Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '06

 
Kategori
Sanat Tarihi
 

1960 yılına kadar Türkiye'de sanat yazını

Türkiye’de sanat ortamının izlenmesinde önemli rolleri olan kaynaklar arasında basın ve yayın organları yer almaktadır. Özellikle Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte sanatın devlet tarafından desteklenen bir çağdaşlaşma aracı olarak görülmesi, gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda ve aynı zamanda kitap basımında bir artışı başlatmış, böylelikle bir sanat okuyucusu kitlesinin oluşması sağlanmaya çalışmış ve bu da bir ölçüde, sınırlı bir kitle ile başarılabilmiştir.

Türkiye’de çok partili düzene geçiş sürecinin başlaması ve 1946’da Demokrat Partinin kurulması, 1950’de iktidara gelmesinden 1960 yılına kadar olan süreç içinde basın ve yayın hayatında sanata olan yaklaşımı gazete, dergi ve kitaplardan takip etmek mümkündür. Gazeteler ve dergiler güncel sanat ortamı hakkında fikir vermeleri, kitaplar ise sanat yazını ile ilgili nasıl bir birikim oluşturulduğunu yansıtması açısından önemlidir.

Basın:
Türkiye’de Batı anlamında düzenlenen ilk basın faaliyetleri Osmanlı İmparatorluğu’nda XVIII. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir. İlk kez İstanbul’da çıkmaya başlayan gazetelerin dili Fransızca olmakla beraber okuyucu kitlesi de burada yaşayan yabancı azınlık olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’nda çıkan ilk özel, Türkçe gazete 1840’ta yayına başlayan Ceride-i Havadis olarak düşünülmektedir. Ancak gazetenin çıkmasında devletin de katkısı olduğu düşüncesinde olanlar tarafından 1860 tarihli Tercüman-ı Ahval’in ilk özel gazete olduğu görüşü savunulmaktadır. Agah Efendi ve Şinasi tarafından çıkarılan bu gazete dizi yazılara ve siyasi içerikli makalelere yer vermesi açısından kendinden sonrakilere örnek olmuştur (Özgen, 2002: 8).

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise basınla ilgili ilk yasal uygulamaların 1924 yılında çıkarılan “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” ile başladığı görülmektedir. Bu kanunun basın ile ilgili maddesinde basının sansür edilemeyeceği güvence altına alınmıştır. Ancak bu durum uzun bir süre geçerliliğini koruyamamış, Şeyh Sait ayaklanmasının ardından çıkarılan “Takrir-i Sükun Kanunu” ile basına yasaklamalar getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ilk basın kanunu 1931 yılında ilan edilmiş olan Matbuat Kanunu’dur. Bu tarihten itibaren uzun bir süre daha basın, tek parti döneminin tedbirli tutumu ve sıkı denetimi altında tutulmuştur. 1946 yılında çok partili demokratik sisteme geçildiğinde ise yasal bazı düzenlemeler yapılarak basının üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmıştır (Özgen, 2002:10). Dönemin siyasal iktidarı gerek dünya genelindeki değişimin teşviki ve ülke içinde demokrasi adına gerçekleştirilmesi zorunlu olan bazı düzenlemelerin yapılması adına basın üzerindeki sansür uygulamasını sonlandırmıştır.

Bu dönemde basın yasasında gerçekleştirilen olumlu düzenlemeler, 1950’li yılların ortalarında, Demokrat Partinin iktidar döneminde, demokrasiyi ikinci planda bırakan uygulamalarla sekteye uğramıştır. O dönemde basının en önemli gelir kaynağı olan resmi ilanlar, iktidarın elinde bir yaptırım aracına dönüşmüştür. Demokrat Parti liderleri kendilerine muhalif olan yayınların resmi ilanlarını keserek bu geliri Demokrat Parti yanlısı yayınlara bağlamıştır. “Besleme basın” tabiri bu durumun ifadesi olarak doğmuştur. Ayrıca matbaa gereçlerini ve kağıdı temin eden devlet olduğu için, muhalif basının bu ihtiyaçları karşılanmayarak, bu durum aleyhlerinde kullanılmıştır.

