Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '12

 
Kategori
İnançlar
 

805. Hz. Mevlana Sempozyumu, "Günümüzde Mevlana'yı Okumak"..

805. Hz. Mevlana Sempozyumu, "Günümüzde Mevlana'yı Okumak"..
 

805. Hz. Mevlana Sempozyumu'nda çok değerli hocaları ve Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ile birlikteydim. 2gün olan sempozyum 4 oturumla sona erdi. Hz. Mevlana aşığı olarak hakkında her şeyi bilmeme rağmen yine gidip hocalarımdan o eşssiz yaşantısını ve Hz. Mevlana'yı günümüzde nasıl okumak adına bilgiler dinledim. Der ki Mevlana, "Her konuda, her şeyin azı iyidir. Yemekte, sevgide, hırsta vs. fakat bir konuda gidebildiğiniz kadar gidin. O da 'bilgi'dir. İnsanın her edindiği bilgi kanatlarına taktığı bir tüydür." Ve bu tüyler biriktikçe istediğimiz kadar uçar, istediğimiz bilgi ile her yere gideriz.

"Allah(c.c) biz kulları hakkındaki yargısını öldükten sonra belirlerken, biz kim oluyoruz ki insanları iki cümle ile yargılayabiliyoruz."
Hz. Mevlana'ya göre önyargının iki temeli vardır. Birincisi 'acele etmek', velakin şeytandan gelir. İkincisi 'bilgisizlik'. Ve devam eder Mevlana, "Eksik bilgi ile yola çıkamazsınız. Acele etmeyin, belli bir hükmü verene kadar bekleyin" der. İnsanlar birbirlerini, bir hareketiyle, dış görünümüyle, adıyla, sanıyla, o insan hakkında duyduklarıyla yargılarken; Mevlana her insana eşit bakmayı, acele hüküm vermemeyi öğütlemiştir. Halbuki, her fırsatta ve gün içerisinde isteyerek ya da istemeyerek yaptığımız davranışlardan biri; önyargılı davranmak. Ve Hz. Mevlana'nın çok güzel bir şekilde özetlediğini düşünüyorum.

"Müslüman, kendi istediği bir şeyi müslüman kardeşi için istemezse; kamil iman ile iman etmiş olmaz" der Mevlana ve "Empati, hoşgörünün temeli" diyerek insanlar arasında empati kurarak hoşgörülü olmayı öğütlemiştir. Ve devam eder, "İnsan önce kendini değiştirmeli. Kendinizdeki bir değişim öbür huyların da değişmesine sebep olur" der. Hepimizin aynı soy'dan geldiğini vurgular ve hepimizin karşımızdaki insanın durumuna, yaşadıklarına anlayış göstermemizi tembihler. Çünkü hepimiz imtihan dünyasındayız. Birbirimize karşı kin, nefret, kışkançlık beslemek yerine hoşgörülü olmamızı söyler.

 

Sempozyumun adı "Günümüzde Hz. Mevlana'yı Okumak". Değerli hocalarım, sosyal medyada Hz. Mevlana'nın kötü amaçla kullanıldığını ve alakasız sözlerin altına Mevlana'nın isminin yazıldığını söyledi. Haksız değillerdi elbet, fakat kıymetli hocam Prof. Nuri Şimşekler bu durumu çok güzel ifade etti. "Aslında, Mevlana biziz, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Şems Tebriz-i.. Biziz. Fakat nefsimize söz geçiremediğimiz için, nefsimize yenik düştüğümüz anlarda; kendi nefsimize söylemek istediklerimizi Hz. Mevlana'ya, Yunus Emre'ye söylüyoruz", dedi. Bir an durdum ve gerçekten böyle yaşadığımızı farkettim. Mesnevi okumanın güzelliğinin farkına varmazken, sosyal medyanın bizi bitirdiği gibi Hz. Mevlana'yı da bitirmeye çalışmaktan başka bir şey yapmıyoruz.

