Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anestezi Korkusu

Hayatımın bir ilkini sizlere yazmak istedim. Belki benim gibi girmeden çok araştıran birileri varsa, okurlar, tecrube olur. İşte ilk ameliyatım, hislerim ve yaşananlar. 

Yeditepe Üniversite Hastanesi'nde Perşembe günü burun eti ameliyatım vardı. Öğlen saatlerinde ama tabi erken gelmemiz istendi. Ben 3 gün evvelden gergindim, neden bilmem ama elimde olmadan bir gerginlik, hoşnutsuzluk, mutlu olamama, helallık isteme hissi, ölebilirim düşünceleri beynimi kemirmeye başlamıştı, ben onlar geldikçe siliyordum, sildikçe yapışıyorlardı adeta. Daha evelden duyardım birilerinden ameliyat psikolojisi terimlerini de pek kaale almazdım, insan yaşayınca farklı oluyormuş tabi cidden öyle birşey varmış. Yok demeyin yaklaştıkça zaman var olduğunu hissediyorsunuz.

Hastaneye gittim benimle sağolsun çok ilgilendiler, ama fazla ilgi sanki insanı daha da geriyor, kan almalar, sorular, formlar, imzalar... Zaten o imza işleri ayrı bi gerginlik. Ölürsen bak kendi istedi, imzaladı bizde ameliyat ettik diyeceğiz ondan imzalaman gerekli hissi veren kağıtlar, imzalar. Tabi bunlar prosedür ama insan o psikoloji altında neler düşünüyor tahmin bile edemessiniz, ki ben çok olumlu düşünen bir insanımdır. Aman Allahım içime şeytan kaçmış olmalıydı. 

Odama geçtk annemle kimse yok hemşireler kan aldılar, şu hastalık var mı falan ama odamızda tek olmanın verdiği huzurla cevaplıyorum, hayır sigara yok hastalık yok ne güzel bir hastayım ben diye telkin ediyorum kendime. Derken geldi terlikler, ameliyat elbiselerim ve kafana geçirdiğin naylon yeşil galoş. Kafama sanki tava ile vurdular. Bunları giyicektim, herkeste görürdüm ama giymemiştim, yeşildi hepsi, kan geldiğinde kan rengi görünsün diye miydi, yoksa yeşil ferahlık verir hasta korkmasın diye miydi, bilemedim. 

Hatam şuydu, elbiseleri en az 2 saat evvelden giyip yatakta oturmamdı. Oturdum ve başladım beklemeye. İnsan bekledikçe daha çok kuruyor, korkuyor, bekle bekle bekle. Haa bu arada söylemedim size burun ameliyatı bu aslında operasyon olarak da geçiyor ama doktor ilk bana dediğinde ameliyat dedi ben de öyle hazırladım kendimi. Ne hazırlamışım ama kendimi yedim yedim bitirdim. 

Derken anestezi uzmanı geldi, lokal diye araştırmıştım ben internette, zaten çok araştırmak, çok izlemekten de kaynaklandı korkum, anesteziden sonra uyanamayanlar mı dersiniz, yoksa ameliyatta uyanıp hareket edemeyenler mi. Anestezi filmini izlemenizi tavsiye ederim, daha bir korkutur sizi. Bayan çok tatlıydı, genç, ben ilk anestezi ile alakalı olduğunu düşünmedim açıkçası hemşire sandım konuşmadı çünkü ben hemen anestezi falan dedim sormak için oymuş meğerse hemen anlatmaya başladı anladım ki o anestezi uzmanı. Herneyse genel anestezi olacak dedi, ben bir rahatladım ohhh be dedim. Lokal olayı beni iyice germişti çünkü düşünsenize gözler açık ameliyat oluyorsunuz. Genel deyince biraz daha rahatladım sandım ama sanmakla yetindim. Dayım geldi sağolsun vs derken, saat 2 yi geçti zaman yaklaşmıştı ne gelen vardı ne giden, biz muhabbet ediyoruz ama ben iyice gerildim, korku korku korku. Ölüm korkusu da değil tam olarak aslında, hani kendinde olmuyorsun, sayıklarsın ya da altına yaparsın, herşey olabilir rezil olurum korkusu idi belki de daha çok . Karışık duygular işte insan neler düşünüyor o an. Değerli saniyeler hayatın her anında bulmak zordur kendilerini :)