Genel olarak 1923’ten 1960’a kadar basının durumu kısaca incelendikten sonra 1945-1960 yılları arasında sanatın basın ve yayın hayatında nasıl yer aldığına değinebiliriz. Bu dönemin günlük gazeteleri arasında Cumhuriyet, Milliyet, Ulus, Akşam, Tan, Tercüman, Hürriyet gibi gazeteler yer almıştır. Bu tez kapsamında, 1945-1960 yılları arasında, gazete üzerinden bir sanat ortamı okuması için Cumhuriyet Gazetesi bir örnek olabilir. Örnek olarak Cumhuriyet Gazetesinin seçilmesinde en temel etken bu gazetenin dönemin aydınlarının biraraya geldiği bir ortam oluşturması ve kültürel içerikli yazılara sıklıkla yer verilmesi olmuştur.

“Sanat Bahisleri”, “Sanat Konuşmaları”, “Sanat”, “Sanat Dünyasında”, “Sanat Musahabeleri”, “Sanat Aleminde”, “Sergiler”, “Fikirler” gibi sütunlar altında haftalık yazılarda rastlanan yazarlar arasında Zahir Güvemli, Ahmet Hamdi Tanpınar, Selmi Andak, Mustafa Şekip Tunç, Fahreddin Kerim Gökay, İsmail Habib Sevük, Samih Nafiz Tansu, Bedri Rahmi Eyüboğlu yer almıştır. Ayrıca yine aynı sütunlar altında Adile Ayda, Necdet Evliyagil, Fakir Baykurt edebiyat, Muhsin Ertuğrul, Suad Taşer, Tevfik Sadullah, Lütfü Ay, Vasfi Rıza Zobu, Zahir Güvemli tiyatro, Refik Ahmed Sevengil opera ve bale, Nurettin Şazi müzik konularında yazılar yazmışlardır. Haluk Şehzuvaroğlu “Tarih, Bahisler” adlı sütunda tarihi olaylardan bahsetmiştir. Kültürel ve siyasi konularda, Hasan Ali Yücel’in düzenli olarak yazdığı “Köşemden” sütunu, “Düşünceler”, “Günün Mevzuları”, “İçtimai Bahisler” başlıklı sütunlarda da İsmail Kemal Elbir, İsmail Habib Sevük, Cahid Tanyol, Yavuz Abadan, Esat Tekeli, Nurullah Kunter gibi yazarlar yer almıştır.

Fikret Adil, 1945-1947 yılları arasında, resim sergileri hakkında yazılar, 1951-1952 arasında Zahir Güvemli hem tiyatro ile ilgili haberleri hem de resim sergilerini, 1952-1959 arasında Selmi Andak “Sanat Aleminde” başlıklı sütununda, hem resim ve heykel sergilerine değinmiş hem de tiyatro, müzik ve edebiyat alanında haberlere yer vermiştir. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1954-1959 yılları arasında, “Pazar Konuşmaları” daha sonra “Pazartesi Konuşmaları” olarak değişen haftalık sütununda sanat yazılarına yer vermiş, resim, edebiyat ve sergilerle ilgili fikirlerini, yurtdışına gittiği zamanlarda ise gittiği yerleri tanıtan yazılar yazmıştır.

Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan yazılar doğrultusunda, sanata yoğun bir ilginin olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle günü gününe sergileri takip etme imkanı sağladığı için, bu dönemde hem grup hem de bireysel sergilerde bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Sergilerle ilgili haberlerde eleştirinin ağırlıklı bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün değildir. Hatta bazıları sadece sergi tarihlerinin ve yerinin verildiği kısa ilanlar şeklinde de olabilmektedir. Yazılardan takip edilebildiği kadarıyla bu dönem içinde, basının tiyatroya olan ilgisinin de arttığı söylenebilir. Resim ve tiyatro alanında yazılmış olan yazılar diğer sanat dallarına oranla oldukça fazla yer tutmaktadır.