Hz. Mevlana'ya göre hayat 'yol', bu yolda ilerleyen insan 'yolcu'dur. Yolcu, insan olmak şuuruna ermek isteyendir. Yol ise nebi'lerin, Peygamberlerin ve Velilerin yürüdüğü iman yoludur. Her yolcunun elinden tutan şey 'edep'tir. Her şey terkeder bir insanı, fakat edep terketmez.
Bu yolun inişleri çıkışları vardır. Çukurları, uçurumları vardır. Bir de bariyerleri vardır bu yolun. Bunlardan birincisi 'kıskançlık' ikincisi 'kibir'dir. "Haset yolda gırtlarğına sarılırsa yolunu kaybedersin", der Mevlana. Birbirimize karşı kin beslememenin en güzel cümlesini kurar ve devam eder, "Putları kırmak kolaydır fakat nefsi kırmak zordur", der Hz. Mevlana. Bu yolda karşımıza çıkacak en büyük put'un 'nefs' olduğunu söyler.

İnsanı her şeyden çok nefs yanıltır. Gerçekten en büyük sınavını nefs'te verir insan. Bir de "tövbe atı" vardır. Yanlış yola sapar ve elinden tutan da olmazsa o yolda yürümeye devam eder insan. İşte o sıra da 'tövbe atı'na sarılmamız gerekir. Tüm yanlış olan ne varsa 'tövbe' edip tekrar doğru yolundan yürümelidir yolcu.
Ne kadar güzel söylemiş Hz. Mevlana, "Gel! Ne olursan ol yine gel. Tövbeni bozmuş olsan da gel. Put'a tapmış olsan da yine gel", diyerek hatalarımızdan dönmemizin zor olmadığını ve Rabbinin merhametiyle tövbeni kabul edeceğini açıklamıştır.

Ve çile... Hz. Mevlana'nın hayatının tamamı çiledir. Genç yaşta babasının vefatı, onun kısa sürede kendini toparlaması, Gevher Hatun ile dünya evine girerken ondan ayrı kaldığı günlerin acısı ve tabiki en büyük çilesi Şems Tebriz-i hocasından ayrı kalması ve onu kaybetmesi. Hayattaki en büyük çilesi de Şems ile tanışınca başlar aslında. Aylarca bir odada kalıp nefsini terbiye etmekle hamlaşır, Şems'in ortadan kaybolmasıyla pişer ve Şems'i bulup kapısına dayandığında Şems Tebriz-i'nin onu reddetmesiyle yanar. Ve imtihanı burda başlar.. Ve devam eder Mevlana, "Hiçbir şey bedava değildir. Çile insanın kaderi, Peygamber efendimizin (s.a.v) sünnetidir", der. Ve devam eder, "Bu dünya bir balıktır, bizde onun karnındaki yunusuz".

Hz. Mevlana, "İnsanın esas gayesi Hak'ı bilmek ve Hak'a erişmektir", der. Şems'in içindeki ilahi aşkı kendisine verenin de Allah, Mecnunun önce Leyla'yı sevmekle başlayıp, sonra sokağından geçerken sokağındaki köpeği sevmeye başlamasını veren de Allah olduğuna inanır. Hepimiz inanırız. Var olan her şey Cenab-ı Hak'dan bize gelir çünkü. En başlta "sevmek" Yaradan'dan gelmez mi zaten? "Yaradan'ı severiz Yaradan'dan ötürü", değil midir zaten..

Ve yine der ki Mevlana, "Allah'a giden bir çok yol var, ben aşk'ı seçtim", diye..

Mevlana'nın şu sözleriyle sempozyum gözlemlerimi noktalamak istiyorum.
"Ümitsizlik diyarına gitme, ümit var
Karanlığa gitme, ışık var"

Bize bu yolda sevgi verecek olan aşk'tır, diyor ve hepinize Aşk-ı Niyaz diliyorum efendim.

Sevgilerimle

 
Toplam blog
: 99
: 7049
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Bir garip bankacı olmanın yanı sıra, yazarlık yapan; her şeyi olduğu suret için seven bir insanım..