Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '18

 
Kategori
Deneme
 

Beni Severek Düşünmeyi Unutma...

Beni Severek Düşünmeyi Unutma...
 

Sana dokunmak, sana bakmak, kapanmak üzere olan gözlerine son bir defa daha konuşmak istiyorum...

Yaşam senle bende kısa kaldı, sen kendini benden kaçırmaya bakışlarımı gözlerinden çekmeye çalışırken, kırılgan ve kısık sesinle son defa bana konuşmak isterken aniden yavaşlayan sesinle, dağılan bakışlarınla, son sözlerini bana söylemeye çalışırken, benimse nefesim titriyordu...

Kısık ve titrek, belki de biraz umutsuz veya karanlığın güneşe özlemini andıran bir ricacı sesle, söylediğin söylediğin cümleyi hatırlıyorum şimdilerin karamsar ve güneşe hasret yollarında...

O ses, yıllarıma emredici bir hükmü vardı. Biraz emir, biraz ricacı bir tavırla, sol gözünden yastığa ulaşan göz yaşınla yutkunarak söylediğin o cümlenin içine sıvanan gözyaşların, dudaklarından çeneni sıvazlıyordu anlamının içinde titreyen bir yutkunma, ardından "beni sevmeyi unutma" deyişindeki umutsuzluk sevginin içine gizlenen özlemi yudumluyordu...
Sanki kırık bir iç çekiş ve yuvarlanan göz yaşların yanaklarından yastığa akmaya devam ediyordu. benim şaşkınlaşmış bakışlarımla beraber...

Yıllarımın içine gizlenen bu ses, tonu zaman zaman gözyaşlarıma, zamanla kalem uçlarımdan sayfalara ve okunan binlerce sayfa yazılarımın içine hep bulaştı...

Ayrıca bende çaresizlik cümlelerini yazarken, uzayan cümle anlamının hep içine sığmaya çalıştı...

"Beni severek düşünmeyi unutma..." Çok net bir yalvarış cümlesini yıllarca emir ve rica cümlelerine iliştirdim...

"Beni severek düşünmeyi unutma..." bitimsiz sevgilerin ezberlenmiş duygusu oldu yıllar boyunca yaşamımda...

Çoğunda son yıllarda öfkeye ve gözyaşlarıma sebep oldu. Çoğunda da günlerce titreyen sesime bulaştı...

Ama en önemlisi ömrümün uzun zamanına sığan gizlimde konakladı, sanki istenmeyen ama vazgeçilemeyen bir misafir yükü gibi...

Çoğunda yıllarca gecenin geçinde ve karanlığın en hizli geçen koyusunda en yalan duygulara ulaşan şüpheler senelerime sebep olan bu cümle yıllar sonra acıya çıkmasının anlamını hâlâ bilmiyorum...

Yalanlarla dolu yaşam sözlerin ile, hafızama işleyen kabul edilemez davranışlarının belki de öfkelerinin artık taşma zamanına ulaşmış olan bedensel sabrımı tükenişiydi "Beni severek düşünmeyi unutma..." Cümlesi...
Şimdi anlatımı zorda olsa yıllarımı çürüten bu cümle yaşamın bu kısmına atılmış olmam bu cümlenin arkasındaki asıl asıl amacım, her şeye rağmen, beni sevmeye devam et gerçeğiydi belki de asıl gizlenen konu O, "Beni severek düşünmeyi unutma..." Cümlesinin anlam dışına sarkan ikazıydı belki de...

Evet sevgili inan ki evet seni sevmeyi unutmadım ama içine binlerce anlamı açık öfke ve ihanet cümleleri iliştirdim...

Artık bu cümlenin bendeki anlamı " seni sevmeyi unutmadım ama içinde yazdığımın tüm göz yaşlarımı sığdıran tutuk ve kıskanç kelimeler sığdırdım

Bu bir savruluştu...

Tutuk ve savruluş cümlelerinin içine, önce korkular, daha sonra kararsızlıklar ve en önemlisi ürkek yaşamı sağlayan kararsız yaşama sebep olan belkilerle başlayan veya biten kararsız anlatılarımdı özlemini duyduklarımla, nefret ettiklerimi birbirine ekleyerek tamlanamayan hareket ve kararsız davranışlarımdı yarınları ürpererek yaşatan...