Dergiler:
Eski dilde “Mecmua” olarak adlandırılan dergi kavramı yılda birkaç kez yayınlananlardan haftalık ya da aylık olanlarına kadar süreli yayınlara karşılık gelir. Osmanlı döneminde ilk Türkçe yayımlanan dergi olarak 1849 tarihli Vakây-i Tıbbiye kabul edilmektedir (Kocabaşoğlu, 1884: 4). Bu konuda bir başka görüş ise ilk derginin Münif Paşa tarafından 1861 yılında çıkarılmış olan Mecmua-i Fünûn olduğudur (Günyol, 1984: 85). Daha çok fen bilimleri ve tıp içerikli olan bu dergilerin arasına, XX. yüzyılın başından itibaren fikir ve sanat içerikli yayınlar da girmeye başlamıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren dergi sayısında artış gözlenmiştir.

Genel olarak o dönemde yayımlanan dergilerle ilgili onar yıllık bir süreç izlenecek olursa, 1923-1933 yılları arasında ortalama 45 dergi, 1934-1944 yılları arasında ortalama 61 dergi, 1944-1954 yılları arasında 109, 1954-1964 yılları arasında ortalama 102 dergi yayımlandığı ve bu sayının 1970’lerden itibaren hızla azaldığı görülmektedir (Bu hesaplamalar Kocabaşoğlu, 1984: 4,5’te verilen tabloya göre yapılmıştır). Cumhuriyetin ilk on yılı söz konusu olduğunda en çok sayıda dergi yayımlanan yıl 1931, 69 dergi, ikinci on yıl içinde 1939 yılında 139 dergi, üçüncü on yılda 1948’de 294 dergi şeklindedir. Bütün bu rakamlar incelendiğinde, dergi sayısındaki artış, okuma-yazma bilenlerin sayısının artmış olmasıyla doğrudan ilişkili olarak, 1940’lı yıllardan itibaren ve çok partili yaşama geçildiği dönemle birlikte özellikle 1960’lı yılların sonuna kadar yükselen bir grafik göstermektedir. Söz konusu olan bu dönem içinde dergilerin dağıtımının büyük bir bölümü Ankara ve İstanbul merkezli olmuştur. Özellikle halkevlerinin kurulması ile birlikte taşrada da dergi yayınında bir artış olduğu tespit edilebilmektedir. Dergilerin Ankara, İstanbul ve taşrada dağılımının nasıl olduğuna dair sayısal değerine bir örnek olarak, 1953 yılında yayımlanan 119 dergiden 90’ının Ankara ve İstanbul’da, 29’unun da taşrada yayımlanmış olması verilebilir.

Dergilerin konulara göre dağılımında dikkati çeken en önemli özellik kültürel ve sanatsal yayınların 1923-1963 yılları arasındaki dönemde en yüksek sayıları vermesidir. 1923 yılında bu sayı 14’ken, 1953 yılında 29’a çıkmıştır. Bunun dışında eğlence, spor, aktüalite konulu dergilerin sayıları da 1950’li yıllarda artış göstermiş, bu sayı 1953 yılında 22’yi bulmuştur. Aynı dönemde, mesleki konularda yayımlanan dergi sayılarında da artış söz konusu olmuştur (1953 yılında 19 dergi). Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1950’li yıllara kadar dini içerikli yayın olmamasına karşın 1953’te bu durumun değiştiği görülmekte, 1953 yılında bir dini içerikli dergi olmakla beraber 1963 yılında bu sayı üçe çıkmıştır. 1953 yılındaki verilere göre dergilerdeki konu dağılımı aşağıdaki tabloda, Tablo 1.1, gösterilmiştir.

