Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '13

 
Kategori
Tarih
 

91 yıllık bir iftira!

91 yıllık bir iftira!
 

"Yıllarca bu iftiraya inanmakla meşgulduk, gerçekleri bulmaya zamanımız olmadı..."


     Sultan Mehmed Vahideddin. Ne geliyor aklınıza? Bir vatan haini mi, yoksa devleti satan bir padişah mı? Evet, tahmin edebiliyorum çoğunuzun aklına bunlardan başka hiçbir şey gelemiyor. Bahsetmek istiyorum son Osmanlı padişahından. (TTK tarafından hazırlanan Vahideddin Ayrılık filmini izleyiniz.)

     Sultan Vahideddin, sözde ülkeyi satan, vatan haini, ülkeyi İngilizlere terk edip kaçmış bir insan. Şimdi yazımın geri kalan kısmını okurken sizlerden birşey rica ediyorum. Beyinlerinizi kapamayınız. Yeni birkaç bilgiye yer açın, aynı görüşte değil de sağdan soldan duyma bilgilerinizi savunacaksanız lütfen sorgulayınız.

    Sultan Vahideddin ile Atatürk bir düşman, rakip olarak gösterilmiştir. Oysa ki öyle mi? Sultan Vahideddin, Atatürk'e "ülkeyi kurtarabilecek olup olmadığını sorar." Atatürk elbet ki kabul eder. Bundan sonra Vahideddin'in ülkeden mecburi gidiş süreci başlayacaktır. Mecburi diyorum zira can güvenliği yoktu. Türk Tarih Kurumu veriyor bu bilgileri bizlere. Yaveri çok kez uyarıyor Sultan'ı. Lakin Vahideddin ülkenin sağlığı için gitmek mecburiyetindedir. Biliyor, İngilizler onu ülkesini satan bir padişah olarak gösterecek, gelecek nesiller onu kötü tanıyacaktır.  En sonunda da Türk milleti bu oyuna kanacak ve tam da İngilizlerin istediği olacaktır. Vahideddin: "Gelecek nesiller beni nasıl tanıyacağının önemi yoktur. Varsın kötü tanınayım. Mesela vatansa, mesela halkımsa bazı şeylerden vazgeçmek mecburiyetindeyim..." Yıllar önce O bunu görebilmişti. Biliyordu başına gelecekleri. Lakin şunları da söylüyor: "Gitmek her zaman kaçmak değildir. Bazen gitmek aslında savaşın tam da içine girmektir." Keza Vahideddin 1923 yılında yayınladığı bir beyanname O'nun haklılığını ortaya döküyor:

“Tahta geçer geçmez cephelerimizin birbiri ardından düştüğü haberlerini almaya başladım. Ülke hızla kan kaybediyordu. Beraber savaştığımız ülkelerden ayrı bir barış yapmak istedim ama ‘ihanet şebekesi’nin engellemesiyle karşılaştım. O uğursuz Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasına kadar böyle devam etti."

Hala O'na suçlu diyebiliyorsanız sizleri tebrik ediyorum. Zira zamanında ülkemizi yıkıp daha sonra da parçalara ayırmak isteyen, her duyuşunuzda sinirlendiğiniz o Dünya Savaşı'ndaki İngilizlerin attığı bir iftiraya inanıyorsunuz. Ben bu görüşü ifade ettiğim, Sultan Mehmed Vahideddin'i savunduğum için yıllarca yobazlıkla suçlandım. Yaptığım, yapabildiğim tek şey bu konuya ışık tutmak istememdi. Yobaz sözlük anlamı olarak :"Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse)."    Soruyorum sizlere; bugün sürekli Osmanlı'yı kötülüyenler mi yobaz yoksa gerçekleri gün yüzüne çıkartmaya çalışanlar mı yobaz. Lütfen hemen kestirip atmayın, hiç olmazsa  5 dakika sadece bunu düşünün. Yıllarca bu iftiraya inanmakla meşgulduk, gerçekleri bulmaya zamanımız olmadı...

*Ayrıca Türk Tarih Kurumu'nun hazırlamış olduğu "Vahideddin Ayrılık" filmini izleyebilirsiniz.

 

 
 
Toplam blog
: 16
: 886
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Sadedir hayatım. Üniversite de bir bitse der dururum. Tıp zaman zaman zorlasa da en zevkli bölüm...