Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '18

 
Kategori
İlişkiler
 

40 Yaş Kadınlar...

40 Yaş Kadınlar...
 

40 yaş!
Hassas bir dönem 40!
İnsan ne garip bir varlıkmış meğer…
Hayata kırkında başlamak!
Eşim, evliliğim…
Ben neredeyim, kimim?
Yaptıklarım ve yapamadıklarım!
Sen sorgulama, hiç kendini dinleme…
Şimdi 40 yaşlara gelince aklın başına gelsin…

Ertuğrul Özkök, Destek Yayınları’ndan çıkan ‘KIRK7’ adlı kitabında 40 yaş kadınları Şöyle anlatıyor; “40’lı yaşların, kadının en güzel yaşı olduğu söylenir. 40 yaş kadınına ‘hayatını yaşamayı’ tavsiye edilir. Amerikan sinemasının çok tanınmış aktrisleri bir araya gelerek “40 yaşına gelince meslek hayatımız bitiyor mu?” diye bir belgesel yaptılar. Emmanuelle Beart, Melanie Griffith, Meg Ryan, Gwyneth Paltrow gibi isimler konuştu belgeselde. Ve o belgesel, Hollywood tarihini ve yapımcıların kadına bakışını değiştirdi. Bugün 40’lı yaşlarındaki kadınlar artık Oscar alıyorlar. Ve yardımcı kadın rolleriyle değil, başrolle… Psychologies dergisinde psikanalist Alain Heril’in bir araştırmasında, 38-47 arasının kadınlar için ‘cinsel haz ve şehvet’ dönemi olduğunu söylüyor. Annelik görevlerini yerine getirme duygusu, yerini özgürleşmiş bir alana bırakıyormuş. ‘Arzu’ tekrar gündeme geliyormuş. Cinsel haz ve şehvet sorgulanmaya başlanıyormuş. E bunları yapabilmek için de kadının kendini yargılamaktan vazgeçmesi ve suçluluk duygusundan kurtulması gerekiyor. Ve şöyle devam ediyor, “Psychologies dergisi, kadınların hayatını altı döneme ayırıyor. Demin söylediniz 38-47 yaş ‘cinsel haz ve şehvet’in tavan yaptığı dönem. Sonra ‘sorgulama dönemi’ geliyor. “Eşim, evliliğim, ben neredeyim, kimim?” Sonra ‘kasırga ve büyük kargaşa’ başlıyor. Regl kayboluyor ve libido düşüyor. Ama paniğe kapılacak bir şey yok, istisnalar kaideyi bozmuyor. Jane Fonda örneğinde olduğu gibi…” İngiliz bir kadın gazeteci, “O da 47’nin kadınlığın en üst noktası olduğunu söylüyor. Kendine iyi baktığı, alkolü, sigarayı bıraktığı, spor yaptığı için fit olduğunu belirtiyor. “Ama bir şey var, o gidiyor” diyor. Bakışlar… Ne oluyor da bakışlar gidiyor? Bakışlarımıza yaşanmışlık mı siniyor? Evet. Diri bakmakla, yaşın verdiği yorgunlukla bakmak arasında bir fark oluyor. “

Ama 40 yaş öyle bir eşiktir, basmaktan kaçınamazsın!
Kırk yaş hayat yolculuğunda önemli bir eşik. Hele de kadınlar için. Çünkü kırkına girmiş kadınlar için bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Gazeteci-yazar Tuluhan Tekelioğlu, 40 yaşına girerken 40 yaşında 40 kadınla görüştü. İlk olarak video sergi haline getirilen röportajlar şimdi de kitap oldu. 40’ında 40 Kadın, 40 yaş kadınlarını anlamak isteyenlerin başvuru kaynağı olmaya aday, Kitapta;

Hassas bir dönem…
Kendini tanımaya ve anlamaya başladığı yaş olan 40’ın çok önemli olduğunu söyleyen Tekelioğlu, “Kadında ise bu eşiğin zaman olarak karşılığı; 40 yaş! Hassas bir dönem 40! Atlatılması gereken… Ve atlatıldığında da zorluğun bittiği, ruhun rahatladığı, alışma, kabullenme, değiştirme ve geride bırakma dönemi… Duyguların bir çağlayan gibi cesaretle aktığı, kadının büyüdüğü yaş. Bunu ben değil, 40 yaşını doldurmuş yüzlerce kadın söyledi…” diye belirtiyor. “

Saba Tümer;
“35’te bayağı bir bunalıma girdim. 35’ten sonra özgürlüğün tadını çıkartmaya başlıyorsun ve kendine dönüyorsun, kendini düşünmeye başlıyorsun. Herkesin düşündüğünün aksine ben 40’ta özgür ve bekar bir kadın olmaktan çok mutluyum. 40’tan sonra evlenmeyi deneyebilirim. Ama bilmiyorum, tabii şu anda.”

