Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '16

 
Kategori
Deneme
 

Canım Kızım'a

Canım Kızım'a
 

Seni seviyorum


Bugün senin doğum günün, şuan bu satırları yazarken saat sabahın 10’u henüz ve henüz sen doğmadın. Bu saatlerde başlayan sancılarımı dün gibi hatırlıyorum. Artık sen doğmak istiyordun ve dünyaya merhaba demek için sabırsızlanıyordun. Bunu karnımın içindeki tekmelerinden anlamak çok kolaydı.

Oysa bir gün önce lapa lapa yağan karla oynamıştık seninle. Sen bunu ancak fotoğraflardan görebilirsin. Çünkü henüz karnımdaydın ve bana oradan, hayatıma eşlik ediyordun. 20 Mart 1997 günü sabahı ‘artık bende bu dünyaya gelmeliyim’ demiş ve sanıyorum kesin karar vermiştin ki, beni oldukça zorluyordun.

Hastaneye vardığımızda sanıyorum saat öğleden sonra iki olmuştu ya da biraz geçiyordu. Ancak senin artık bekleyecek vaktin kalmamıştı ve benimde acılarım dayanılmaz hal almıştı. Saat üçü çeyrek geçe dünyaya gelmiştin ve işin ilginç tarafı doktorun popona vurmasına rağmen ağlamıyordun. Ama nefes aldığını gören doktor artık popona vurmaktan vazgeçip seni ılık suyla güzelce yıkayıp kundağına sardılar. Benim için dünyanın en güzel bebeğiydin ve sanıyorum herkes içinde öyleydin ki seni kucağına alan herkes bunu söylüyordu.

Yaklaşık sekiz ay boyunca gözlerin maviliğini korudu. Sonra elaya döndü. Saçların sarı ve ipek gibiydi, büyüdükçe rengi koyulaşmaya başlamıştı. Ve işte seninde kendini aynada gördüğün gibi bu renk oldu, sen artık kumral dünya güzeli bir genç kız oldun…

Bunca yıl sen bana bütün özel günlerde mektuplar yazdın ve duygularını dile getirdin. Bugün de ben sana böyle bir hediye vermek istedim. El yazımla yazmak isterdim ancak okuyamayacağını düşünerek, bilgisayarda yazıyorum. Söylenecek çok söz var ‘sana ve bana dair’ ancak sanıyorum, ben ki yazarım ve iyi de yazarım diye düşünüyor olmama rağmen, bütün kelimelerim sana olan duygularımı anlatamaya şuan yetmiyor…

Seni seviyorum ama bu senin okuduğundan çok daha büyük bir sevgiyi anlatıyor, kapsıyor. Sana olan özlemim hiç tükenmiyor, yanımdayken, mışıl mışıl uyuyorken bile… Dünyadaki bütün güzelliklerin senin olmasını istiyorum, bütün anneler gibi. Her şeyin en güzeli ve en iyisine senin sahip olmanı istiyorum. Çünkü ben yalnızca senin mutlu olmanı istiyorum. Senin mutlu olman için, benim yapamayacağım hiçbir şey yok.

Bütün hayatımı seni görebileceğim mesafede, sana dokunabileceğim mesafede yaşamak istiyorum. Senin de hayatın bütün güzelliklerini yaşamanı ve bu süreçte her daim yanında olabilmeyi de istiyorum. Benim için en büyük yaşamsal hediye bu, bu hayatta bundan daha değerli hiçbir şey yok…

Sana birçok kez, birçok hediye aldım ama bugün hediye almayacağım, sana bugün bütün güzel duygularımı bir kez daha vereceğim. Çünkü şuan en değerli şeyin bu duygular olduğunu düşünüyorum. Bunu bana sen öğrettin dersem şaşırır mısın? Sen bana bütün özel günlerimde mektuplar yazarak duygularını dile getirdin. Ben her ne kadar ağlamaktan bunları okuyamayıp, bütün mürekkepleri gözyaşına boğup, kelimeleri dağıtsam da kâğıt üzerinde…

İşte bende bugün seni ağlatmak için değil, güldürmek için bu satırları yazıyorum.

Kaldı ki ben bu satırları yazarken de ağlıyorum, neden diye sorma çünkü bu duygusallığın nedenini bilemiyorum galiba tek cevap ‘anne’ olmak… Yalnızca anne olmak ve çocuğunu çok sevmek bazen ona ‘seni seviyorum’ derken bile, ona ‘iyi ki doğdun’ derken bile ağlamak için yeterli bir sebep...

Sana bu mektubu iş yerimde yazıyorum ve insanlar ‘bu kadın neden ağlıyor’ diye düşünmesinler diye şuan bitirmek zorundayım. Hemen lavobaya gidip elimi yüzümü yıkasam iyi olur çünkü neden ağladığımı açıklamak konusunda oldukça zorlanabilirim. ‘Ben kızımı çok seviyorum da, ona onu sevdiğimi söylemek için mektup yazıyorum da, bugün onu doğum günü de…’ Eee ne güzel işte niye ağlıyorsun ki o zaman, mutlu olman gerekmez mi? evet işte tam da yanıt bu, ben çok mutluyum da ondan ağlıyorum. Bütün anneler gibi, onlar çok mutlu olunca da ağlarlar…

Son sözüm ilk sözümdür sana. Seni seviyorum ve iyi ki doğdun. Benim hayatımdaki en değerli şeysin sen. Ve senin bir damla gözyaşın için ben bütün dünyayı yıkabilirim. Senin kalbini kıran küçücük bir üzüntü için ben ülkeler arası savaş bile çıkarabilirim. Anneler bu anlamda çok tehlikelidir de… O yüzden bir evladı üzen herkes, onun annesinin neler yapabileceğini iyice bir düşünmeli. Düşünerek hareket etmeli. Özellikle kız çocuğuna sahip anneler için söylüyorum bunu. Hani biraz daha hassas ve narin, kırılgan, savunmasız oldukları için. Hep derler ya, erkek çocuklar ‘onlar bir şekilde başlarının çaresine bakarlar’ diye, o açıdan. Anneler beni yanlış anlamasın sakın…

Sana ve bebekliğine hatta çocukluğuna dair anlatacak çok şey var, sanıyorum bir dahaki doğum gününde de onları yazacağım. Gelecek yıl ki hediyemi şimdiden hazırlıyorum, haberin olsun;

İREM’CİM İYİ Kİ DOĞDUN, İYİ Kİ VARSIN, İYİ Kİ BENİM KIZIMSIN, SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM…        

(ANNEN…)

           

 

 

 
Toplam blog
: 20
: 164
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

Memleketim Zonguldak yani emeğin başkenti... Ben de cümleler önce kara taşlardan süzülüyor... Ben..