Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '19

 
Kategori
Deneme
 

Deli Fırtına

ADINA CÜNEYT DEMİŞLER BU DELİ FIRTINANIN
Her zaman yüreğiyle yaşamış, hayatına aldıklarını en değerli yerinde misafir etmiş ve bu hayat sahnesindeki misafirlerine arkadaşlık, dostluk sevgi akrabağlık kavramının gerçek ilkeleriyle yaşamaya çalışmış deli fırtına işte. Anmak ne kadar güzel bir şeydi onun için. Hayatına girenler asırlık ya da anlık da olsa, hayat sahnesindeki misafirleri ile biriktirdiği anıları vardı, onlarla geçen dopdolu anılar. Eğer biraz ümidi olsaydı arardı . Ama yoktu. Sadece sigarası, zamana bırakılmış derin bir acısı ve kalabalığın ortasında o herkes den sakladığı en derin yanlızlığı bir o vardı.

Artık bir zamanlar dost diye tanımladıklarına bir daha öyle bakamayacağını nasıl da çarpıyordu gece insanın yüzüne. Ağır konuşuyordu gece, gururu inciniyordu. Karanlığını içine çekiyordu her defasında. Yolunu bulamayacağını anlayınca koşmaya başlıyordu. Ama ne kaçabiliyor, ne de çıkışı bulabiliyordu. Yolun sonunda hep iyi niyetin vefanın ve dost sevgisinin gölgesinde ezilen kendisiydi. Onu izliyor ve her defasında ne kadar sefil olduğunu hatırlatıyordu hayat kendisine. Kırıktı çünkü onca yıl sevgi ve vefa ile büyüttüğü dost ağacının dalları. Hep suçlu olan suçlardı da, masum olanların şanslı olduğunu unuturduk. Bir sorumlulukları yoktu ki. Ağlamaya üzülmeye hakları vardı. Pisleşmeye, sövmeye gelmişi geçmişe karıştırmaya hakları vardı. Suçlu olansa susma hakkını kullansa umursamaz olurdu. Ağzını açsa her kelimesi döner kendini vururdu. Diğerinin tek damla gözyaşı, tek ettiği bir ah, ton ağırlığınca çökerdi üzerine. Taşıyamazdı. Düşsen bir tekme de onlar vururdu. Kim bilir can yakmıştı beklide farkında olmadan ve Canı yanmalıydı. Yeterince acı çekiyordu zaten. Hak edene hak etmediklerini vermiş, hak etmeyene kendini vermişti. Başkası girince araya, hak etmediklerini toplayıp gitmişti hayatlardan. Gururlu adamdı. Sevdiği için canını verirdi ama hak ettiklerinin iki kuruşluk bir dünyaya verildiğini görmek.
Hayır bunu yediremezdi kendine. Üstelik can dediği insanlar zamanında bir iki kuruş için yakıp yıkmıştı onca yılın değerini. Hep direniyordu belki bir gün diyordu çünkü kimine arkadaş kimine dost kimine can koymuştu onların adını vazgeçmek ağır geliyordu ama eski inancı ve gücü bulamıyordu kendinde, yaşadıklarının ardından. bir gün geldi, renkler soluklaştı, birbirine karıştı suretler, herkes herkese benzemeye başladı.. Sesler anlamını yitirip grileşti, şehrin gürültüsünde duyulmaz oldu yeminle yazılmış kelimeleri. Bir kuru kar ayazıyla silindi mavi gökyüzü, silindi yeşil ağaçlar, silindi bilmem kaç katlı beton binalar, silindi insanlar ve inananlar.. Altı üstü bir kaç saniye içinde akıp gitti her şey gözümün önünden hızlıca. Ve sonra soluksuz bir kabusun tam ortasına düştüm o anda, kan ter içinde, sürüklenmeye başladım karanlığın renksiz, ışıksız, bulutsuz kahkahasıyla. Sırılsıklam oldu beynimin çatıları, sel bastı aklımın kulelerini. İnme indi umutlarımın sol yanına dipsiz kabuslar da. Ağzım kurudu, dilim kurudu, günüm, gecem, dünüm, bugünüm, öyküm kurudu. Bir yudum su aradı gözlerim tahta siyah bir tabutun içinde. Kim bilir kaç metre nefessiz toprağın altında. "Su" dedim yine gayri ihtiyari kafamı vururken tabutun üst tahtasına. Kurumuş boğazıma iyi gelecek oysa, diye düşündüm, bir kaç damla da olsa. Kuru toprağın, ıslak kefenin, yeni yontulmuş mezar tahtalarının kesif kokusu burnumda.

Demem o ki bugün 18 eylül doğum günüm bugün. Benim için biraz daha farklı bir gün. Etrafımda yıllardır tanıdığım dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım, iyi kötü onlarca anı biriktirdiğim benim derin topluluğum. Kimseyi üzmek için ya da durumdan şikayet etmek için yazmıyorum bu satırları ama insan paylaşmak istiyor. Her sabah uyandığınızda başta kendiniz olmak üzere, etrafınızdaki herkesi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatın kendinize. Gülecek, şükür edecek sebepler yaratın. Lütfen daha çok gülün! Kendi gücünüzü asla küçümsemeyin. gücünüzü görmek için illa çok derin yaralara sahip olmanıza gerek yok yada mücadelesi hem bedenen hem ruhen zor bir hastalığı aşarken tecrübe etmenizin gereği de yok kendinize saygı duymanız için.

Hadi şimdi benim için daha derin bakın hayatınızdaki insanlarınıza. Bugün daha bir sıcak kucaklayın birbirinizi. Her birinize iyisiyle kötüsüyle hayatıma kattığınız renkler, bıraktığınız hatıralarınız için minnettarım. Bugün benim günüm bugün doğum günüm, bir yanımız eksik kalsa da hayatta bugünün hatırına kendinize daha iyi bakın ve kalın sağlıcakla ...
 

CÜNEYT KALYONCU

 
Toplam blog
: 13
: 147
Kayıt tarihi
: 16.01.19
 
 

MERHABALAR   ÖNCELİKLE TEŞEKKÜRLER MİLLİYET tıpkı deniz gibidir HAYAT ... bugun yine üstü kapalı ..