Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

13 Şubat '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Amerikalı bir zalimin öyküsü

Amerikalı bir zalimin öyküsü
 

alıntıdır


McCarthy kimdir? Joseph McCarthy 1908 yılında Wisconsin’de 9 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi feodal nitelikli koyu bir katolikti.

Yaşam öyküsü Hitlerinkine benzemekle beraber tıpatıp aynısı değildir.

14 yaşında okulu bırakıp tavuk çiftliğinde çalışmaya başladı. Yirmi yaşında liseye geri döndü. Üniversiteyi bitirdikten sonra avukatlığa başladı. Başarılı bir avukat olamadı.  

İtilip kakılmak, başarılı olamamak zalim bir kişilik geliştirmesinde önemli rol oynadı.

Alkolik ve kumarbazdı.

Toplumda çabuk yükselmek için en kolay yollardan biri olan politikayı seçti. Önce Demokrat Partiden aday oldu. Başarısız olunca birçok döneğin yaptığını yaptı. Demokratlıktan, Cumhuriyetçi partiye geçti ve bölge savcısı seçildi. Böylece dönekliğin ne kadar yararlı olduğunu (!) görmüş oldu. Ancak, seçim kampanyası süresince rakiplerine hep çamur attı.

Daha sonra Hitler’in birinci Dünya savaşı sırasında yaptığı seçimi yaptı: İkinci Dünya Savaşında orduya katıldı.  Savaştan sonra senatör adayı oldu. Savaş sırasında yerine getirdim diye iddia ettiği görevlerin hepsi yalandı. Bir başka deyişle sahtekârlığını savaş kahramanı imajı yaratmakta kullandı.

McCarthy ve McCartyhyzmin asıl önemi; demokratik bir ülkede böyle bir zulmün nasıl gerçekleştirebileceğine çok tipik bir örnektir.

McCarthyzm, demokratik bir ülkede siyaseti, devlet mekanizmasını ve medyayı kullanarak çamur atma, karalama yoluyla insanların nasıl itham edilebileceğini ve nasıl cezalandırılabileceğinin adıdır.

Yine McCarthyzm, demokratik bir toplumda devlet gücünün, istihbaratın, siyasetin ve medyanın nasıl kötüye kullanıldığını ve bu kötüye kullanmanın ne korkunç sonuçlar doğurduğunu çok iyi gösterir.

McCart, İkinci Dünya savaşından sonra bütün gücünü insanları komünistlikle suçlamaya ve onlara çamur atmaya harcamıştır.

Sonuçta demokratik bir sistem içinde zulüm uygulandığında, bireylerin hak ve özgürlüklerinin ne kadar korunup, ne kadar korunmadığı konusunda bir takım sorular atılır ortaya.

Önce, demokratik rejimi kendini koruyabilmekte mi?

Tek kişinin gücü, bütün sistemi esir alabilir mi?

Özgür basın böyle bir zulme nasıl alet olur?

Yargı bağımsızlığı korunabilir mi?

Güvenlik güçleri tarafsız olabilir mi?

McCarthyzm felaketi, bütün bu soruların cevaplarının er veya geç tarih tarafından verildiğini açıkça gösteriyor.

 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..