Bu yazı aşk üzerine yazılmış olup, aşk yazısı değildir!

Başlık ilgi çekmek için seçilmedi. Blog'da yeni sayılırım. En çok yazılan konulara baktığımda "AŞK" konusun açık ara önde olduğunu fark ettim. Doğrusu yazılanları okuduğumda bu konu hakkında söyleyeceklerimizin çok olmadığını, (çünkü yazılanlar birbirinin tekrarından ibaret) fakat bu konuda yazılan yazıların, daha çok okunduğunu (tıklandığını mı deseydim) gördüm. Tartışmaya açık olan şey:-1 Bir yazının fazla yorum alması, onun okunduğunu mu gösterir? 2- Çok okunan yazı, gerçekten güzel yazı mıdır? Belki bu soruların cevaplarıyla yeni bir yazı yazılabilir. Ben yine aşk'a döneceğim.

Yıllardır hatta asırlardır; başta şairler olmak üzere insanlar, aşkı anlatmaya çalıştı. Peki sizce başarabildiler mi aşkı anlatmayı? Başarmış olsalardı, şu an hala aşk üzerine yazı yazılmaması gerekirdi. Aşkı bir okyanusa benzetirsek; Bu zamana kadar yazılmış ve bundan sonra yazılacak ne varsa, ancak o okyanustan alınmış bir kova suyu anlatır. O bir kova su, okyanustan sadece küçük bir parçadır. Hiç o kovada, okyanusun zenginliğini bulabilir miyiz?

Aşktan bahsedince; aşk şehitlerimizi anmadan geçmeyelim. Leyla'ya sorarlar; "Senin aşkın mı, yoksa Mecnun'un aşkı mı daha büyüktür?" Leyla cevap verir: "Elbette benim aşkım Mecnun'unkinden daha büyüktür. Çünkü Mecnun aşkını, kalbinde saklamayı beceremedi, onu dile düşürdü. Oysa ben onu kalbimde yaşadım ve yaşattım."

Biz de Leyla gibi aşkı kalbimizde yaşayalım ve yaşatalım, onu dile düşürmeyelim. İlle de aşk üzerine konuşacaksak susalım. Çünkü; aşkı anlatmanın en iyi yolu susmaktır!

Konu aşk oluca susmamız temennisiyle. Ben şimdi, aşkı anlatmak için susuyorum. Saygılarımla...

Osman ÖMEREFENDİOĞLU

FOTO: www.yakuter.com Sanırım aşk dedikleri bu olmalı!