Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

8 Mart, Dünya Kadınlar Günü değildir!...

8 Mart, Dünya Kadınlar Günü değildir!...
 

Vardık, varız, varolacağız. (Rosa Luxemburg)


8 Mart, Dünya EMEKÇİ KADINLAR Günüdür!

Bunu, işi gücü yemekçilik ve ayakçılık olanlar bilmez! Bunu, sofralarında, kadına öküzden sonra yer veren ve bu durumu toplumsal bir kuralmış gibi kakalayan “öküz”ler bilmez! Nazım, o ünlü şiirinde, “öküz muamelesi gören” kadınlardan çok, ona “öküz muamelesi yapan” öküz oğlu öküzleri vurguluyordu. Ama onlar, yüz yıl daha geçse bile, Nazım’ı da onun nazımını da anlayamazlar!

“Öküz muamelesi yapmak” sözünü tırnak içinde verdim. Çünkü öküzden saydığına el kaldırmak da öküze el kaldırmak da ‘mecazî öküzler’i bağlar!

İnsan olan insan, hiç bir canlıya el kaldırmaz! Ne öküze, ne kediye köpeğe, ne kadına, ne çocuğa, ne de gözünün kestiği herhangi bir canlıya!!!

Bu “mecazi öküzler”i cesaretlendiren, onların kendilerini bir şey sanmalarını sağlayanlar, yine aklı bir karış havadaki kadınlar! “Hanım, bu akşam sen otur, ben sana bir kahve getireyim!”i haklarını kazanmış olmak sanan zavallı düz beyinliler!
Kadını “öküzden saymasa, ona el kaldırmasa” bile, onu evi süpürüp silen, yemek yapan, ast işlerde ömür çürüten bir modern köle olarak gören “taş fırın”erkekleri de, yaşamın gerektirdiği şekilde kendi işini kendi yapmak insani sorumluluğunun ötesinde, onlara hizmette kusur etmeyen ve böylelikle “sahipli olmak” şanslarını koruduklarını düşünen köle ruhlu kadınlar da 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olmadığını bilmezler!

Yine de en çok onlar konuşurlar!

“Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş… millet fakr-ü zaruret içinde… Dahili ve harici bedhahlar ülkenin dört bir yanını kaplamış… İktidar sahipleri gaflet ve dalalet ve hatta….” olmuş, umurlarında mı!

En çok onlar konuşacaklar! Kendileri gibi düşünmeyen herkesi el birliğiyle susturup, hep onlar konuşacaklar! Daha doğrusu… zırvalayacaklar! Günde üç öğün konuşmazlarsa, yedikleri herzeler içlerinde kalır!

8 Mart, “ezen” sınıfından bir erkeğe sırtını dayayıp, hiç çalışmadan, elinde ev anahtarı, araba anahtarı sallayan, evinin işini
temizlikçiye, yemeğini aşçıya yaptıran ve başkalarını ezmekten keyif alan kadınların günü değildir!

8 Mart, dişi doğmayı meziyet sayan, dişiliğini ömür boyu yan gelip yatmak için kullanan kadınlarla, bu asalaklara özenip duran ve onlara imrenerek bakan sınıf bilinçsiz kadınların günü değildir!

8 Mart, ağzına burnuna bulaştırarak çikolata ısırıp (ağzındaki yiyecek bulaşığına sahip olamayan kadın meclise girse ne olur!) sonra da “uçuşup duran” ve böylece, reklamını yaptığı maldan çok cinselliğini pazarlayarak kolay yoldan eşek yükü para kazanan kadınların günü değildir! (Gerçi elindeki elmanın suyunu akıtmadan yiyemeyen erkek siyasetçiler Meclis’e girmiş de ne olmuş! Canımızı emanet ettiğimiz doktorlar beş gün sonra meydanlarda olacak!) Bugün, muhtemelen midemizi bulandırmadan elma armut yiyemeyen bazı erkekler, midemizi bulandırmadan çikolata yiyemeyen bazı kadınların Kadın Gününü, onlara halktan çarptıkları paralarla, pahalı armağanlar alarak kutlayacaklar! Marka firma sahiplerine yine gün doğdu!

8 Mart, içindeki fesatlığı ve kıskançlığı, Osmanlı saraylarının kadınlarına taş çıkartan entrikalarla taçlandırıp, her türlü cilveyi de katık ederek varlıklarına dayanamadıkları kadınları “tasfiye” etme başarısının sarhoşluğunu sağda solda gizleyemeyecek kadar kendinden geçmiş olan kadınların günü de değildir!

Konu, kadın erkek meselesinin de ötesinde bir SINIF meselesidir. Ezen bir sınıfa karşı, ezilen bir sınıf vardır. Ezilen sınıftaki emekçi kadının hiç şansı yoktur. Eşi ezmese… babası, kardeşi ezmese, patronu ezecektir! Patronu tarafından ezilen erkek, sınıf bilincine sahip değilse, hırsını kendinden güçsüz olanı, karısını, kızını ezerek çıkaracaktır. Kısaca ezilen sınıfın kadını ikinci cins insan olacaktır. Eğer emperyalistlerin ezdiği bir ülkede yaşıyorsa durum daha da vahim! O zaman kadının ÜÇÜNCÜ DÜNYADA İKİNCİ CİNS olması, kaçınılmazdır!

Bu konu, inanlık tarihiyle, dünya coğrafyasıyla da sınırlı değil! Ama, “bilincinin ışığıyla toplumun önünde giden kadın”ları sevmez bu yarasalar! Bence onların asıl korkusu kadınlar değil; ANALAR!

