Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '10

 
Kategori
İnançlar
 

Albert Einstein ve izafiyet

E=mc2. Albert Einstein (1879-1955), yirminci yüzyılın en büyüklerindendi. O, sağduyuya dayanan köhne inançlarımıza, insan aklının en kapsamlı saldırısını yöneltti. Bize, uzaklığın ve zamanın göreli olduğunu gösterdi. Işığın, paket paket yayıldığını, yani kuantum denen enerji paketçiklerinin varlığını gösterdi. Bizi düşsel yerlere bilimsel gezilere çıkardı. Kimi zaman Güneş’ e götürdü bizi, kimi zaman asansörde tehlikeli deneylerin kobayı yaptı. Ama onun büyük öngörüleri doğrulandı. O, ‘önce deney ve gözlem, sonra kuram’ diyen eski bilimsel çalışma yöntemine’ son ve büyük darbeyi indirdi. Önce hesap yaptı, tahminde bulundu. Deney arkadan geldi. Ve deney, Einstein’i destekledi. Ne büyük bir onur: O, gerçek bir deha idi.

Özel görelilik, iki temel önermeye dayanır:

1.Hareket görelidir. 2.Evrende en yüksek ve mutlak hız, ışığın hızıdır. Bizler, gündelik yaşamda, düşük hızlar dünyasında yaşarız. Einstein, bizi yüksek hızlar dünyasına götürür. Işık ışınına bindirir ve gezdirir. O zaman anlarız ki yüksek hızlarda zaman “yavaşlar” ve de uzunluklar “kısalır”. Böylece uzayın ve zamanın mutlak olmadığını öğreniriz. Işık, enerjinin bir biçimidir, hem en yüksek hızlı foton akımı olmanın yanı sıra elektromanyetik dalgadır da. Zaman konusunda ünlü ikizler paradoksunu göreceğiz. Özel göreliliğin doğa, uzay ve zaman kavramlarımızda yarattığı büyük dönüşümü öğreneceğiz.

Genel görelilik, uzay-zamandan oluşan dört boyutlu bir evren modelini sunar. Genel görelilik, her şeyden önce bir çekim kuramıdır; ama uzayın eğriliğinden ileri gelen bir çekim… Uzay, zamanı da içine alan bir dört boyutludur ve yoğun kütle tarafından bükülmüş, eğrilmiştir. Kuantum etkilerinin belirsizliği, çok küçük ölçeklerde anlamlıdır; genel görelilik ise çok büyük ölçeklerdeki uzay-zaman yapısıyla ilgilidir. Işığın doğrusal yolla yayılmadığını, Güneş gibi büyük kütleli yıldızların çevresinden geçerken büküldüğünü göreceğiz. Genel görelilik, 1970'lerden itibaren bilimin gündeminde ilk sıralara tırmandı. Evrenimiz genişliyor; bunu genel görelilik öngörebiliyor. Büyük Patlama ve karadelikler kuramları genel görelilik temelli kuramlardır. Hawking, genel görelilikle ilgili olarak şöyle der: “Einstein’ın çok sayıda deneyle uyum gösteren görelilik kuramı, zaman ve uzayın birbiriyle ayrılmaz biçimde bağlı olduğunu kanıtlar. Uzay, zaman olmaksızın bükülemez. Bu nedenle zamanın bir şekli vardır.”

