Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Apoletsiz Kaptanlar

Apoletsiz Kaptanlar
 

Yetmiş yaşlarında bir şoförümüz vardı. Her gün sakal tıraşını olurdu hiç sektirmeden. Filinta gibi takım elbiseler giyer kunduraları gıcır, gıcır boyalı. Birde saçlarına biryantin sürer yukarıya doğru tarar, bıyıkları dudak üstünde çizgi gibi. Ne zaman vites değiştirir hiç anlaşılmazdı.

O yaşta zayıf bacakları ile debriyajı titretmeden yorulmadan nasıl araba kullanır diye hayranlıkla takip ederdim bizi bir yere götürürken. Şoförlüğünü çok beğendiğimi söyledim bir gün.

Ofiste sigara yasağı olduğundan sigara mahallimiz vardı nikotinlenmek için. Bir gün sigara mahallinde otururken yanıma geldi oturdu. Ceketinin iç cebinden kenarları sülfile makasla nakışlı kesilmiş, siyah beyaz bir fotoğraf çıkarttı. O kadar eski bir fotoğraf ki rengi sararmaya başlamış tıpkı kendi göz akının sarardığı gibi.

Saçlar simsiyah ve oldukça gür. Favoriler ‘’L’’ şeklinde kulağın memesinin dibinden yanaklara doğru genişçe. Omuzlarda beyaz gömlek üzerine siyah ve beyaz karışımı sırmalı apoletler bir an ordu komutanı zannettim. Hani akrabalarından birisi paşa falanda onun resmimi acaba dedim.

Sonra cüzdanından ihtimamla çıkarttığı ehliyetinin üzerindeki ‘’Ehliyet sıra numarasını gösterdi. ‘’10’’ yazıyordu.’’ İzmit’te on numaralı şoförmüş. Şehirlerarası otobüslerde kaptanlık yapıyormuş. Bir yere gittikleri zaman şoför olduğu için ona duyulan saygıdan, yollarda en iyi restoranlar da yediği bol kalorili yemeklerden bahsetti keyifle. Anlatırken yaşadığı keyfin bıyık altından gülümsemesi resmedilmeye yeterde artardı bile.

Bu sabah trafikte araç kullanırken daracık yollarda hem kendi hayatını, hem de başka ‘’incanların’’ can ve mal emniyetini hiçe sayarak ölümcül sollamalar yapan genç bir araç kullanıcısı gördüm. Yaklaşık on kilometrelik yolda tam dört kez kaza riski ile karşı karşıya geldi. Sonra bir kırmızı ışıkta durduğunda yan yanayız. O kadar riskli ve hızlı kullanım ile bir araba bile beni geçemedi yine aynı yerde benimle yan yanaydı.

Bu araç kullanıcısını bu kadar riskli eylemlere sokan sebep acaba neydi diye merak ettim. Riske girdiği zaman yaşadığı ‘’Adrenalin’’ mi, tehlike mi, yoksa analitik düşünce yapısında olan arızadan mı diye düşündüm.

Yaptığı hareketlerin tamamını kayda alıp kendisine izletsen nasıl bir tepkisi olurdu diye merak ettim. Avrupa’da araç kullananları gördüm kurallara harfiyen uyuyorlar. Gelişmiş ülkelerde ha keza.

Peki!.... bizde neden uymuyorlar.

Birkaç gün evvel ülkemizde 2016 yılında Trafik Kazaları Sonucunda

7.300 kişi öldü.

303.812 kişi yaralandı.

Ölümlerin % 48.3’ü

Yaralanmaların % 67.3’ü Yerleşim yeri içinde gerçekleşirken,

Ölümlerin % 51.7’si

Yaralanmaların % 32.7’si Yerleşim yerleri dışında oldu.

Kazaya neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları % 89.6 ile ilk sırada.

% 87’si yaya, % 0,8’inin yol, % 0,3’ünün taşıt ve % 0,4’ünün yolcu kaynaklı olduğu görülüyor.

‘’Bu veriler Türkiye Kaza İstatistiklerinden alınmıştır.’’

Bu kazaların ekonomik boyutu ise devasa boyutlarda.

Her yıl yüz binlerce taşıtın tezgâhlarda üretilip tedavüle çıkarıldığı ülkemizde neden trafik kurallarının daha okul çağlarından başlamak üzere usulüne uygun öğretilip uygulamasının ve takibinin yapılmadığını hala merak ediyorum. Bu kadar dev boyutlu can ve mal kaybının yaşandığı ülkemizde her an trafikte seyrüsefer yapan trafik magandalarının rehabilite edilememesine şaşırmamak elde değil.

‘’O yetmişlik apoletli kaptan daha o yaşına kadar karıncayı bile ezmediğini ve hiçbir kazaya karışmadığını söyledi.’’

İşte böyle adamlara da İstiklal madalyası gibi ‘’Trafik Madalyası’’ verilmesi gerekir bence.

Günümüzdeki araç kullanıcıları ne olursunuz arkadaşlar yapmayın etmeyin şu araçları kötü kullanarak insanların hayatlarını karartmayalım. Risklerin sizlere kazandıracağı birkaç dakikanın getireceğinden çok götüreceğini lütfen hesap edelim.

Kazasız günler dilerim…. Sevgi, saygı ve hürmetlerle… 18.01.2018 Adil Bozkurt

 
Toplam blog
: 58
: 542
Kayıt tarihi
: 10.11.17
 
 

TANIYIN BENİ Yaşım on üç idi resim çektirdim Şimdi aksakalımdan tanıyın beni Ayağımda kara lastik..