Sevmek garip bir ihtirastı kararsız sonlara uzayan davranışlara ulaşan yaşamda ki kararsız bakışlarıma sebep olan sevimsiz dünler...

Evet sevgili, yaşamım tüm karanlıklarına rağmen sadık kaldığım bu "beni sevmeyi unutma" cümlesini ömrüme ilikledim ve yaşamdaki izleri hep siyah ve puslu zamanlara ulaştı...

Bu gidiş ömrümün bu kısmına ulaşmışsa belki onlarda benle beraber var oldu...

Sen de beni sevdiğin cümlesini yıllarca tekrarladığını inkâr edip unutma...

Bu anlatımların içinde saklı kalan özlemle geçecek daha çok yıllarımız olacak...

Ne garip değil mi, özlemin ömrünün bu kadar uzun olması...

Ama bir gerçeklik kesin vardı, benim seni sevdiğimin, çok üstündeydi, senin beni sevmen.
Unutulamayacak bir cümlenin içinde var olduk biz, birbirimizi gerçekten çok sevmiştik ve çok özleyecektik...
Böyle bir yanılgıyı biz şüphesiz yaşarken, farkında değildik ama gariptir ömrümüze yayıldı...

Sevmenin en gerçeklik tarafı duyguların unutulamaz olmasıydı ortaya çıkan gerçeklikle...

Evet "Beni severek düşünmeyi unutma..." derken, seni sevmeyi unutmadım. Bu cümleyi söylediğim bir kuşluk vaktinin umutsuzluklarımın ardına gizlenmişti...
Bir yol ve içinde yaşamak sadece saygın sevgiye bağlı huzur veren bir yolculukla yaşamın içine dahil olmuş bu saygın sevgi ve bu cümle...
Galiba uzun yıllar sonra yapılan yolculuklarla geçmişin tüm kara düşleri, kendi kendine çırpınıyor...
Yaşamın içine düşen özlemlerdir yıllar süren kara düşlerle kendini varlık belirtisi ile anımsatıyor.
Ne kadar düş kırıklıkları ile yaşamı zorladık belirsizlikle kendini anımsatıyor...
Belki de en çok özlem yaratan pişmanlıklarımızın ardına gizlenen öfkelerimizdi...
Sevmenin en zor bedel ödemelerine etken olan davranışı belki de pişmanlıklarla haksızlıklardı...

Kaybettiğimiz her şey acı olarak dönüşüm yapıyordu yaşamımıza...
Etken olan pişmanlıklar güç kaybettikçe, içimizde sükunet oluşuyordu...
Çoğu zaman en önemlimiz dediğimiz her şey veya herkes, zamanla değer yitirip öfke barınakları peydah ediyordu...
Çoğunlukla kaybettiğimiz mantık düşüncelerinin geri dönmesi sükunete yol açıyordu.
Belki de bu ruhsal çöküşün başka bir etkenliği idi...

Sevmenin hata olmadığını düşündüğüm tüm zamanlarda, içime ılık bir sıcaklıkla sükun doluşuyordu...
Sevmek bir iç güvendi tüm dışlamalara karşı bir dayanma gücü, bir sabır, bir metanetti sadece sevgiyi hak edene karşı...

Sen sevgili, umutlarımı bulandırdıkça, yaşamımı zorlaştırırken, elde ettiklerin de, yaşamının hiç bir döneminde sana yetmedi...
En çok sevgiye umutla el tutarken, en çok ihaneti de sevgiye bıraktın...

Yaşamın en değerlilerine ihanet ettin... Sevginin en güçlüsünü yıllara varan acılanmalara terk ederek ihanetin en bozunu denetmiş oldun...

"Beni severek düşünmeyi unutma..." Dediğin zamanlardaki anlamla "seni severek düşünüyorum", bu günlerde de, o günlerin anlamı ile...

Mustafa yılmaz
 

Fotoğraf Oya Zobu Mutver...Teşekkürlerimle...

 
Toplam blog
: 53
: 110
Kayıt tarihi
: 21.10.11
 
 

Hayat mı hırçındı yoksa yazı mı? ..