Tablo 1. 1: 1953 Yılında Yayımlanan Dergilerin Konularına Göre Dağılımı

1923-1933 yılları arasında fikir ve sanat içerikli dergiler arasında, Resimli Ay, Hayat Mecmuası, Fikirler, Meşale gibi dergileri saymak mümkündür. Bu dergilerin yazar kadrosunda edebiyatçıların ağırlıkta olması söz konusudur. Bu nedenle edebi sanatlar yoğunlukla işlenmiş, bunun yanında güzel sanatlara da yer verilmiştir. Örneğin, Hayat Mecmuası’nın yayın amaçları arasında, “Türk ulusu ruh gücünü büyük edebiyatçıların, ressamların yapıtlarında, yüksek mimarisinde bulacaktır. Hayat, sanat sevgisinin ve zevkinin artmasına çalışacaktır” düşüncesi yer almaktadır (Günyol, 1984:88).

1933 tarihinden itibaren, 15 Ocak – 3 Haziran 1936 yılları arasında çıkan Kültür Haftası, 1938-1943 yılları arasında İnsan dergisi, Çığır (1933-1948) gibi dergileri saymak mümkündür. 1945’ten önce yayın hayatına başlayıp, bu dönem içinde devamlılık gösteren dergiler arasında, 1933’ten 1950’ye kadar yayınlanmış olan Ankara Halkevi’nin “milli bir kültür dergisi” olarak nitelenen Ülkü, 1935-1948 yılları arasında Atatürkçü sanat dergisi Yücel, 1931 yılında yayınlanmaya başlayan Arkitekt, 1939’dan 1948’e kadar çıkan Güzel Sanatlar Dergisi, gibi dergileri saymak mümkündür.

1933 yılında Ankara’da çıkarılmaya başlanan Varlık, düşün ve sanat dergisi, Yaşar Nabi Nayır tarafından 1946 yılında İstanbul’a taşınmış ve dönemin sanat ve edebiyatının gelişiminin izlenebileceği önemli kaynaklardan biri olmuştur. Bu tez kapsamında Varlık Dergisi’nde yapılan taramada derginin güncel sanat ortamını yakından takip ettiği ve çeşitli şekillerde okuyucularını bu konularda bilgilendirdiği tespit edilmiştir. Daha çok edebiyat ağırlıklı olan dergide plastik sanatlarla ilgili olarak, 1950’li yıllara kadar Melih Cevdet Anday’ın “İçeride Sanat ve Fikir Hareketleri” adlı köşesi ile derginin kapak arkasında yer alan, Varlık tarafından hazırlanmış “Ayın Olayları” bölümünde plastik sanatlara dair görüşler ve sergi haberleri, eleştirileri yer almıştır. 1951 yılında dergide yer almaya başlayan “Güzel Sanatlar” adlı bölüm yer almaya başlamış, yine burada dönemin sanat olayları ele alınmıştır. Daha önce Cumhuriyet Gazetesi’nde sergi haberleri yazan Zahir Güvemli 1952 yılından itibaren Varlık’ın sergi haberlerini yazmaya başlamış ve uzun bir süre bu görevi devam ettirmiştir. Bu köşenin ismi zaman zaman, “Ayın Sergileri”, “Yeni Sergiler”, “Sergiler” gibi isimler almıştır. Bununla birlikte yine Cumhuriyet Gazetesi’nin vazgeçilmez yazarlarından Bedri Rahmi Eyüboğlu, Varlık’ta “Resim Sanatı” başlıklı köşede yer almıştır. Yine aynı başlık altında Nurullah Berk’in makalelerine rastlamak mümkündür.

