Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '12

 
Kategori
Coğrafya
 

Dünyayı Güneş aydınlatmıyor!

Dünyayı Güneş aydınlatmıyor!
 

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır


İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır, “Dünyayı güneş aydınlatmıyor.” Ve “Dünya’yı aydınlatan, Güneş ışınlarını aydınlığa çeviren gündüz dediğimiz varlıktır. Gündüz dediğimiz varlık ufkun altında da olsa, bunu aydınlığa çevirmektedir. Karanlığın oluşması, Güneş’in batmasından değil, gece denilen varlığın ortaya çıkmasıdır. Resim ve belgeseller üzerinde yaptığımız çalışmalarda da güneşin tepede olmasına rağmen karanlık olduğunu, Güneş’in yok olmasına rağmen gündüz denilen varlığın ortaya çıktığını görüyoruz. Güneş’ten yansıyan ışınları gündüze çeviriyor.", "Kutuplarda namaz vaktinin girmemesi gibi bir şey söz konusu değildir.” diyor.

Bilindiği üzere bir bilimsel etkinliğin dört amacı vardır,

*Doğa olaylarını doğru olarak betimlemek (tarif ve tasvir etmek), bir diğer ifadeyle tam olarak ne olduğunu belirlemek.
*Doğa olaylarını açıklamak (izah etmek), bir diğer ifadeyle neden ve nasıl olduklarını açıklamak,
*Bir grup olguyu açıklayan kuramlar ya da modeller gibi tutarlı bilgi yapıları oluşturmak,
*Yapılan açıklamalara ve kuram/modellere dayalı olarak yeni olguları öngörmek ve bu öngörüleri sınamak,

Bu öngörülere dayalı olarak insanlık yararına düzenlemeler yapmak.

Bu sayılan amaçlar arasında aslında bir aşamalılık vardır. Bir araştırmacı, çalıştığı alanda birikmiş bilginin düzeyine göre, farklı bir aşamadan başlayabilir. Eğer o alanda mevcut olgular daha önceki araştırmacılar tarafından betimlenmiş, çeşitli açıklamalar yapılmış ve kuramlar ortaya atılmışsa, araştırmacılar mevcut kuramların yeni olguları açıklayıp açıklamadığını sınamakla ilgilenebilirler. Eğer yeterince bilgi birikimi yoksa, o zaman mevcut olguları betimlemek veya açıklamakla ilgilenmek gerekir. Bazen aynı olguların farklı tarifleri veya aynı konuda farklı modeller mevcuttur. O zaman en uygun izahın hangisi olabileceği üzerinde çalışmak uygun olur.

Araştırmacılar onlarca yıl aynı konuyu açıklamak için veya mevcut bir modelin öngörülerini sınamak için çalışabilirler. Dolayısıyla bilimsel etkinlik çoğunlukla tek kişinin bir ürünü olmaktan çok, çok sayıda araştırmacının yıllar süren çalışmalarıyla yürütülen birikimli bir süreçtir.

Bilimsel etkinliklerin amaçlarını gerçekleştirmesi ancak araştırmacıların geçmişten aldıkları bilgi birikimini geliştirip yeni kuşaklara aktarması ile mümkün olabilmektedir. Bazen tek bir kişi tarafından yapılmış görünen bir buluş, kendisinden önceki onlarca araştırmacının çabalarıyla gelinen yer sayesinde mümkün olabilmektedir. Doğru bilgi kazanmak, birbiri üzerine eklenen, yeni bilgiler eklendikçe daha öncekilerin aksayan veya eksik yönlerinin görülmesine neden kesintisiz bir süreci gerektirir.

Bir Bilginin Bilimsel Olması Ne Anlama Gelmektedir?

Ülkemizde hayatında en azından bir kez kahve falı baktırmamış olan kişi herhalde yok gibidir. Yine de hepimiz falcının söylediklerinin bilimsel olmadığını biliriz. Bazen falcının söyledikleri ya da astrologların yorumları rastlantısal olarak doğru bile olabilir. Ancak o durumda bile söylenenlerin bilimsel bir bilgi olmadığının farkındayızdır. O halde bilimsel bir bilgiyi diğerlerinden ayıran özellikler neler olabilir?

Bilimsel bilgi, kişinin kanaat ve inançlarının bir ürünü olmayan; deney ve gözlem yoluyla toplanan ve nesnel olgulara dayanan bilgidir. Bir bilginin isabetli ya da doğru olması, onun bilimsel bir bilgi olmasının bir kanıtı değildir. Bilimsel bir bilgiyi diğerlerinden ayırt eden özellik, o bilginin elde ediliş tarzı ile ilgilidir.

Bilimsel bir bilgi, herkes tarafından gözlenebilir (sadece duyu organlarını değil, mikroskop ya da test gibi aletleri de hesaba katmalısınız), ölçülebilir, sınanabilir, tekrarlanabilir ve iletilebilir bir bilgidir. Bazen tam olarak açıklayamadığımız, sezgilerimiz yoluyla öyle olduğunu düşündüğümüz kanaatlerimiz ya da fikirlerimiz olabilir. Bu bilim insanları için de geçerlidir, hatta kimi zaman buluşların kaynağı sezgiler olabilir.

Ancak burada bilim insanı ile falcıyı ayıran şey, bilim insanlarının bu sezgilerinin geçerli olup olmadığını görmek için sistematik olarak gözlemler ve deneyler yürüterek çalışmaları, bir diğer ifadeyle bilimsel yöntemi kullanarak araştırmalar yürütmeleridir.

Astronomi veya Coğrafya eğitimi almadım ama bu konuda eğitim almış ve bilimsel çalışma yapanlara soruyorum, bizim şimdiye kadar ki bildiğimiz gibi Dünyayı gerçekten Güneş yerine, Güneş ışınlarını aydınlığa çeviren gündüz dediğimiz varlık mı aydınlatıyor?

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..