Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Bu bir pipo değildir.

Bu bir pipo değildir.
 

Bu aralar biraz kafam karışık hatta birazdan fazla. Gerçek diye bildiklerimi sorgular oldum. Hem maddesel, hem de manevi boyutları…  İşimi, mesleğimi, bir şey yapmak istiyor muyum, istiyorsam ne?  Derken okuduğum kitaplar, öğretilenler, gördüğüm resimler, izlediğim filmler, ya anlamlı gelmeye başladı ya da anlamını yitirdi. Açıkçası bir mana aramıyorum. Artık anlamlandırmamak daha güvenli geliyor. Oysa anlamını bildiklerimiz güven diye tanımlanır. Güven olmasa nolcak, zaten önemi azaldı. Yerini hayatımıza sinsice giren materyaller alıyor. Doğrular, doğruluk süresini yitirdi. Gerçeği ise merak eden yok.  Acaba gerekli mi…   Büyüyoruz mu ? Diye düşünürken Necip Fazıl Kısakürek’in sözü gülümsetir.” Zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır.” :)

Rene Magritte, doğacı Sürrealist bir ressamdı. Sürrealizm dilimizde gerçeküstücülüktür. Avrupa’da birinci ve ikinci dünya savaşları arasında gelişmiştir. Magritte’in resimlerindeki fantezi öğesi, Dali’den sonra, bize daha çok sınırlı ve ölçülü görünür. Magritte Belçika’da ve 1927 ile 1939 arasında Paris yakınlarında Perreux-sur-Marne’da sessizce yaşamıştır. Sanatın geleneksel özünü ve sanatın bir iletişim aracı olduğunu yakalamıştı. Onun benimsediği bu anlayışa göre herhangi bir görüntü, betimlediği nesneyle özdeş olarak karşımıza çıkar. Sürealistler  arasında Duchamp’ı bir yana bırakırsak, en filozof ressam odur diyebiliriz. Görüntülerini çoğu zaman domuz yağı kullanarak yaptığı izlenimini veren cepheden çizilmiş kompozisyonları çok basit bir üsluple sunuşu, resimlerindeki aykırılığı gizler gibidir.

Sözcüklerin Kullanışı (İmgelerin ihaneti  olarakta kullanılıyor. )bunun iyi bir örneğidir. Resim 1929 tarihli 64,5 X 94cm tuval üzerine yağlı boyadır.  Yapıt şuan Los Angeles, Sanat Müzesindedir. Bu yapıt Magritte’nin betimlemelerle sözcükleri yan yana getirdiği resimlerden biridir. Burada tabela ressamının yapabileceği bir piponun altına “Bu bir pipo değildir.” (Ceci n'est pas une pipe) Sözcüklerinin eklendiğini görürüz. Bu sözcükler karşısında ya şaşırırız  ya da onları kabul ederiz. Bu elbette içine tütün konup yakılacak bir pipo değil, tuval üzerine sürülmüş bir boyadır. Görüntüler bizde birtakım duygular uyandırdığına göre, gösterilenle gösteren arasında gerçek bir ayrım yapmamız anlamsızdır. Bir anlamda resimde gördüğümüz pipo, cebimizdeki pipodan daha gerçektir. Çünkü gördüğümüz şu ya da bu sapı olan, içi kirli ya da ağızlık yerinden bir parça kopmuş belli bir pipo değil, genel bir pipodur. Pipo, dediğimiz nesnenin varlığını, kafamızdaki pipo kavramı belirler. Kuşkusuz sözcüğü bir İngiliz ya da Fransız için yeterli olabilir. Ama bir İtalyan, bir Kızılderili ya da Çinli için bunun aynı anlamı taşıması gerekmez. Resmi gören bazı kimseler hemen tanıyacaklardır; ama sözcükleri çözemeyeceklerdir. O zaman bu ileti ne anlama gelecektir? Bazıları hiç pipo görmemiş olabilirler; ama Fransızcayı da biliyorlardır. Bu durum onların dünya konusunda bildiklerini nasıl etkileyecektir? Sanatçı eserlerini şöyle anlattı: "Benim resimlerim hiçbir şey anlatmayan görsel imgelerdir. Akla gizemi getirirler. Doğrusunu isterseniz, benim resimlerimi gören biri kendi kendine şu basit soruyu sorar: 'Bunun manası ne?' O resmin bir manası yoktur. Çünkü zaten gizem de aslında hiçbir şeydir, bilinmeyendir." Sevgiler :)

Kaynakça; Nolbert Lynton , The story of Modern Art,  Phaidon Press Ltd. Lisansıyla Remzi Kitabevi A.Ş., Modern Sanatın Öyküsü 1982,2009,Çev. C. Çapan, S. Öziş,(ss.180-181)/  http://tr.wikipedia.org/wiki/Rene_Magritte

 

 

 
Toplam blog
: 93
: 565
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

Sanatla ilgileniyorum. Işık olan yerde zaten beyaz vardır. Karanlıkta kalanlar siyahtır. Renkler ..