1947 yılında Selçuk Milar’ın kurduğu, sadece iki sayı çıkmış olan sanat dergisi Eser, 1949 yılında sekiz sayı olarak yayınlanan Yaşayan Sanat, 1954’ten 1984’e kadar yayınlanan edebiyat ve sanat dergisi Yeditepe, 1952-1955 yılları arasında 1952-1955 yılları arasında fikir ve sanat dergisi Yenilik,1953 yılında, Türk Düşüncesi ve İstanbul dergileri, 1954 yılında Yeni Ufuklar, Forum, haftalık aktüalite dergisi olan Akis (Metin Toker) ve aylık sinema-tiyatro dergisi olan Senaryo (Tevfik Sadullah), 1955 yılında aylık fikir ve sanat dergisi Mavi (Teoman Civelek), 1956-1971 yılları arasında Sanat Dünyası, 1956-1978 arasında magazin içerikli Hayat dergisi, 1957- 1961 arasında kadar Dost gibi dergiler yayınlanmıştır.

Görüldüğü üzere, sanat alanında yayınlanan ilk dergi olduğu düşünülen Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası’ndan 1960’lı yıllara kadar dergi sayısında dikkate değer bir artış vardır. Dergiler de gazeteler gibi, dönemin sanat ortamının nasıl olduğuna, kimlerin, hangi konular üzerinde durduğuna tanıklık ederek bir panorama oluşturulmasına yardımcı olan kaynaklardır.

Bu dönemde fikir ve sanat içerikli dergilerde isimlerine en çok rastlanan yazarlar arasında, Nurullah Berk, Malik Aksel, Abidin Dino, Nuri İyem gibi sanatçılara, Türk sanatı ile ilgili olarak Suut Kemal Yetkin, Celal Esad Arseven ve Oktay Aslanapa vardır. Ayrıca Melih Cevdet Anday, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Burhanettin Batıman, Sabahattin Eyüboğlu, Atilla İlhan, Tahsin Öz, Kaya Özsezgin, Sezer Tansuğ, Cahit Tanyol ve Suat Taşer de dönemin sanat yazınında değinilmesi gereken isimler arasındadır.

1945-1960 döneminde dergilerde, sanat başlığıyla taranmış olan makalelerin çoğunlukla kuramsal ağırlıklı olduğunu söylemek mümkündür. En çok değinilen konular arasında, sanat ve sanatçı ilişkisi, sanatın toplumsal yanı, politika ve sanat arasındaki ilişki, modern sanatlar ve yeni sanat anlayışları, sanat eleştirisinin niteliği, sanatçının kişiliği, ve özellikle 50’lerin ortalarından itibaren soyut sanat anlayışı yer almıştır. Bunların yanı sıra, yabancı eleştirmen ve sanat tarihçilerinin çeviri makalelerine, Avrupa, Osmanlı, Türk ve İslam sanatlarına ve geleneksel el sanatlarına yer verilmiştir.

Kitaplar
XVIII. yüzyılda, Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika’nın kurduğu ilk matbaa ile yayın hayatına öncelikle dini yayınların basılmasına izin verilerek başlanmıştır. Zamanla çeşitli sözlüklerin ve özellikle gazete, bülten, dergi gibi süreli yayınların basımı ile yaygınlık kazanmıştır. XX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı yayınlanan kitapların çoğunlukla Fransızca yayınlar ve ağırlıklı olarak tarihsel içerikli olduğunu görmek mümkündür. Bunların haricinde Osmanlıca yayınlar da yer almıştır. Bunlara örnek olarak 1901 yılında Mihran matbaasında basılmış olan “Meskukat-ı Kadime-i İslamiye” (İslamiyet’in Eski Sikkeleri), Şemseddin Sami tarafından yazılmış iki ciltlik, “Kamus-ı Türki” (Türkçe Sözlük) verilebilir. Yine, bu yıllarda, Maarif Vekaleti tarafından bastırılmış olan, Halil Edhem’in hazırladığı, “Müze-i Hümayun Kurşun Mühür Kataloğu” (1903), 1908 yılında ise Celal Esad tarafından yazılmış ve daha sonra Sanat Ansiklopedisi adıyla genişletilecek olan “Islıhat-ı Mimariyye”, 1910 yılında yine Celal Esad’ın “Eski İstanbul Abidat ve Mebanisi”, 1915 yılında Matbaa-i Amire tarafından basılan “Resim Usul-i Tedrisi” yayınlanan eserler arasındadır.