Yatağımdayım muhabbet iyi derken ve işte o an. Odaya bir sedye ile giren adamdan çıkan bir ses Merve Buyurduk. Dedim benim. Abi o şanssız benim, ölecek olan ben miyim, ben daha hazır değilim, herkes aşağıda mı beni mi bekliyorlar, beni daha uyuşturmadılar ama ben hala kendimdeyim, korkuyorum, annemi öpmedim daha hemen mi götürücen, bir çay içeydik, çok soğuksun azcık gülsene abi.

Evet, ameliyat odaları soğuk olur derler, abi de soğuktu baya bir. Bir gül biz zaten gerginiz be abi. Neyse o alışmış tabi, almıyor gerginlik kokusunu, dayım ve annem gelmese hemen götürcek beni.

Asansöre zor yetişti bizimkiler, abi beni aldı hemen işini yapacak tabi o da haklı. Ben heycanlıyım dua ediyorum bir yandan falan derken hemşire de gelmiş, heycan var galiba dedi evet dedim, dayım heycanlanıyor dedi. Hemşire abla hemen soktu koluma iğneyi, zaten kolda maket hazır sokuyorlar kolaycana, hoopppp ve iğne yapıldı. Size yemin ediyorum on sanye sonra ben mal gibiydim. Öyle güzel bişeydi ki, duygu yok his yok düşünce yok bakıyorum ama boş, soru soruyolar boş cevap veriyorum falan. İğnenin içindeki her neydi ise. Mükemmeldi. Tam bir maldım.

Ameliyat katına girdik, boş yer yoktu, bekledik bir kaç dakika. On dakika sonra odaya alınmıştım, yine boş bakışlar atıyordum, düzensizlik hoşuma gitmemişti, sanki kendim çok düzenliymişim gibi. Kollar yerleştirildi, bacaklar, en son baş, baş tam olmadı tekrar deneme ve kolda yerleşti tamamdır, iğne de vuruldu, ve gerisi yok hatırlamıyorum. Şaka gibi ya hatırlamıyorum, sıfır. Boş.

Beni uyandırmak için yanımdaki iki bayan soru soruyordu ameliyat odasında, ooo dövmen güzelmiş ne yazıyor orada? Ben konuşmaya çabalıyordum ama dudaklarım uyuşuktu ve çok uykum vardı gözlerimi açamadım, ağlamış gibiydim, aşırı yanıyordu. Ben de zorlamadım kendimi koydum kafamı uyudum, sordular yine birkaç bişey. Ama pek tınmadım :)

Sonrası malum odaya alındım, serumlar, uyuklamalar...Genel olarak baktığımda güzel ve kolaydı ameliyat korktuğum kadar yoktu, hatta korkmakta hata etmişim. Hayaller ve hayatlar işte. Gerek Yeditepe Üniversitesi hastanesi çalışanları ve doktorum İlhan bey saolsunlar çok mükemmel insanlardı, herşey mükemmeldi daha iyisi olamazdı herhalde. Tabiki bir de annem. O benim canım. 

Umarım ameliyata gireceklere yardımcı olur, o pskoloji cidden zor bişey ama uzmanların ellerine kendinizi bırakınca ve bir de dua tabi, herşeyin rayında gitmemesi için hiçbir sebep yok. 

 

 
Toplam blog
: 48
: 148
Kayıt tarihi
: 22.05.15
 
 

İstanbul Üniversitesi, Bankacı, Gezgin.   Bende yazınca rahatlıyorum ne yapayım. Beni de böyle yara..