Çünkü insanı, bireyi, dolayısıyla toplumu öncelikle ANALAR şekillendirmekte. Anaların ışığını kapatmak demek, bir toplumu… bir ülkeyi karanlıkta bırakmak demektir! Sonuçta kadını aşağılayan, onu mal gibi gören, cinselliğini şu ya da bu şekilde pazarlamasına yol açan, onu taciz ya da darp eden düz beyinli erkekler de bu durumdan nasibini almakta!
Akrep kuyruğunu kendine çevirip, kendi kendini zehirlemekte! Bu işten kârlı çıkanlar da yine emperyalistler!

Yani hangi taşı kaldırsak, altından onlar çıkmakta!

Bu arada….

2009’dan bu yana, İstanbul Yeşilköy’deki fuar merkezinde Tesettür Fuarı düzenlenmekte. Bu yıl, Tesettür Fuarının üçüncüsü düzenlendi. Fuarda defileler ve görsel şovlar yer alıyor. 2009’da 65 firma fuara katılırken, 2010’da bu sayı 120’ye ulaşmış; yani bir yılda ikiye katlanmış. Yetkililer, fuara katılımın 2009’dan 2011’e, üç yılda yüzde dört yüz büyüdüğünü ifade etmekteler.

Coğrafyada “Dini bütün Müslüman”ların sayısı mı katlanıyor, yoksa kapitalistlerin firma sayısı mı???

Dini bütün Müslüman’ın defileyle, modayla ne ilgisi olur!

Sırf konuşmuş olmak için konuşanlar bunları sorgulayacaklarına, 8 Martlarda Ahmet’in Mehmet’in bir günlüğüne Ayşe’ye Fatma’ya yumurta pişirip, sofra toplamasıyla uğraşıyorlar!

Kısaca 8 Mart, bilinçleri küflenmiş, yürekleri paslı, kafasının içi örümcek ağlarıyla kaplanmış kadınların günü değil; emeğin ve alın terinin güzelleştirdiği, önce insan, ana, kardeş, arkadaş, dost, yar, sonra kadın olan dünya emekçi kadınlarının günüdür!

Pala bıyıklı, badem bıyıklı erkekler ... ve "ince belli altın yaldızlı çay bardağı" kılıklı kadınlar...

Anlatabildim mi?

...

Zelin Artuğ, 8 Mart 2011, Yeryüzü

http://www.kucukisler.com/2011/03/07/8-mart-dunya-kadinlar-gunu-degildir/#more-11370

***

Not: Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk defa 1911 yılının 19 Martında Avusturya, Almanya, Danimarka ve İsviçre’de bir milyonun üzerinde kadın ve erkeğin katılımıyla kutlandı. Ancak emekçi kadınların mücadelesi 19. yüzyılın ortalarına dek uzanıyor. Bu dönem hızlı sanayileşme ve kapitalist ekonominin yarattığı bunalımlı ortamda pek çok işçi direnişine sahne oldu. Bunlardan biri de 8 Mart 1857’de New York’lu kadın tekstil işçileri tarafından örgütlendi. Daha iyi çalışma koşulları ve ücret talebiyle yürüyüşe geçen kadınlar polis tarafından dağıtıldı. Ancak kadın işçiler daha sonraki yıllarda yine alanlardaydı.

8 Mart 1908’de New York’ta kentinde daha kısa çalışma saatleri, daha fazla ücret ile seçme ve seçilme hakkı talepleriyle 15.000 kadın işçi yürüyüşe geçti. 1909 yılında Amerika Sosyalist Partisi her yılın Şubat ayının son pazarını Ulusal Kadın Günü ilan etti. Ertesi yıl Kopenhag’da toplanan Sosyalist Enternasyonal’de Alman sosyalist Clara Zetkin Amerika’daki kadın tekstil işçilerine destek vermek amacıyla bütün ülkelerde her yıl eş zamanlı olarak Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kutlanmasını önerdi ve önerisi 17 ülkeden 100 kadın tarafından oy birliği ile kabul edildi. Sosyalist Enternasyonal’de alınan bu karar doğrultusunda 19 Mart 1911’de kadınlar ve erkekler coşkuyla sokaklara döküldü. Ancak henüz bir hafta geçmemişti ki New York Triangle Shortwaist fabrikasında tedbirsizlik nedeniyle çıkan yangında 140 kadın işçi yaşamını yitirdi.

Birinci Dünya Savaşı esnasında kutlamalar sekteye uğrasa da emekçi kadınların mücadelesi tüm güçlüklere rağmen bütün militanlığı ile devam etti. Savaş sırasında iki milyon askerini kaybeden Rusya’nın St. Petersburg kentinde kadınlar Jülyen takvimine göre 1917 yılının Şubat ayının son pazarında “ekmek ve barış” sloganlarıyla greve gittiler ve dört gün süren grev sonunda (Şubat Devrimi olarak bildiğimiz) Rus Çarı II. Nikolay devrildi. Gregoryen takvimine göre 8 Martı gösteren bu tarih Sovyet Rusya’nın ilk kadın bakanlarından Aleksandra Kollontay’ın önerisiyle ulusal bayram ilan edildi.(soL Günlük Siyasi Gazete, 8 Mart: Korkmayan Kadınların Günü, 05 Mart 2007)

...

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=-dC0K5Wdr7k

 
Toplam blog
: 142
: 969
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Yaşam, sorulardan ve yanıtlardan oluşmuş. Her soru, aynı zamanda kendinin yanıtı... Çift yumurta ..