XX. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren, Osmanlı topraklarında yapılan, hem dış hem de iç kaynaklı araştırmalar, Osmanlı-İslam-Türk Sanatı ile ilgili sanat tarihi yazımını başlatmakla beraber, Cumhuriyet’İn ilk yıllarında bu durum ivme kazanmış ve kültür politikasının bir parçası olarak bir tarih bilinci oluşturulma çabasına girilmiş, bunun sonucu olarak da sanatı konu alan kitapların büyük bir bölümü sanat tarihi konularını oluşturmuştur.

1945-1960 yıllarında Türkiye’de yayın hayatının bir parçası olan sanat içerikli kitaplara geçmeden önce, belirtilmesi gereken önemli bir nokta, Cumhuriyet’in ilanı ve ardından gelen inkılaplar kapsamında gerçekleştirilen, Latin harflerinin kabulü ve dilin sadeleştirilmesi çalışmaları okuma yazma oranlarında ve bununla bağlantılı olarak kitap basımında bir gelişmeyi beraberinde getirir. Devlet İstatistikleri Enstitüsünün vermiş olduğu rakamlara göre (Kongar, 2001) 1935-1960 yılları arasında yapılan nüfus sayımına göre erkek ve kadınların okuma-yazma oranları yüzde olarak aşağıdaki grafikte (Tablo 2.1) verilmiştir.

Tablo 2.1: Sayım Yıllarına Göre Okuma Yazma Oranları (1935-1960)

1945-1960 yılları arasındaki döneme bakıldığında Türkiye’de basılan kitap sayısında inişli çıkışlı bir grafik izlenmektedir. 1950’lerin son yıllarından itibaren bu oranın yükseldiği ve süreklilik sağladığı görülmektedir. Aşağıdaki grafikte, (Tablo-2.2) basılan kitap sayısının yıllara göre dağılımı, Mülayim’in (1998) “Cumhuriyet’in Kültür Kronolojisi” adlı kitabında verdiği rakamlarla hazırlanarak gösterilmiştir. Bu dönem okuma-yazma oranının da yükselişe geçtiği bir dönemdir.

Tablo 2.2: 1945-1960 Yılları Arasında Yayınlanan Kitap Sayısının Yıllara Göre Dağılımı

1945-1960 yılları arasında sanat kitaplarına gelindiğinde, Türk sanat tarihi yazınına ağırlık verildiğini saptamak mümkündür. Bu yıllarda hazırlanan yayınlar arasında, 1923 yılından itibaren hızlanan kazı çalışmalarının sonuçları olarak Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden örnekler içeren arkeolojik kitaplar, bunun yanında mimari ile ilgili kapsamlı yayınlar görülmektedir. Bunlara verilebilecek en önemli örneklerden olan 1946 yılında basılan Sedat Çetintaş tarafından yazılmış, “Türk Mimari Anıtları, Osmanlı Devri: Bursa’da İlk Eserler” ve “Bursa’da Murat 1 ve Bayezid 1 Binaları” adlı iki kitap yer almaktadır. Mimarlık kitaplarında işlenen bir başka konu da dönem mimarlığıdır. Buna örnek olarak, 1950 tarihli Ernst Diez imzalı “Karaman Devri Sanatı” adlı kitap verilebilir. Aynı zamanda konut mimarisi de ele alınan konular arasında gelmektedir. Ayrıca, Türk el sanatları, süsleme sanatları gibi konularda da yayınlara rastlamak mümkündür.

