğimi söyledim.

“Buyurun, oturun”dedi.

Oturdum.

Beni dikkatlice süzdükten sonra, gözlerimin içine çok şaşırmış bir halde bakarak:

“Demek ‘keman’ eğitimi için geldiniz!”dedi.

“Efendim, dedim TEMA eğitimi için geldim.”

“Ha, tamam”dedi.

Ben devam ettim: “Herhalde yağmur insanın sesini bozuyor, aşağıda karşılaştığım bayana da TEMA eğitimine geldiğimi söylediğim halde ‘temel eğitime mi geldiniz’ diye sordu… TEMA’yı temel anlamış” dedim.

Müdür makaraları koyuverdi.

x   x   x  

Sonradan, şimdi, bunları yazarken aklıma geldi; yağmur yağarken havadaki her türlü kirliliği, sera gazlarını yere indiriyor. Biz de nefesle onları içimize çekiyor, onlar da ses tellerimizi bozuyor olamaz mı?

Çünkü normal şartlarda sesimim bu kadar anlaşılmaz olması mümkün değil… Bir eğitimci ve iletişime önem veren birisi olarak Türkçenin tam hakkını vererek konuşmaya çalışırım.

x   x   x

TOPRAK VE YAPRAK DEDE

Eğitimi, 10 üniversite öğrencisiyle birlikte vereceğiz. Üniversiteliler, yağmur muhalefeti nedeniyle geciktiler. Zaman kaybetmemek için eğitime başlamaya karar verdim. Ben, 4’ncü sınıflara, (30’ardan iki sınıf toplam 60 öğrenciye) “iklim değişikliği” konusunda eğitime başlarken okula geldiler.

Onlar da üçer kişilik gruplar halinde, birinci sınıflara ders vermek üzere sınıflara çıktılar. Gönül ismindeki öğrenci benimle kaldı.

Öğretmenlerin ve öğrencilerin ilgisi çok iyiydi. Bir ders saati içinde eğitimi verdim. Zil çalınca sınıftan çıktık.

9 GENÇ TEMA’lı dersin ortasında başladıkları için eğitimleri yarım kalmış. Teneffüsten sonra devam edeceklerini söylediler.

Zil çaldı, ders başladı. Ben de Ceren ismindeki üniversitelinin eğitim verdiği sınıfa girdim, en arkada oturup izlemeye koyuldum.

Eğitim tahtaya yansıtılan levhalar yardımıyla veriliyor. Levhaların sol üst köşesinde “Toprak” ve “Yaprak” dedelerin (Hayrettin Karaca ve Nihat Gökyiğit) portreleri var.

Levhalar değişiyor, yeni yazılar, resimler geliyor fakat Toprak ve Yaprak dedenin resimleri hep aynı yerde gözüküyor. Ki Ceren, ilk derste TEMA’nın nasıl kurulduğunu, Toprak ve Yaprak dedelerin katkılarını anlatmış.

Ceren eğitimini bitirdi. Tekrar Toprak ve Yaprak dedeleri hatırlattı. Ön tarafta oturan çocuklardan biri “yaprak dede arkada” gibi bir şey söyledi. Öyle deyince ben da arkadaki resimler baktım Nihat Gökyiğit’in resmini arıyorum.

Öğretmen hanım, “Sizi söylüyor.” dedi.

Meğer çocuk, beni yaprak dedey benzetmiş, “Yaprak dede arkada oturuyor” diyormuş.

Dedim ki “Bana onur verdiniz”!

 

x   x   x

SADIK YÂR

Dost dost diye nicelerine sarıldım,
Benim sadık yârim kara topraktır…
Beyhude dolandım, boşa yoruldum,
Benim sadık yârim kara topraktır.

Âşık VEYSEL

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..