Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '07

 
Kategori
Felsefe
 

Derin yara sanrısı

Derin yara sanrısı
 

Sana, yeniden başlıyormuş gibi merhaba diyebilmek için, baş vurduğum bu anlaşılmaz ve izahı yapılamaz davranışı açıklayabilmem o kadar zor ki; hem de buluttan yağmuru, gülde kokuyu, denizde suy açıklamak kadar zor...
Niye bu davranış içine girdiğimi bilmeni istemiyorum, bildiğini sandığımdan. Sana yakın olmak isteği ne kadar çekiciyse, sana yakın olunca da sana yakın kalamamak o kadar itici. İstemek ve istenilenin gerçekleşmemesi gerilimi önlenemez yıkıntılara sebep olmakta içimde. Yakınlık ve uzaklık bu kadar çelişki yaratabilir miymiş seven bir yürekte? Hayret ediyorum.

Şu ân, her zaman olduğu gibi çaresizliğin oyuncağı olduğumu; umutsuzluk bıçağını duygularıma, yıldızların ışıklarını karanlığa saplandığı gibi nasıl sapladığımı; yılan ağzında bir yem gibi özlemin kıskacında nasıl kıvrandığımı izah edecek halde değilim. Sensizliğin selinde sürüklenen yalnızlığımda başına ne geleceğini ve nereye gittiğini bilmeyen bir çakıl gibiyim, sürükleniyorum öylesine; nereye kadar sürükleneceğimi bilemeden.

Ebedi esiri olduğum sevdânın, bu denli acımasız olabileceğini ve senin bu kadar başka beklentilerle beni anlamsızlaştıracağını, âciz bırakacağını hiç düşünmemiş, hesap edememiştim hiç! Bu, kendimi iknâ etmemi engelleyen ve seni tanımakta zorlandığım yeni olayların yeni boyutları, içinden çıkılmaz dehlizimsi açılımları.
Sevgi ilk başta sadece sevmekten ve mânevi hazdan ibâret olsa da, zamanla bu maddi boyut kazanmakta ve yeni boyutlar eski sınırları iğfal etmekte. O zaman sevginin içtenliği, muhabbetin sıcaklığı yerini maddenin soğukluğu ve yıkıcılığı almakta.

Bu noktaya gelmemeliydi bu birliktelik ve bu ilişki kahreden, kimsenin içinden çıkamayacağı obruğa düşmemeliydi. Başlangıçta hesap edilmeyen problemlerin, sonradan böylesine boyut kazanması ve yaşanan bütün güzellikleri yok etmesi ne acı.

Ne acı; sevgiyle birbirini arayan gözlerin, karşılaştığı zaman doyumsuzluğun doruklarına çıkan ve hep orada kalmak isteyen bakışların; tutuştuklarında her şeyi unutan ellerin; sanki çiçek ve arı ilişkisi ile koklaşmaktan usanmayanların; artık bunları istememeleri ve aramamaları.

Şunu anladım, acı da olsa; her kötü sonuç iyi bir başlangıcın acı ve acıklı tortusundan ibaretmiş. Umarım sende anlamışsındır bunu.

Sevgi sonsuzluk kadar olsa bile, zerre kadar kalan yürek için bir anlamı kalmıyor...

 
Toplam blog
: 10
: 339
Kayıt tarihi
: 31.05.07
 
 

.....Tahsilim her ne kadar yüksek okul olsa da, ben asıl gelişimimi köyünden şehrine göçmüş bir çocu..