- Kategori
- Gündelik Yaşam
Esenler'de Ayrılık
Ayrılık;
Kelime olarak hüzün verici bir anlam taşıyor. Sevgiliden ayrılma, sevdiklerinden ayrılma, memleketinden ayrılma...
Çok değişik çeşitleri olduğu gibi, ayrılıklar çok değişik yerlerde de yaşanır. Kapıyı çekip çıkarak, sokakta, parkta ve otogarda…
Ayrılıkların en çok yaşandığı yerlerdir otogarlar. Günlük yolcu hacimleri göz önüne alındığında, Esenler Otogarı ayrılığın en çok yaşandığı yerlerdendir.
Her ayrılık hüzün verse de Esenler’de ayrılığın ayrı bir hüznü vardır bende… Hele inceden bir yağmur çiseliyorsa, yağmur taneleri gözyaşlarını kamufle eder gibi görünür. Etrafta hayat hikâyeleri farklı yüzlerce insan içinde herkes sessizce kendi hüznünü yaşar.
Ta ki, elinde yolcu listesi ile ….. yolcuları diye seslenen bir görevli peydahlanıncaya kadar.
İşte o an yağmur bile gözyaşlarını gizleyemez, bazıları hıçkırıklara boğulur, sarılmalar, el öpmeler, dudağın kenarına gizlice kondurulan öpücükler…
Kalkış saatini bekleyiş esnasında “Sen boşuna bekleme. Git istersen” söylemleri aslında bu hüznün zirve yaptığı anı yaşamama isteği olsa da, içten içe son ana kadar el ele tutuşma devam etsin istenir.
Sonra;
Perondan ayrılan otobüsün içinden dışına, dışından içine buğulu bakışlar ve el sallayışlar.
İşte bu anda bir soru zihinleri kurcalar…
“Gitmek mi zor, kalmak mı ?”
Giden, 45-50 kişilik bir dünya içinde, belki de yanında farklı bir ayrılık acısı taşıyan kişiyle geçireceği süreyi düşünür.
Kalan, otobüs gözden kaybolunca kalabalığın içine okyanustaki bir damla gibi karışır gider…
Bu ayrılık hüznünü tatlı kılabilecek tek söz var…
“Dönecekse giden beklemek güzeldir.”
Ya dönmeyecek ise…
Kelime olarak hüzün verici bir anlam taşıyor. Sevgiliden ayrılma, sevdiklerinden ayrılma, memleketinden ayrılma...
Çok değişik çeşitleri olduğu gibi, ayrılıklar çok değişik yerlerde de yaşanır. Kapıyı çekip çıkarak, sokakta, parkta ve otogarda…
Ayrılıkların en çok yaşandığı yerlerdir otogarlar. Günlük yolcu hacimleri göz önüne alındığında, Esenler Otogarı ayrılığın en çok yaşandığı yerlerdendir.
Her ayrılık hüzün verse de Esenler’de ayrılığın ayrı bir hüznü vardır bende… Hele inceden bir yağmur çiseliyorsa, yağmur taneleri gözyaşlarını kamufle eder gibi görünür. Etrafta hayat hikâyeleri farklı yüzlerce insan içinde herkes sessizce kendi hüznünü yaşar.
Ta ki, elinde yolcu listesi ile ….. yolcuları diye seslenen bir görevli peydahlanıncaya kadar.
İşte o an yağmur bile gözyaşlarını gizleyemez, bazıları hıçkırıklara boğulur, sarılmalar, el öpmeler, dudağın kenarına gizlice kondurulan öpücükler…
Kalkış saatini bekleyiş esnasında “Sen boşuna bekleme. Git istersen” söylemleri aslında bu hüznün zirve yaptığı anı yaşamama isteği olsa da, içten içe son ana kadar el ele tutuşma devam etsin istenir.
Sonra;
Perondan ayrılan otobüsün içinden dışına, dışından içine buğulu bakışlar ve el sallayışlar.
İşte bu anda bir soru zihinleri kurcalar…
“Gitmek mi zor, kalmak mı ?”
Giden, 45-50 kişilik bir dünya içinde, belki de yanında farklı bir ayrılık acısı taşıyan kişiyle geçireceği süreyi düşünür.
Kalan, otobüs gözden kaybolunca kalabalığın içine okyanustaki bir damla gibi karışır gider…
Bu ayrılık hüznünü tatlı kılabilecek tek söz var…
“Dönecekse giden beklemek güzeldir.”
Ya dönmeyecek ise…