Gizem

Ah izmir ah...
Bu şehir bu şehrin insanları o an kalbinizden geçen şarkının notaları gibi... İnsana derdini unutturan bambaşka alemlere götüren bir yön bu nereye gitmek istiyorsanız nerede olmak istiyorsanız oradasınızdır bu şehirde. Dokusu kokusu hikayesiyle içine çekiverir nasıl olduğunu anlamadan oralı oluverirsiniz. Memleketinizin neresi olduğu önemli değildir artık çünkü burası ülkenin en batısıyla en doğusunu bu denli kuvvetli bağlarla bağlamış bir köprüdür adeta. Sıcacık bir gülümsemeyle uyanır güne sizinde içinizi ısıtan bir gülümseyiştir ve bir an farkedersiniz ki sizde hiç nedensiz tebessüm ediverirsiniz bu şehre. Biraz benden biraz senden biraz bizdendir işte.

Karşıyaka-Konak feribotuna bindiğiniz anda yalnız başlayan yolculuğunuza davet etmesenizde martı korteji eşlinde devam edersiniz. Hiçbir ses o anda martı sesi kadar güzel gelemez insanın kulağına. Martıların denizle buluştukları an daldıkları an işte görülmeye değer bir sahne diye içinizden geçirirsiniz. Tüm bu rengarenk cümbüşün içine bir bardak sıcacık çayda katıldı mı bu yolculuğa değmeyin keyfinize...

Yaz akşamları bir ytl'ye aldığınız çiğdemle bedava deniz havası kordon boyunda sizi bekler ne o yollar aşınır nede gezen ayaklar... Doyumsuz bi keyiftir gün batımları sanki gemilerin güneşin içinden geçtiğini düşünürsünüz binip gitmek gelir herşeyi bırakıp gitmek.

Sabah kahvaltınızın vazgeçilmezi boyozdur onsuz bir kahvaltı düşünemezsiniz çoğu zaman. Varyantın tepesinden İzmir'i izlemelisiniz bir de. İşte o an yine ve yeniden buraya ait olursunuz.

Hiçbir neden olmadan med-cezirler yaşamadan seversiniz bu şehri. Aynı benim sevdiğim gibi...