Ailenin değerini bilmek...

İnsan, içinde bulunduğu ortamların harika lezzetini yudumlarken yaşam savaşının telaşından bu tadların bazen farkında olamayabilir....

Gençlik dönemlerinin taze aile yapıtaşları pırlanta gibidir...Parlak...keskin...diri...sevimli...

....

Genç evliler !..

Anı yaşayın ve değerlendirin !..

Eviniz dağılıyorsa,duvarınızda kuçuk parmak izleri varsa,
Eşyalar dökulup kırılıyorsa,
Odalar neşeli seslerle çınlıyorsa,
Çamaşır makinanız dolup taşıyorsa,
Şanslısınız...
Yaşanan ve yaşayan evlerden birine sahipsiniz kıymetini bilin ...
Yıllar sonra tertemiz evde oturduğunuzda, BUGUNLERİ ÇOK ÖZLEYECEKSİNİZ.

....

Yaşayan bilir... Doğru ... gerçekten çok özleniyor.

Torunlarınızla kalbinizinde yeni sevgiler çiçek açsa da evlat en büyük aşk olmaya devam eder...

'' Evlat ana para ise, torun onun faizidir...'' derdi rahmetlik babam...
Aşklarınızın sayısı artıyor hepsi bu ... Daha çok kişiyi sevip, özleyip, merak etmekte oluyorsunuz...

O bebek kokuları özlenmez mi?..Tarifi mümkün olmayan dünyanın en kaliteli parfümleridir onlar...

' Ah bir büyüseler de dinlensem kendime de vakit ayırabilsem derdik...'
Fırtinalı gecelerde, çocuklarımıza sarılıp yatardık... çocuklar mutluluktan uçardı...

' Ah o sevimli, sımsıcak, saklanan patikler....'
Döke saça yapılan kurabiyeler, börekler...

Sokaklarımız vardı bizim; annelerimizden izinsiz çıkabildiğimiz..
Köşelerinde ninelerin çorap ördüğü;
Hiç korkmadan oynadığımız
Parke taşlı, çamurlu sokaklarımız...

Mutluluğun tavan yaptığı günler... Ah!.. Özleniyor şimdi...
.....

Çocuklarınız kaç yaşına gelirse gelsin hep kalbinizde...Telefonda günde defalarca konuşsanız özlüyorsunuz... Ses tonu mütehassısı olup ilk alo'da onun ruh halini algılayabiliyorsunuz...

Gençlikte dua etmek pek aklınızdan geçmezken .... onların korunması için her fırsatta dua eder oluyorsunuz.... uzun yolculuklarında uçaklarının inişini haber alasıya dek ...

Kulağınız telefonda; '' -Baba, indik!.. '' diyen seslerini kalbiniz güm güm atarak bekliyorsunuz... Ebedi aşk hem de en tükenmez en sahicisinden bu olmalı...

*****

Dostoyevski : ''Birçok insan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur'' Demiş...

Ne de güzel söylemiş... Şükretmeyi bilmeyen benciller ordusu sardı dünyayı...Çevremizde sahip olduğu mutlulukları görmezden gelen, hep daha fazlasını hırsla isteyen...

Etiketlere sarılan,markayla mutlu hisseden, kibirle herşeye tepeden bakan ...

Maddi zenginliği manevi değerlerden fazla önemseyen...

İçi boş başak misali milyonlarca insanlar var...
Çok yazık, bu hayatı kaçırmak değil de nedir...

Bugün hayattaysak ve sağlıklıysak, kimseden bir beklentimiz yoksa sıcak evlerimizde işimizde ve ailemizde huzurlu bir düzenimiz varsa bence gerisi yalan... Rol yapmadan, özüyle ,sözüyle, yüreğiyle samimi dürüst olma rahatlığı varken...

Bu yoruculuk, devamlı çekişip hayatla kavgalaşmak ve onun getirdiği stresi taşıyıp etrafa saçmak neden?..

Ruhuma huzur veren insanı , resmi ,müziği , seviyorum...
Bir de en sadık dost hayvanları.

....
Hepimizin evlatlarının çok uzun mutlu sağlıklı güzel ömürleri olsun...

Bu boyuttan diğer boyuta, onlardan önce geçmeyi yürekten diliyorum...
******

Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar
Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın
Sen gözlerimde bir renk kulaklarımda bir ses
Ve içimde bir nefes olarak kalacaksın
Ömrüm sensiz geçse de aşkın gönlümde kalsın...

Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar...
Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın...
Sen, gözlerimde bir renk kulaklarımda bir ses...
Ve içimde bir nefes olarak kalacaksın....

Ömrüm sensiz geçse de aşkın gönlümde kalsın...
Gülen gözlerin binbir teselli ile baksın...
Sen, gözlerimde bir renk, kulaklarımda bir ses...
Ve içimde bir nefes olarak kalacaksın....

.......
  ' Enis Behiç Koryürek'

.......