- Kategori
- Futbol
Addio İtalya
İsveç’i yenemeyerek 2018 Dünya kupasına hakkını kaybeden İtalya için basın ‘’Utanç gecesi’’ başlığı atmış. Müzesinde 4 Dünya Kupası kupası bulunduran İtalya Milli takımı bu hüsranı şimdiye kadar ancak bir kere 1958 de yaşamış…
2002 den bu yana bu hüsranı yaşayan ve artık bunu umutsuzca kanıksayan bizler kadar İtalyanlar’ın 59 yıl sonra yıl sonra Dünya Kupasına katılamamasının halk üzerindeki tepkisi normal fakat onlar için beklenmeyen bir sonuç olmaması şaşırtıcı..
Çünkü orada bunun sebepleri biliniyor…
Bizde ise kariyerinin sonundaki bir hocanın gelişiyle her şeyin değişeceği sanılıyor..
Eminim ki bizim Dünya Kupasına katılamamızı, İtalya’nın katılamayışınla kıyaslayan olacaktır. .
‘’Bak işte koskoca İtalya bile Dünya Kupasına katılamıyor’’ tesellisine sığınmadan önce İtalya’da bağıra bağıra gelen başarısızlığın sebeplerine bakmak lazım.
Ne kadar bizimkine benziyor… Ben bunları defalarca yazdım.
İtalya 2007 de Dünya’da yaşanan global ekonomik krizden en çok etkilenen bir ülke. Bu yüzden de 2010 dan beri orada da maçlar boş tribünlere oynanıyormuş.
Maç biletlerinin 2 kişilik bir aile için lüks olduğunu söylüyorlar. Pahalı…Tıpkı bizdeki gibi.
Eskiden can sıkıntısından gidilen maçlara girmek için neredeyse kazancınızın yarısını bırakmanız lazım. Bunu onlar futbolun aşırı derecede sanayileşmesi ve ticarileşmesi olarak yorumluyorlar..
Stadlardaki şiddet ve radikal İslam terör korkusu cabası…
Bizdeki yepyeni ve modern stadların yanında İtalyanlar bir de stadların eski ve alt yapılarının yetersiz olduğundan şikayetçi.
Onlarda da artık alt yapıdan futbolcu yetişmiyor… Sebebini de sık sık benim yazdığım gibi görüyorlar. Bakın ne diyorlar?.
-‘’Eskiden sokakta tutkuyla gece gündüz top koşturarak futbola çekirdekten başlayan çocuklar, bugün bu spora yüklü meblağlar karşılığında emekli futbolcuların işlettiği kurslarla adım atıyor. Para tuzağından ibaret olan bu kurslar ise yaratıcılığı öldürüyor’’.
Ne kadar bize benziyor.
Bugün yalnız futbolda değil, büyük takımlarımızın hepsi bütün branşlarda bu tuzağı uyguluyor çocuklara..
Ben kendi torunumu sporcu yetişsin diye taraftarı olduğu Fenerbahçe voleybol okuluna yazdırdım.. Ayda 300 lira para alınıyordu. Helal olsun da 2 senedir çocukların sayısı artıyor ama bir gelişme olmuyordu. 2 seneden sonra alıp Eczacıbaşına verdik. Madem parayla, bari sadece voleybol kulübü olsun. Ciddi olsun…
Ticarileşme yalnız bununla sınırlı değil elbet..
İtalya’nın en büyük kulüpleri İnter ve Milan kulüpleri yaşamlarını kendilerini satın alan Çin’liler tarafından sürdürebiliyor.
Bu nedenle Jüventüs de dahil önce kulüp başarısını ve kazancı hedeflediklerinden Milli takım antreman ve maçlarının ikinci planda kaldığı söyleniyor..
Günümüzde Dünya ve Avrupa kupaları 4 senede bir oynanıyor ve sadece futbolcu için bir pazar. Kulüplere bir getirisi yok. Buna karşılık her yıl oynanan Şampiyonlar ligi bir darphane. Daha çok para için Dünya ligi planları yapılırken Milli takımların başarısı ve başarısızlığı, açıkcası artık pahalılıktan maçlara gidemeyen halkı pek ilgilendirmiyor… Kulüpleri de. Bu günümüzün görmezden gelinen bir gerçeği…
Sebep ne olursa olsun ‘’Gök mavillilerin’’ olmadığı bir Dünya kupasında sanki bir şeyler eksik kalacaktır... İtalya – Brezilya maçından alacağınız keyfi, Dünya kupasına katılmayı hak eden İsveç-İsviçre maçından alabilir misiniz?
Aklıma 1982 Dünya Kupası geldi.. Televizyonlar ilk defa bir Dünya kupasını renkli yayınlıyordu. Bir mühendis arkadaşım, komşum yurt dışından portatif bir TV getirmiş ve o sene Paolo Rossi 6 golle turnuvanın gol kralı ve yıldızı olurken, İtalya Milli takımı da şampiyonluk kupasını kaldırmıştı..
Nereden nereye!...Hiç bir başarısızlık sebepsiz değildir.
Orada da futbol bizdeki gibi aynı, can çekişe çekişe, göz göre göre yok oluyor.
‘’Addio İtalya’’