Elif Şafak;
“…Zira Kırk yaş kadınlar için keskin bir dönemeç, önemli bir viraj. Fiziksel olarak değil, daha ziyade ruhsal olarak. Bu öyle bir dönüşüm ki, etkisi dışarıda değil, içeride, ta derinde hissediliyor…”

Hayata Kırkında başlamak!
“Ne daha zenginim, ne daha sağlıklıyım, ne daha güzelim, ne daha bilgiliyim eskiye nazaran… Ama öyleymişim gibi geliyor!” Öylesine içten ve sevimli bir biçimde söylüyor ki bunu, gülümsemekten kendimi alamıyorum. Konuşabilsem, “Yanılıyorsun” diyeceğim; “en azından eskisinden daha güçlü ve kendinden emin olduğun açık! Bu başlı başına bir zenginlik!” Hâlâ genç bir kadın. 40 yaşında. Anlattığı şey de o zaten! Yaşının getirdiği farklı duygular. Sadece beden mi değişen? Sadece duygular mı farklılaşan? Hayır! Şimdi daha iyi anlıyorum ki, günümüzün kadınları için o yaş hayata yeniden başlama yaşı!

Gökten Üç Elma Düşmüyor. Berna Kumaş Sipahi’nin kitabında,
Aşk zehirlediyse panzehri yeni bir aşktır…
“Dışarıdan bakıldığında Allah’ın sevdiği kadınlardan biri Arya; sağlıklı, güzel, iyi eğitimli, varlıklı. Ama yetmiyor. Sevilmek, hayatı paylaşmak, kadınlığını yaşamak istiyor. Kırklı yaşlar, kadının en kuvvetli ve en güzel olduğu yıllar olsa da mahalle baskısıyla, özgüvenin yerini endişeye bıraktığı yaşlar oluveriyor birdenbire. Arya’nın hayatında da endişe bazen Berk, bazen Doruk oluyor. Aşktan ziyade kaybetme korkusu görüneni görünmez yapıyor ve bu kadarı da romanlarda olur dediğimiz olaylar arka arkaya geliyor. Romanda, güvenin ve sığınılacak limanın adı ise hiç değişmiyor: Duru. Dışarıdan bakıldığında ne şanslı dediğimiz ama kendi içinde düğüm düğüm olmuş, aşkı aradıkça başka dünyalara açılmış bir kadın. Her ikisi de onları zehirleyen aşkın panzehrini arıyor. Ve gerçek hayatta “gökten üç elma” filan düşmüyor.”

Frank Kaiser’in 40 yaş üstü kadınlara ithafen yazdığı küçük yazı internette  birara gündem oldu.

Yazdıklarını okuyunca nedenini anlayacaksınız.
“Yaşlandıkça, 40 yaş üstü kadınlara verdiğim değer arttı. İşte size birkaç neden: 40 yaş üstü bir kadın gecenin köründe sizi uyandırıp, “Ne düşünüyorsun?” diye sormaz. Ne düşündüğünüzü umursamaz. 40 yaş üstü bir kadın maç seyretmek istemiyorsa, yanınızda durup mızmızlanmaz. Başka bir şeyle ilgilenir.
40 yaş üstü kadınlar oturaklıdır. Operada veya bir pahalı bir restoranın ortasında sizinle ağız dalaşına girmez. Ama tabii hakederseniz de, işin içinden rahatça sıyrılabilecekleri şekilde sert tepki verebilirler.”
Yaşlı kadınlar iltifat etmeyi iyi bilirler, haketmeseniz bile. Değer verilmemenin ne demek olduğunu iyi bilirler. Yaşlandıkça, medyuma dönüşürler. 40 yaş üstü bir kadına hatanızı itiraf etmenize gerek yoktur.
Suratlarında kırışıklıklar belirse de, 40 yaş üstü kadınlar gençlere nazaran daha çekicidirler. Yaşlı kadınlar samimi ve dürüsttürler. İşe yaramazın teki gibi davrandığınızda, bunu suratınıza direk söylerler. Yanlarında olduğunuzda endileşelenmenize gerek yoktur.
40 yaş üstü kadınlar birçok nedenden dolayı övgüyü hakederler.
Maalesef, erkekler böyle değildir. 40 yaş üstü kadınlar, zeki, göz kamaştırıcı ve çekiciyken, aynı yaşlardaki erkekler göbekli, ütüsüz sarı pantolonludur ve 22 yaşındaki garson kızlarla takılıp kendilerini aptal yerine koyarlar.
Özür dilerim, hanımlar. “Maşa varken elimi neden ateşe sokayım?” diyen erkekler bilmeliler ki artık kadınların %80’i evliliğe sıcak bakmıyorlar.
Neden mi?
Çünkü kadınlar da artık maşanın farkına vardı!”

Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, Tam 45 sayfa öz-geçmişi var. Yaş 47! Harika bir aile hayatı, kendisine tapan hastaları, sözünden çıkmayan asistanları, 18 ile 12 yaşlarında iki de çocuğu…. Güzelliği de cabası.

“Kendiniz olun ve içinizden nasıl geliyorsa öyle yaşayın.”
Bir bilim kadını olarak başarıları ülke sınırlarını çoktan aşmış olan Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak,“Kendiniz olun ve içinizden nasıl geliyorsa öyle yaşayın.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Kariyer yapmak ama aynı zamanda evlenip çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar; asla pes etmemeli, mücadeleden vazgeçmemeli. Diğer yandan ‘Ben evde çocuklarımla çok mutluyum, dışarıda bir hayat aramıyorum’ diyen bir kadına da illa çalışacaksın demenin bir anlamı yok.” Ve diyor ki;   “Oturarak hiçbir şey yapamam. Durağanlığı sevmem. Hiç kimse beni otururken göremez. Çok hareketliyimdir.” Prensiplerine sıkı sıkıya bağlı, tuttuğunu koparan, azimli, mükemmeliyetçi, kontrolcü ve takipçi  bir yapıya sahip olduğunu belirtiyor. Sağlıklı güzellik için ise iki şey öneriyor: “Spor yapmak ve su içmek. Kendi deneyimlerime dayanarak diyorum ki en aktif antiaging yöntemi bu ikisi. İnsanlar sonuç almak ve faydasını görmek için sevdiği sporları sürekli ve değiştirerek yapmalı. Örneğin ben haftada üç gün bir saat tempolu yürüyor, üç gün de 1,5 saat pilates yapıyorum. Bunu yapmayı seviyorum. Benim için bir kaçış, bir güzellik oluyor. Günde en az 1,5 litre de su içilmeli.” diyor.

Klasik bir profesör görüntüsünden farklı, güzelliğine önem veren Neşe Hoca;” Güne aç karnına içtiğim 1 bardak maydanoz suyu, 1 bardak alkali su ve 2 kaşık balla başlıyorum. Bal mideme iyi geliyor ve direncimi artırıyor. Maydanoz suyu ve alkali su böbrekleri yıkıyor.  Kahvaltıda 1 haşlanmış yumurta, beyaz peynir, domates, salatalık ve 1 dilim tahıllı ekmek yerim. Asla beyaz ekmek yemem. Saat 11 gibi taze sıkılmış elma, nar ya da havuç suyu içerim. Öğlen de hastanede yerim. Mutlaka yoğurt, et menüde bulunur. Öğlenden sonra 3-4 tane ceviz atıştırırım. Akşam yemeği yemem. “

Güzel sanatların her dalını seviyor ama film izlemenin ve kitap okumanın zihnini boşaltmasına yardımcı olan yegâne hobisi olduğunu belirtiyor. Sessiz, sakin tatilleri tercih ediyor.

Hayatta önemli olan…
Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, “Benim için hayatta en önemli şey iyi insan olmak” diyerek devam ediyor: “Einstein demiş ki ‘Ben insanları zengin, fakir, akıllı, aptal, güçlü, güçsüz diye ayırmam. Ben insanları iyi insanlar, kötü insanlar diye ayırırım.’ Ben de mümkün olduğu kadar iyilik yapmaya çalışıyorum. İçimden hiç kötülük geçmez. Herkese bir şekilde faydam olsun diye çaba gösteriyorum. Faydalı olabilmek için de toplumda belirli yerlerde olabilmeniz gerekiyor. Oturarak olmuyor. Bir şeyler üretmelisiniz. İnsanların hayatına dokunmak için belirli pozisyonlarda olmanız gerekiyor.” Kişisel hedefi ise sağlıklı, şanslı, sevdikleri ile beraber uzun ve mutlu bir ömür sürebilmek…

