Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '10

 
Kategori
Balıkçılık
 

9,5 KG Yayın Avımız!

9,5 KG Yayın Avımız!
 

Yayın avında ikinci gece: Bir ara bir zil sesi ve sonrasında tapırtı duydum ne oldu diye seslendim Gürol “Balık vurdu ama takılmadı “dedi. Yine dalmışım bu kez ben rüyamda zili çalan kamışa öyle bir yapışıyorum ki! Çekiyorum gelmiyor, "koşun" diye sesleniyorum gelen yok. Çıldıracağım, balık beni resmen sürüklüyor. Korkuyorum, hayatımda hiç bu kadar büyük balık tutmamıştım olmaz katiyen bırakmam seni diyorum. Balık önde ben arkada, elimde kamış resmen suyun üzerinde sörf yapıyorum!

Derinden bir ses duyuyorum abi abi ABİİİ. Uyan uyan UYANNN. Balıkla boğuşurken çadırın üç kazığını sökmüşüm yerinden olacak şey değil! Neyse Gürol kardeşimin sayesinde çadırı eski haline getirdik. Gürol iyi misin ağabey diyor. Tamam, Gürol Kardeşim iyiyim kendime geldim sen işine bak dedim. Aradan yarım saat geçti yine dalmışım tabi saat gecenin 02.30 u. Bu kez Gürol ABİ YETİŞŞŞ BALIK diye bağırınca çadırın kapısını güç bela bulabildim.

Baktım benim olta; “al” dedi bana oltanı. Arkadaş oltayı elime alır almaz balık beni suyun içine kamışla beraber çekti! Hayatımda ilk defa bir trofe balık tutacağım biraz sevinç biraz korku ile asılıyorum kamışa. Kamış iki büklüm oldu misine koptu kopacak, kamış kırıldı kırılacak diye ödüm kopuyor. Aman Allah’ım yoksa bu da mı rüya?

Kalamayı balığın çekim gücüne göre ayarlıyordum. Balık sazların içine girmiş olmalı çekiyorum gelmiyor bırakıyorum gitmiyor.

Suya girmek lazım ama korkuyorum! Uyku sersemi ne çektiğimi de bilmiyorum ki. Allahtan Gürol kardeşim var… Hemen suya girdi misina’yı elleye elleye gölün içine göğsüne kadar girdi ve misinayı ters istikamete çekerek balığı saklandığı sazın içinden çıkardı bana “makineyi sar” diye bağırdı. Hemen misinanın boşluğunu sardım balığın ağırlığı tekrar makineye bindi. Bu arada güç bela Murat’a sesimizi duyurabildik ve o da geldi. Elinde kepçe hazır kıta bekliyor.

Gürol kepçeyi uzat diye bağırdı ve kenara gelerek Murat’ın elinden kepçeyi aldı. Bu arada ben balığı güçlükle zapt ediyordum, balık beni çok yormuştu. Gürol suyun içinde misinadan tutup balığın tekrar sazlığa girmesini engelliyordu. Bu sazlıktaki otların balığa sarılması ile sanki 25–30 kiloluk bir balık çekiyor gibiydim. Gürol bağırıyor dikkat et abi misinayı kopartma gelmediği zaman zorlama ben buradan takviye yapacağım. Gürol yine bel üstü bir derinlikte balığı kontrol ediyordu.

Nihayet balık suyun üzerine çıktı ve bir kuyruk darbesi ile kendini hem duyurdu hem gösterdi.

Ben diz üzerine kadar sudaydım benim beş metre önümde de Gürol kepçe elinde, bana bir elinle “çek çek” diye komut veriyordu. Kardeşim Murat ise kenardan bize ışık tutuyordu. Balık yaklaştığında Gürol kepçeyi balığın altına soktu ve balığı kepçeledi.

Geçmiş olsun diye bağırdı balığı ikimiz birden karaya çıkardık. Bu benim hayatımda ilk yayın avımdı. Güzel bir ekip çalışmasıyla 9, 5 kiloluk bir yayın yakalamıştık. İşin güzel tarafı bir balık hepimize aynı heyecanı yaşattırmıştı. Bunca yolu boşuna gelmemiş ve sevgili kardeşim Gürol da sözünde durmuş bize böyle harika bir balık hediye etmişti!

Saat 03.00; balığı dışarıya almamız yaklaşık yarım saat sürmüştü. Balığı karaya aldığımızda bütün yorgunluğumuz bitti. Sonrasında güzel bir muhabbet ve sabahı yaptık. Bir iki zil sesi daha aldık ama balık yoktu. Sabah serinliğinde birkaç saat uyumuştuk. Kalktıktan sonra kahvaltımızı yaptık, dönüş yolculuğu için takımları toplamaya başladık…

Şurası kesin ki, Gürol olmasaydı benim bu balığı, bu gölden çıkarmam imkânsızdı. Öncelikle heyecandan ya misina’yı kopartır veya kamışı kırardım. Ama usta balıkçının yardımı ve direktifleri sayesinde başarıya ulaştık. Teşekkürler Gürol kardeşim. Sen gerçekten tatlı suda Usta avcısın…

Yayın hakkında senden öğrendiklerimin bundan sonraki avlarımda bana çok faydası olacak buna eminim...

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..