Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '10

 
Kategori
Deneme
 

Çıkışım yok

Çıkışım Yok <ı>Ey aşk! Adil ol, <ı>eldesiz denizlerde boğma beni…

Bu şehre hiç kök salmadım. Bir yabancı gibi yaşadım bilerek. Sabah, mevsimin ilk kar yağışıyla uyandım. Araçların üzeri bembeyaz, sana dair yalnızlıkla, seni düşündüm. İçimde tuhaf bir burukluk, iyi geceler dileyemeden kırık dökük geçen bir geceden kalktım. Hala kar yağıyor ve ben, sana üşüyorum. Kar yağışı yağmurla karışık devam ediyor. Kediler amansız bir kavgada, kıskandım, uzaktasın. Kanatlarına minnet binmiş saygı güvercinleri yolladım sana açık pencereden. Yarınlarımız umutlarımızı sürüklesin ve konuversin avuçlarımıza diye. Olsaydın, dışarıda kar, kollarında tedirgin olmadan, sadece bize ait zamanlara. Camın buğusunu silerken adını yazdı içimdeki muzip çocuk. Kalpler çizdi etrafına, çiçekler, oynadı duygularım benimle. İçimde, ruhumda, üzerimde, aklımda ve daha birçok manada taşıyorum seni. Şunu anladım ki aşk kontrolsüz bir duygu. Tam hizaya alıyorum derken, uçup kendi yoluna, bildiği gibi gidiyor. Sadece görüntüme değil, yüreğime âşık olacak, beni gerçekten anlayabilecek bir yürek istedim, bekledim. Yüreğimdeki şarkıyı anladın ve söyledin. Ellerimiz değmeden, tutkulu olmanın asaletini sevdim sende. Elin elime değdiğinde de aynı asaletle seveceğim… İyi ki bu olgun yaşımda geldin, her şeyini daha iyi özümsüyorum… Baharımsın, içimde çiçekler açtıran… Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim. Bizi birbirimize yakınlaştıran yürek zenginliğimiz. Hiç kimseye böyle yüreğimi yazmadım, bir daha olamaz, ezersin kendini… <ı>gel / bu gece / yakamoz avına çıkalım / getir / karadeniz’in çılgın dalgalarıyla / ay ışığından / parlak yüreğini…

Seni düşlerken bir güvercin kanat çırpıyor gönül avlularımda. Yüreğimdeki çırpıntı, onarıyor kalbimi. Bize dair çok şeyler geçiyor içimden… Kavuşmak, dokunmak, sevmek ebediyen… Geleceğini bilmenin mutluluğuna düşmek hiç yanılmadan… Çocuklar gibi zaman kavramını yitik sayıyorum. Kolaya kaçıyorum böylece… Umutlu bir yolculuğa çıkıyorum bize dair. Hayatımın en zor işi olsa da, yaşaması arzusuyla seni sevmenin dayanılmaz güzelliğine düşüyorum... Savunmasız, çocuk, akide şekeri tadında bir yürek sana emanet. Sar, sarmala onu… Sende çözümledim kendimi. İnsanın iyi bir hayat felsefesi olmalı, eğilip bükülmeden yürümeli. Tabi, tökezlemeler olacak, kırılmalar, ağlamalar, ama ödün vermeden yürümeli. Göğüslenmeli her şey uğruna yürüyecek biri varsa eğer… Olasılıklarının başında ayrılık olan bir aşk... Sana dair hiç bir şeye kıyamıyorum, bu yürek kayırıyor seni. Bu benim kırılma noktam. Hayatımın hiç bir döneminde bu kadar şeffaflaşmadım… İnsan kaderini bilebilseydi, yaşama sevincini taşıyabilir miydi? Bekleyebilir miydi? Sevdiğini yüreğinde çoğaltıp büyülenir miydi ona? Ya da ne bileyim, sevdaya dair insan gözünü karartabilir miydi böyle? Olmadığın zamanlar derinleşiyorum sende. İyi mi? Değil bence… Yüreğimde bir şeyler sızlıyor, yokluğun keskinleşiyor, acıtıyor. Bir şeyi isterken, başka bir şeyi gözden çıkarıp, nasıl ödenirse ödemek, çelişkisi hayatın… Durduran, vazgeçiren ya da ne bileyim, yüreğindeki ateşi söndüren alışkanlıklarımız… Titretir ellerimi, şiirlerin kokusu değişir, çözüverir yüreğimi… Ama illa yağmur yağsın ister, sorgulamasın, beklediği gelsin, sarılsın... Gel gör ki, göndermek, azat etmek bir başkasına, bu ne yaman bir çelişki. Yârin yanağını paylaşmaya ne kadar dayanılır? Bilmiyorum. Ne koşullar, ne mesafeler, yüreğime dokunan. Hiç bir zaman tek bedene dönüşememe korkusu büyüdü içimde. Oysa söz vermiştim, koşulları sorgulamamak adına… Ama yaşamadan öğrenilmeyecek şeyler varmış. Kıyısından geçmek bile yaralarken en ortasından geçiyorum bodoslama. İçimde kristal bir küre gibi patladın bu akşam. Cam kırıkları tuzla buz etti yüreğimi. Seni sensiz sevmenin kırılma noktaları varmış. Zormuş, vuslatı başka bahara ertelemek. Bu kırılgan aşkı hep onaracağım içimde. Bir gün yorulursam ve eğer gerçekten istiyorsan, o gün elimden tut, sakın bırakma... O zaman içinde senden başka kimse olmaz günlerimin… Çölde yürüsen ardın sıra karanfiller açar bana… Sana renklenir kelimelerim. Yüreğim hece hece dökülür önüne... İçimde garip bir his... Yüreğimde olur olmaz duygular... Farz edelim küçücük bir oyun bu... Sonunu tahmin edemediğim... Adını koyamadığım… Bir gün biri gidecekse, sanırım bu ben olurum. Lütfen o dakika unut beni, acı çektirme... Nasıl bu kadar sevdim? Kalbimin belası! Çıkışım yok.

 
Toplam blog
: 3
: 426
Kayıt tarihi
: 31.01.10
 
 

1962 yılında Trabzon/Akçaabat -Derecikte dünyaya geldi. İlk orta ve yüksek öğrenimini Trabzon'da tam..