 Beslenme ve diyet danışmanı, Banu Kazanç;
40 Yaş Üstü Kadınlar Önemli Sağlık Riskleri İle Karşı Karşıya diyor. “Günümüzde, 40 lı yaşlardaki kadınlar için  söyleyebileceklerimiz de değişiyor,daha önceleri menopoz ile ilgili önerilere değinirken,artık kırklı yaşların ilk yıllarında kadınlar anne olmaya hazırlanıyor,yine daha öncelerde iş stresine bağlı erkekler için dile getirilen riskler, artık kadınlar için de söz konusu.Sigara  ve alkol kullanımı,hareketsiz yaşam,uzun süren iş gezileri,toplantıları,uzayan çalışma saatleri,şişmanlık,bilinçsiz ve özensiz  beslenme, ayaküstü yenen yemekler,bütün bunların yanı sıra ev  ve çocuklar ile ilgili problemler giderek kadının yükünü çoğaltmakta…”

40’lı yaşlar için üretilen bir kadın kreminin sunumuna katılan perküsyon ustası Burhan Öçal:
“40’lar, kadının hayattan ne istediğini bildiği yaşlar, o yüzden en güzel çağları… Ama Türk kadınının iki büyük hatası var: Kaşlarını inceltmek, tenine yakışmasa da kırmızı ruj sürmek!” diyor.

’40 yaş sendromu’
Reem Noropsikiyatri sitesinde; “Kabullenmek istemese de kadınlar, 35-45 yaş arasında ’40 yaş sendromu’ yaşıyorlar. Bu yaşlarda yaptıklarını ve yapamadıklarını gözden geçirip pişmanlık duyuyorlar.” Diyor.

Nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz;
“40 yaşların genel olarak yaşamın durgunlaştığı, çalışma ve sosyal hayatın yavaşladığı bir dönem olduğunu belirtiyor. Bu devrenin oldukça çatışmalı duygular içerdiğini söyleyen Dr. Yavuz, geçici bir dönem olması sebebiyle 40 yaş krizi olarak adlandırıldığını ifade ediyor. Erkeklere göre daha duygusal yapıda oldukları için kadınların bu zaman diliminde daha hassas olduğunu vurgulayan Yavuz, “Bu süreçte kadınlar çok zorlanır. Araştırmaların birçoğunda bu duruma hormonların etkisi olduğu söylense de bu konuda kesin bir teşhis koymak doğru değil. Kadın, 40 yaşına geldiğinde hedeflerine ulaşamadıysa bu krize yakalanma ihtimali yüksek. Bu durumu en çok eşi ya da erkek arkadaşı tarafından beğenilmediği hissi tetikler. Aynı zamanda işyerinde kariyer olarak istediği konumda olamaması, 40 yaşına kadar evlenmemiş olması ya da evli olup çocuğunun olmaması, bu dönemde kadının aldatılması, 40 yaş bunalımını ortaya çıkaran sebepler olarak sıralanabilir.” Yavuz, mutlu bir çocukluğu olan ve huzurlu ailede yetişen kadınların bu dönemi daha kolay atlattığını söylüyor.

Ve diyor ki; “Yaşanılan durum tanımlanmalı ve paylaşılmalı: Çiftler, birbiriyle daha fazla sohbet etmeli. Fiziksel değişimler olağan kabul edilmeli: Her yaşın ayrı bir güzelliği olduğu düşünülmeli, fiziksel değişimler, yaşamın getirisi olarak görülmeli.
Yeni hobiler edinilmeli: Takı kursları, seyahat, çeşitli spor dalları tercih edilmeli.
Daha güzel görünmek adına bir şeyler yapılabilir. Fakat bu “yaşlanmıyorum” mesajını başkalarına vermek için olmamalı. Birey, kendiyle barışık yaşamayı ve kendini sevmeyi yaşam tarzı olarak belirlemeli.

Ve son olarak;
40 yaş kadınlar için önemli yaş…
O zaman radarları açacaksın!
Kadının kendini tanıdığı, özgüven kazandığı, hayatla ve kendisiyle ilgili sorunlarını çözdüğü, ayaklarının üzerine sağlam bastığı, daha özgür, daha mutlu olduğu bir yaş. Yolun yarısı falan değil, tam kıvamda olunan bir yaş.
Elbette farkındalıklar kadar, hatalar ve eksikler de oluyor; olmuyor değil. Bunları anlamak için de kendine biraz dışardan bakacaksın, radarları açacaksın, dinleyeceksin vs…

Hazır bu yeni yıla girmişken, aldığımız kararları yeniden gözden geçirsek mi?

 
Toplam blog
: 18
: 235
Kayıt tarihi
: 09.01.18
 
 

  Yönetici kadrosunda çalışıyorum.Kitap okumayı, film izlemeyi, yazı yazmayı seviyorum. bir erkek..