Şimdi bir uzay ussu düşünelim ve birde yolculuğa hazır uzay aracımız olsun. Bu uzay gemisi ile yolculuğa çıkacak bir pilot ve 10 yaşında bir oğlu olduğunu varsayalım. Pilot 30 oğlu 10 yaşında diyelim. Pilotumuzun roketi ateşleniyor ve yakın bir gezegen olan Capella’ya doğru yol çıkıyor. (Capella; arabacı takım yıldızından sıfırıncı kadirde, yani gözle görülebilen bir yıldızdır.)Pilotumuzun görevini yapadursun zaman geçmektedir. Görevini bitirip evine döndüğünde coşkuyla karşılanır özlemle eşini sorar, eşi artık yoktur. Aradan geçen 45 yıl içinde ölmüştür. Oğlunu sorduğunda karşısındaki 55 yaşındaki oğlunu gösterirler. Oğlu babasını tanımaz çünkü aradan geçen 45 yıl içinde pilotumuz 5, 6 yıl yaşlanmıştır. Bu olayı açıklayayım. Pilotumuz ışık hızını %99’u kadar bir hızla yol almıştır ve dünyada 45 yıl süren bir zamanı 5, 6 yıl olarak yaşamıştır. Bunlar gerçek midir? Evet, ışık hızına yakın hızlarda organizmanın yaşlanması, kalp atışları ve saat tik takları hepsi yavaşlar zaman artık hızla ilişkin bir kavramdır. Zaman yavaşlamıştır, organizma daha geç yaşlanmaktadır, ışık hızında ise zaman durur. Tüm bunlar bizim everenimizin sınırlarını oluşturur. Evreni oluşturan güç bize bu kadarını yeterli görmüştür. Birazda atom bombasından bahsedelim Çekirdek bölümlerinde maddenin enerjiye değişmesinden hasıl olan enerjinin çok kısa bir zamanda ve pek yoğun bir halde serbest hale gelmesi esasına dayanan bir bomba. Atom bombası fikri ilk olarak 1939 yılında Amerika’da bulunan Avrupacı bilginler tarafından ortaya atılmıştır. Dört yıl süren araştırmalar ve 2 milyar dolar masraf sonucu meydana getirilen ilk atom bombası 16 Temmuz 1945 te tecrübe edilmiş ve ilk olarak 6 Ağustos 1945 te Japon şehirlerinden Hiroşima’ya atılmıştır. Bu bomba yaklaşık olarak 20 bin ton trinitrotoluen kadar tahrip kudretinde bulunuyordu ve 6.000 insanın ölümüne sebep olmuştur.

Atom bombası bölünebilen maddelerin bir nötron yakalayarak iki çekirdeğe bölünmesi esasına göre yapılmıştır. Bu bölümlerden yeni nötronlar çıkar ve bunlar geri kalan çekirdekler tarafından yakalanır; böylece bölünebilen çekirdeklerin sayısı mütemadiyen artar çok kısa bir zamanda sınırlı bir bölgede çok büyük miktarda bir enerji serbest hale geçer. Atom bombası bu yüzden çok müthiş tahrip edici bir kudrettir. Sonuç olarak; madde dediğimiz bizim 5 duyu ile hissedebildiğimiz şey aslında bir enerjiden ibarettir. Dünya dediğimiz bu yaşam âleminde her şeyin birer yansıma olduğu, aslında her şeyin tek bir özden meydana geldiği anlaşılmış olmaktadır. Demek ki gözün görebildiği ölçüde ki bu ölçü kişiye göre farklılık gösteren bir ölçüdür yani inanışımızın yani takvamızın ölçüsünde biz o Tek’i görebiliriz hissederiz ve yaşarız. Nerede? İçimizde. Nerede? Özümüzde. Yani yukarıda bir yerler de değil. Zaman akıp gidiyor. Zamanı kimse durduramaz. İnsan yarınını da bilemez(Allah dilerse elbette ki bunu onu belli yollarla ki bunlar ilahi rüyalar v.s gösterebilir). Aslında bu konu tabi ki kader ile de bağlantılı. İnsan doğduğu zaman Allah onun Cennete mi Cehenneme mi gideceğini bilir. Demek oluyor ki Allah zaman merhumundan uzaktır. Geçmiş ve gelecek onun indindedir. O her şeyi bilir. Ama biz bilemeyiz. Çünkü dünya bir sınavdır. İnançlı insan ise geleceğinden endişe duymayan insandır. Çünkü Allah inanan kulları için her zaman en iyisini düşünür. Kötü zamanda da iyi zamanda da. Çünkü iyi ve kötü insan içindir. Allah indinde her şey güzeldir. İnsana hayır gelen bir şey şer olabileceği gibi şer gelen bir şey de hayır olabilir. Biz bilemeyiz, yalnız yaratan bilir. O ki insanların rabbi, Allah’tır(c.c)

 
Toplam blog
: 4
: 565
Kayıt tarihi
: 26.02.10
 
 

1981 Antakya dogumluyum. Üniversite'yi Eskişehir'de okudum. İnşaat mühendisi olarak 5 yıldan beri Ka..