Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '19

 
Kategori
Sosyoloji
 

Birey Kadın Doğmadı

Bu topraklarda uzun yıllardır ‘kadın’ üzerinden çok edebiyat yapıldı. Güzelliğine, anaçlığına ve becerikliliğine şiirler yazıldı, şarkılar bestelendi. Sadece edebiyat mı? ‘Kadın’ aslında pek çok mecra için oldukça cazip bir meta oldu.

Reklam dünyası, ‘kadın’ın seksapelliğini kullanmayı icat etti edeli, tüm sektörler için vazgeçilmez bir unsur haline geldi. En basitinden küçük bir ürünün tanıtımında bile fuar standında kadınlar ürüne yarenlik etti.

Büyük fabrikalar ‘kadın’ işgücünün avantajlarını anladığından bu yana, kadınları istihdam etmekle övünüp duruyor. Hükümetler, çalışan kadınların erkeklere oranla daha az maaş alsalar da, aynı zamanda anne rolünü de yerine getirmek zorunda olduğundan kreş, doğum izni gibi bazı yasal haklarla kadını iş dünyasında işçi pozisyonunda tutmak için önemli teşvikler veriyor. Son yıllarda, kadınlar kendi işlerini kurabilsin diye KOSGEB eliyle pozitif ayrımcılığa dayalı teşvik paketleri de sık sık gündeme geliyor.

Tüm bunlar olurken, siyaset dünyası da kadın üzerinden prim yapılacağını farketmekte gecikmedi. Daha fazla kadın aday gösteren siyasi partiler ve kadınlara pozitif ayrımcılık yapan liderler her zaman ipi daha önde göğüsledi.

Sivil toplum örgütleri de zamanla bu furyadan etkilendi ve yönetim kurullarına kadın almaya başladılar. Dahası, BUSİAD, TÜSİAD gibi ülkemizin güçlü örgütleri başta olmak üzere bazıları kadınları başkan olarak konumlandırdı.

‘Kadın’ın bedeni, mutfak becerileri, analık meziyetleri, sabırla çalışma gücü hepsi hepsi keşfedildi de, gerçek potansiyeli henüz gün yüzüne çıkarılamadı. ‘Kadın’ın eline hiçbir 8 Mart gerçek potansiyelini veremedi. “Birey kadın” henüz doğmadı.

Elbette, ‘kadın’ın toplumsal hayatın her alanında yer alması için irili ufaklı girişimler mevcut. Gel gör ki; kadın istihdamı ve özellikle de üst düzey yönetici pozisyonuna getirilen kadın yönetici ve girişimci kadın sayıları ve hatta kadına şiddet istatistikleri atılan iyiniyetli pek çok adımın ‘yetmez ama devam’ seviyesinde olduğunu gösteriyor. Yani, taşıma suyla değirmen döndürme gayretleri olsalar da, olmazsa olmaz şüphesiz.

Daha köklü, daha samimi ve daha iyi sonuç getirecek şeyler de yapılıyor. Kız Çocukları Okusun Projesi, Rahmetli Türkan Saylan’ın Kardelenler’i eminim hala hepimizin hafızalarındadır. Şimdi de Bursa’dan önemli bir girişimden bahsetmek istiyorum: Kır Çiçekleri Projesi. Eğitim olanaklarından uzak genç kızların, yüce gönüllü insanlardan oluşan Çağdaş Eğitim Vakfı aracılığıyla geleceğe kazandırılması projesidir bu. Bu kızların gerçek potansiyelleriyle buluşmalarına aracılık eden ortak yürek, ortak akıl üretildi Bursa’da. Bu girişim de, kendinden önceki örnekleri gibi kendi ayakları üzerinde durabilen, farkındalığı yüksek, çağın bilgi gereksinimleriyle donanmış kadınları varettiği için; bir vücuttan, güzel bir yüzden, uzun saçlardan ve bacaklardan, mutfaktaki ve yataktaki becerilerinden daha fazlası olabilen kadınları yaratacağı için önemsenmeli. Bir bütün olarak bakıldığında, ne yapacağını bilemeyen köylü kasabalı kızları gerçek anlamda “birey kadınlar”a dönüştürdüğü için, toplumu da dönüştüreceğine olan inançla desteklenmeli.

 
Toplam blog
: 17
: 98
Kayıt tarihi
: 22.12.14
 
 

1995 yılından bu yana yerel ve ulusal medyada çeşitli pozisyonlarda çalıştı, 1997 yılında kendi t..