Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '08

 
Kategori
Tarih
 

93. Çanakkale zaferi hatıralardan silinmeyen anılar..

93. Çanakkale zaferi hatıralardan silinmeyen anılar..
 

çanakkale geçilmez..


Türk milleti destan yazmıştı al kanlarından, Türk milleti vatanı uğruna canı pahasına yüreğini ortaya koyarak savunmuştu, ölmek şehit olmak vatan için şahedet şerbetinden içmek, üzüm hoşafı içmek gibi, ya istklal ya ölüm..

İşte atalarımız bu vatanı düşmandan böyle zor şartlarda yokluk ve sefalet içinde olsa dahi, ama önce vatan diyerek hiç düşünmeden canlarını, bedenlerini düşman kurşunlarına siper yaptılar..

Aşağıdaki Fransız komutan general Guro’un anılarından derlenmiş, sizlere aktarıyorum, belki biliyorsunuz bir çok kez de okumuşsunuzdur ama Türk askerini, dedelerimizin nasıl birer insan olduklarını savaş ta dahi, düşman dahi olsa nasıl insanca davrandıklarını tüm dünyaya göstermiş oldular. Ama onlar hala bize barbar Türkler deyip dursunlar..

Karşımızdaki bir Türk siperinde silâhın ucuna takılmış beyaz bir iç çamaşırı yukarı kaldırılarak sallandı. Her taraf sessizliğe gömülmüştü. Her iki tarafın siperdekileri silahları üzerine doğrulmuş, dikkatle onu takip ediyordu. Siper ardından iri yapılı bir er yükseldi; Kesin tavırlarla yükselttiği çamaşırı silâhı sipere attı. Kendine güvenen tavırlarla yavaş yavaş yaralıya doğru ilerliyordu. Karşı taraf ve çevresiyle ilgilenmiyor; herkes donup kalmış Türk askerini seyrediyordu. Şaşkınlıktan kurtulabilen askerler Mehmetçiğe nişan almaya çalışıyorlardı. Türk askeri, hiçbir şeye aldırmadan yaralının yanına geldi. Nazik yumuşak hareketlerle yaralının kıyafetini düzeltti. Yaralıyı yerden kaldırdı. Yaralının kolunu omzuna koydu. Yavaş ve emin adımlarla yaralıyı bizim tarafa getirdi. Siperimizin üzerine yavaşça bıraktı, geldiği gibi kendi siperine döndü.

İngiliz siperlerinde şaşkınlık devam ediyordu!

İngiliz komutanı: "Korkak sıçanlar... cesaret örneği görün... Hele bunlarla birlikte aynı cephede savaşmanın tadına doyulmaz... Bu yiğit Türk çocukları keşke dostumuz olsalardı. Bu kahramanlarla savaş değil, dostluk yapmalı... Dostluk."

Bu Türk askerine teşekkür bile edemedik. Savaş alanlarında günlerce bu kahraman Türk askerinin cesareti, güzelliği ve insan sevgisi konuşuldu.

Şimdi okuyacağınız menkıbenin, insanlara çok çekici gelen ve aklınızda kolaylıkla yer eden bir yumuşaklığı ve tatlılığı vardır.

Çanakkale Savaşları'nda, Fransız kuvvetlerine komuta eden General Guro, bir kolu ile bir bacağının bir kısmını, savaş sırasında bırakarak yurduna dönmüş. Daha sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:

Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için çocuklarınızla daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Biraz evvel doğa çevremizde en nefis güzellikteydi.

Su çiçekleri, leylaklar, Peygamber çiçekleri, papatyalar bir gökkuşağı âlemi oluşturuyorlardı. Şimdi, savaş sahasında dövüş bitmiş, o güzelim tablo, kan revan içindeydi. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır kayıplar vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutmayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk Askeri kendi gömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtasıyla bir konuşma yaptık: Niçin, öldürmek istediğin askere şimdi yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

Bu Fransız yaralanınca yanıma düştü. Cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi! Anlamadım!.. Ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok! İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün!..

Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı!.. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşların donduğunu hissettim! Çünkü, Türk askerinin göğsünde, bizim askerinkinden çok daha ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı!..

Az sonra ikisi de öldüler!!!

İşte bu olayların kahramanları bizim canımız, bizim cevherimizdir. Biz onların torunlarıyız. Övünelim, iftihar edelim, çünkü, o cevherin damarından geliyoruz..

 
Toplam blog
: 319
: 6405
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

25.08.1963 İstanbul doğumluyum. A.Ö.F İşletme mezunuyum. 8 sene profesyonel kalecilik yaptım. (Ey..