1945-1960 yılları arasında yayınlanan kitapların bir bölümünü de genel sanat tarihi konulu yayınlar oluşturmaktadır. Bunlar arasında Batı sanatlarına rastlamak mümkün olduğu gibi Osmanlı ve İslam sanatları ile ilgili yayınları da görmek mümkündür. Bu dönemde yapılan önemli çalışmalardan biri, 1946 yılında yayınlanmaya başlayan Mazhar Şevket İpşiroğlu tarafından yazılan “Avrupa Sanatı ve Problemleri” adlı eserdir. Yine aynı yıl içinde Burhan Toprak’ın yazmaya başladığı “Sanat Şaheserleri” adlı kitap fasiküller halinde yayınlanmıştır. Celal Esad Arseven’in 1952 yılından başlayarak 1972 yılına kadar sürecek olan “Türk Sanatı Tarihi” adlı on dört fasikülden oluşan eseridir. Ayrıca Arseven, aynı yıllarda “Sanat Ansiklopedisi” üzerinde de çalışmıştır. Ernst Diez ve Oktay Aslanapa’nın “Türk Sanatı” başlıklı ortak çalışmaları da 1955 yılında yayınlanmıştır. Bu dönemin sanat yazınında, kitaplar bağlamında sanat tarihi enstitünün ağırlığını ve sanat tarihi araştırmalarının yoğunlaşmasını izlemek mümkündür. Ayrıca, yine bu dönem sanat yazınında karşılaştığımız bir diğer yazar grubu da sanatçılardır. 1950 yılında Nurullh Berk’in yazdığı “ Peinture Turquie” ve 1951’de “Belliniler”, Refik Epikman’ın “Rubens’in Sanatı” gibi kitaplar örnek olarak verilebilir. Yine aynı dönemde sanat tarihi yazınında değinilmesi gereken noktalardan biri de çeviri yayınlardır. Türk araştırmacılarının yanı sıra sanat tarihi yazınına önemli katkısı olan çeviri yayınlar içinde ağırlığın kuramsal konularda olduğunu söylemek mümkündür. Sanat düşüncesi, sanat yapıtı ve yaratımı gibi konulara yer verilmiştir. Örneğin, 1949 tarihli “Sanatta Yaratıcılığın Sırrı” Stefan Zweig tarafından yazılmıştır. Kuramsal konuların yanında Avrupa Sanatı ve sanatçıları ile ilgili yayınlara da rastlamak mümkündür. 1946’da Ulrich Christoffel taradından yazılan “Rembrant”, 1949’da Andreas Rumph’un “Yunan ve Roma Sanatı” verilebilecek örnekler arasında yer almaktadır.

1945-1960 yıllarında sanat konulu yayınlarla ilgili olarak, çeşitli konular üzerinde daha sonraki araştırmalara ışık tutacak nitelikte bir kaynak oluşturulması açısından önemli bir dönem olduğunu söylemek mümkündür. Türk sanat tarihi yazınının oluşmasında bu yılların ağırlıklı etkisi görülmektedir. Sözü edilen bir çok kitap günümüzde de araştırmacıların başvuru kitapları arasında yer almaktadır.

Kaynaklar
Günyol, V., 1984. Cumhuriyet Sonrası Sanat ve Edebiyat Dergileri, Türkiye’de Dergiler Ansiklopediler (1849-1984), 85-122, Gelişim Yayınları, İstanbul.

Kocabaşoğlu, U., 1984. Cumhuriyet Dergiciliğine Genel Bakış, Türkiye’de Dergiler Ansiklopediler (1849-1984), 3-12, Gelişim Yayınları, İstanbul

Kongar, E., 2001. 21. Yüzyılda Türkiye 2000’li Yıllarda Türkiye’nin Toplumsal Yapısı, Remzi Kitabevi, İstanbul.

Özgen, M., 2004. Türkiye’de Basının Gelişimi ve Sorunları, İ.Ü. İletişim Fakültesi Yayınları, İstanbul.

 
Toplam blog
: 5
: 3223
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü mezunuyum. İTÜ'de Sanat Tarihi Yüksek Lisansımı "1945-1..