Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '18

 
Kategori
Dünya
 

ABD'nin Suriye Kapanındaki Peynirinin Kokusu...

ABD'nin Suriye Kapanındaki Peynirinin Kokusu...
 

Çizim: Yücel Evren


Suriye üzerine oynanan oyun Büyük Ortadoğu Projesi olarak adlandırılan emperyalist planın uygulanma gereklerindendi. Evveliyatındaki Irak savaşının devamıydı. Irak’ın kuzeyinde kurulan federal Kürt bölgesinin genişletilmesi planının ikinci aşamasını oluşturuyordu. Ardından Planın İran ve Türkiye uygulamalarına geçilecekti.

Suriye topraklarının Fırat’ın doğusunda kalan kısmını PKK’ya tahsis ettiler. Örgüt çatısı altında 60 bin kişiyi bir araya getirdiler. Eğittiler. 3000 uçak ve 20.000 tır malzemeyle silahlandırıp donattılar. Mümkünse bir bağımsız devlet, olmadı Suriye içinde bir federal yapı oluşturma niyetindeydiler.

Türkiye baştan beri itiraz ediyordu. İzin vermeyeceğini belirtiyordu. Türkiye’nin itirazları ABD’nin bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyordu.

Türkiye şaka yapmıyordu.

Bölgede Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminden sonra bu kez Suriye’de benzer bir yapılanmaya izin verilirse, bunun doğal devamının İran ve Türkiye’nin üniter bütünlükleri üzerinde benzer oluşum hülyalarının tehditlerine yol açacağı sır değildi.

Neye mal olursa olsun buna izin verilemezdi.

Ve bölgeye birkaç gün içinde müdahale edileceği Cumhurbaşkanı’mızın ağzından dünyaya ilan olundu.

İşler bu noktaya varıncaya kadar geçen 6 – 7 yıllık süre içinde Türkiye’nin hassasiyetlerine gözlerini ve kulaklarını tıkamış olan ABD bir anda çok şaşırtıcı kararlar alıverdi. Suriye’deki askerlerini çekeceğini açıkladı ve bunu çok kısa süre içinde gerçekleştireceğinin işaretlerini vermeye başladı.

Daha önce defalarca başlarına geldiği üzere kendilerine güvenilerek oraya buraya saldırtılan ayrılıkçı örgütlern bir kez daha ve kim bilir kaçıncı kez ABD tarafından kabak gibi ortada bırakılmış olmaktan bir ders çıkarıp çıkarmadıklarını bilemiyoruz.

Bilemediğimiz bir husus da, ABD’nin; “bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” misali, Suriye’den böyle apar topar kaçma numarasının arkasına gizlemiş olabileceği hesaplarının arkasındaki niyetlerinin neler olduğudur.

Sanki Türkiye’nin bir an önce Suriye’nin kuzeyine askeri bir harekat gerçekleştirmesini teşvik etme, bunun, mümkün olan en kısa süre içinde gerçekleştirilmesini cesaretlendirme gibi hesapları olabileceği akla geliyor.

Kimbilir, belki kurup silahlandırdığı, donattığı, eğittiği PKK ordusuna çok güveniyor da, Türkiye’ye karşı bir askeri zafer elde etme hesaplarına yatmış olabilir mi acaba diye düşünmedik, değil.

Ya da belki Türkiye’nin kararlılığı karşısında daha fazla dayanamayacağını fark edip bölgeyi hızla terk ederek Türkiye karşısında yenilgiyi(!) kabullenme ve Türkiye’ye büyük bir zafer bahşetme şeklinde, arkasındaki hesapları anlayamadığımız bir ucuz zafer hediye etme cinliği olabilir mi?

Belki sözümona IŞİD'in önünden çekilerek Türkiye'ye saldırtma hesapları olamaz mı?

Rusya'yla yapılan S-400 anlaşmasını bozup silahları kendisinden almamızı sağlamaya dönük bir parmak bal hesabı da düşünülebilir.

Bunlar ilk aşamada aklımıza gelen ihtimaller... Bilemiyoruz. Söz konusu olan ABD’yse ve bu kadar kısa sürede on yıllardır uygulaya geldiği politikalarının gereklerinin tamamen zıddı bir hamleyi çok kısa bir sürede hayata geçirme numarası çekiyorsa, tepki vermeden önce uzun uzun düşünmemiz gerekiyor.

Hele de, birkaç gün içinde müdahale edeceğimizi açıkladığımız Kuzey Suriye’ye, ABD’nin bu hamlesinden sonra artık müdahale etme/etmeme ikileminde ne tür hareket geliştirilirse hangisiyle ABD’nin oyunlarına gelinip gelinmeyeceğinin kılı kırk yararak yeniden değerlendirilmesi yaşamsal önem kazanmıştır.

ABD bölgeden askerlerini çektiğinde, hamilerini kaybetmiş olabilecek PYD’nin sahipsizlik psikolojisi içinde ne yapabileceğinin gözlenmesi, ABD’nin çekilmesiyle Fırat’ın doğusunda Suriye ordusunun hareketlerine yansımalarının neler olacağı, müdahale yerine diplomatik yollardan sonuç alınıp alınamayacağı gibi pek çok belirsizliğin dikkatle analiz edilmeleri gerekir.

Ortada yepyeni bir durum vardır ve bu yeni durumun gerektirdiği doğru konumlanmanın aceleye getirilmeden ve büyük bir dikkatle tespiti gerekir.

Ancak tabi Dünyanın kadim uluslarından birinin en büyük devletlerinden olan Türkiye Cumhuriyetimizin bu gibi durumlarda geliştirebileceği siyasetlerin emsallerinin tarih sayfalarında kayıtlı olduğunu anımsıyor ve akıl verme hadsizliğine düşmeden sözlerimizi bir fıkrayla tamamlamayı uygun görüyoruz.

Dayak yemekten büyük zevk alan mazoşist, dayak atmaktan büyük zevk alan sadiste; “beni biraz dövsene” demiş, sadist, dövmemiş…

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..