Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '15

 
Kategori
Anılar
 

Ak/saraydan Ayvan/saraya 2. Bölüm

Ak/saraydan Ayvan/saraya 2. Bölüm
 

Alıntı.


Ev sahiplerimiz, 3 çocukları olan, orta yaşlı ve de nezih insanlardı. Hani şu eski İstanbul efendisi denilenlerden, 2 erkek çocukları evlendikten sonra baba evinden ayrılmışlar. Halleri vakitleri ise yerli yerindeydi. Yanlarında üniversiteye giden sadece Kadriye isminde ki kızları kalmıştı. Velhasıl onların kiracıları olmuştuk, bizlerden çok memnun kalmışlardı, bizlerde onlardan.
 
Annem ve babam görmüş geçirmiş insanlardı, ikisi de kadın terzisiydi, annem ev sahiplerine ve akrabalarına elbise, etek, buluz, manto, döpiyes, ceket vs vs. Yani bir meşhur oldu ki sormayın gitsin. Gaziantep de dikmiş olduğu her ne ise, İstanbulda o fiyattan olmaz demişti. Ev sahibemiz. Anneme burası İstanbul, ne dikiyorsan onun hakkını al, bu hemşerim bu ev sahibim, bu komşum dersen evin yolunu bulamaz, kiranı ödeyemezsin demişti. Bu söylemde her ne kadar latife varsa da, doğruları söylemiş aslında merhume ev sahibemiz. Anneme müşteri bulmuştu. Bunlardan biriside Nuriye hanımdı.
 
Rahmetliyi hiç unutmuyorum, Dualarımın da her daim arasındadır. Nuriye hanım teyze, zengin ve saygın bir hanımdı, anneme; Fethiye hanımcım, çocuklarını bizim eve getirebilirsiniz, problem olmaz, biz çocukları severiz, hem kedimiz de var oynarlar, gelirken moda dergilerini de getirirsiniz, elbisenin modelini sizinle seçmek istiyorum, malum orta boy ve orta kiloda olunca, terzinin fikri çok önemlidir der, annemi de bir şekilde onure ederdi. Nuriye hanım teyzeye gittiğimizde elbisenin modeline karar verirlerdi. Annem elbiseyi kesip biçer ilk provasını yaparken, gözlerimle takip ederdim. Bana - Yoksa terzi olup moda evlerinde mi çalışacaksın cimcime dediğinde. Ben - Yok bir evde üç terzi olmaz demiştim. annemle Nuriye teyze nasıl gülmüşlerdi hala unutmuş değilim. Elbiseyi 2. provaya hazırlayan annem, göz ucuyla da bizleri kontrol ediyordu. Nihayet 2. provayı da bitiren annem rahatlamıştı. 
 
Şimdi çay kurabiye, çörek börek zamanıydı, annemin hanımlığı herkesin dilindeydi, oturması, kalkması, hal ve tavırları, ince zekası, terziliği, el hünerleri Antep mutfağı ve niceleri. Nereye gitsek buna Nuriye hanım teyze de dahildi, mercimekli köfte, içli köfte, çiğ köfte. Annem, Aksaray çevresinde inanılmaz derecede popüler olmuştu. Eh bunu gören babam durur mu? Fethiye hanım birde İstanbullu bir oğlumuz olsa ne dersin demez mi? Ben - Biraz nazlı biraz şimarıkça, ne oğlu yaa, ben kız isterim demiştim. Annemin pek rızalığı yoktu, İstanbul gibi bir yerde 3 çocuk yeterli, dördüncü de nereden çıktı bey demişti biraz sitemkarca. 
 
Babam devamlı Taksim Beyoğlu'nda çalışıyordu, ve bana senin velin annen olacak demişti. Okula kayıtlar başlamış, rahmetli annem beni okula yazdırmıştı, yazdırmasına ama, benim başladığım okul çok uzaktı, o okula nasıl gidip gelmiştim, çocuk aklımla şimdi dahi düşünürüm, Annem mi cesaretliydi yoksa ben mi?
 
Annem, kışın bazen beni götürüp getirdiğinde - Biraz dişini sık, iki yıl sonra kardeşinle beraber kardeş kardeş gidip gelirsiniz dediğinde - Off anne ya, iki yıl çabuk geçsin demiştim. Nihayet 3. Sınıfa sevinçle geçmiştim, erkek kardeşimi okula kayıt ettirmek için okula gitmiştik ki, tam hayal kırıklığıydı. Benim gittiğim okul kardeşimi kabul etmemiş, sizin muhite yakın okul var  Fethiye hanım, neden ısrar ediyorsunuz, dediğinde. Annem - Beyefendi, kızım bu okulda, kardeşiyle gidip gelirler, birbirlerini kollarlar dediğinde, lüzumsuz konuşmaları sıralayan müdür yardımcısı kardeşimi kabul etmemişti. Evimizin yakınında olan okul, beni 3 yıl önce kabul etmemişken, kardeşim için tamam kayıt edelim diye onay vermişti bile.
 
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..