Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '06

 
Kategori
Edebiyat
 

'Günler geçip gidiyor, bense olduğum yerde'

'Günler geçip gidiyor, bense olduğum yerde'
 

Bazı ömürler var ki, nesnel zamana ve gerçeğe yenik düşmeden sürüp gidebiliyor yıllarca zamanın hükmüne boyun eğmiyor, zaman aşımından hayatlarımızdan salıverilmiyorlar. Klişe yahut değil, sürdürüyorlar bir şekilde yaşantılarını, işte şimdi burada, yarın belki bambaşka bir yolculukta... Guillaume Apollinaire'in yaşamı işte bunlardan biri. Arşiv kayıtlarına, kitap sayfalarına göre1918'de noktalanmış 38 yıllık bir ömür...

Gelin o noktanın ucuna bir küçük çengel takıp, bir uzatma da biz verelim bu kez şaire...

Nedir beni Fransız şairlere çeken güç, tam olarak bilemesem de, elim kitaplığın rafında onları seçiyor bu ara nedense. Aslında Apolllinaire için Fransız şair demem doğru mu, emin değilim. İlhan Berk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan Fransız Şiir Antolojisi'nde yer veriyor vermesine ama, şairin doğum yeri de Roma'yı gösteriyor. Yıl 1880.

Aile kökleri Rusya, Polonya ve İtalya'ya uzanıyor. Monaco, Cannes, Nice derken, 1898'de Paris'e geliyor şair, ama geçim derdi onun da yakasını bırakmıyor, böylelikle Almanya yollarına buluyor kendini. Almanya'da olduğu sıralarda dönemin sanat metropollerinden Viyana, Prag, Münih ve Berlin'i geziyor, aynı yıllargönlünü de bir İngiliz mürebbiyeye kaptırıyor. Hazin bir aşk hikayesi olarak kalıyor bu, kız Amerika'ya gidiyor başkasıyla evlenmeye, Apollinaire ise mutsuzluğunu ve ümitsizliğini dizelerle yansıtma yoluna...

Geçimini sağlamak için eğitmenlikten bankacılığa çeşit çeşit işte çalışırken, edebiyatçı ve ressam çevreleriyle yakın ilişkiler içinde bulunuyor. Gertrude Durusoy ve Ahmet Necdet, şairin "Dünya Gülü" ismiyle Türkçe'ye kazandırdıkları şiir kitabının ön sözünde, "... Apollinaire, yaşadığımız yüzyılın başında Paris'i mesken tutan pek çok ünlü sanatçıyı tanıyor ve edebiyat ile resim sanatı arasında büyük bir yakınlık olduğuna inanıyordu. Kimi yorumculara göre, O'nun edebiyat alanında yapmış olduğu cesur yeniliklerde, çağdaş resim sanatındaki gelişmenin etkisi büyük olmuştur. Kısmen de olsa, bu görüşe katılmanın doğru olacağı kanısındayız." diyorlar.

Yaşamının savaş öncesi yılları çok verimli geçiyor. Pek çok eserini de bu dönemde veriyor zaten. Ama 1914 yılında savaşa gönüllü olarak katılmaya karar veriyor ve Mart 1916'da dabir mermi miğferini delip başına saplanıyor. Bu tarihten sonrası ise hastanelerde, ameliyathanelerde geçiyor. Aldığı yara nedeniyle güçsüz düşen vücudu bir akciğer kanamasına dayanamayınca da erkenden göçüp gidiyor bu dünyadan pek çokları gibi...

Kuşkusuz her ölüm erken ölüm, şairinki olsun olmasın. Ve savaşlar bugün halasürüyor, hep daha güçlü mermilerle paramparça ederek yüzbinlerce bedeni.

Yine de, yazdıklarını okurken, savaşlara, kederlere, gelip geçen aşklara, köprülerin altında akan sulara, geçip giden zamana karşın, onun hala Mirabeau Köprüsü'nün üzerinde durup bana bakan hayalini görür gibi oluyor ve ona gülümsemeden edemiyorum...

MIRABEAU KÖPRÜSÜ
Mirabeau Köprüsü'nün altından Sen nehri akar
Ve bizim aşklarımız
Neşenin kederden sonra geldiğini
Hatırlamış olsam da ne çıkar

Çal ey saat gel ey gece
Günler geçip gidiyor
Bense olduğum yerde

Hep yüzyüze olalım elin elimde kalsın
Akıp giderken böyle
Köprüsü altından kollarımızın
O yorgun dalgası ölümsüz bakışların

Çal ey saat gel ey gece
Günler geçip gidiyor
Bense olduğum yerde

Aşk da gelir geçer bu akan su gibi
Aşk da gelir geçer
Hayat ne kadar ağır ne kadar durgun
Umutsa öylesine güçlü kuvvetli

Çal ey saat gel ey gece
Günler geçip gidiyor
Bense olduğum yerde

Geçer günler geçer günler haftalar
Ama ne geçmiş zaman
Ve ne de aşkların geri döneceği var
Mirabeau Köprüsü'nün altından Sen nehri akar

Çal ey saat gel ey gece
Günler geçip gidiyor
Bense olduğum yerde

Çeviri: Gertrude Durusoy, Ahmet Necdet

* Şairin diğer şiirlerinin ve hayat hikayesinin ayrıntılarını merak edenler için, "Dünya Gülü", Adam Yayınları'ndan çıkmış. Bendeki 1. baskının tarihi 1996.

 
Toplam blog
: 4
: 828
Kayıt tarihi
: 07.06.06
 
 

Nazım Hikmet, sözdizimini tam anımsayamadım bir mektubunda şöyle diyordu: "Kıyısından bakılan okyanu..