Güven-Özveri-Tecrübe ister..

Hepimizin mail adresine internete salıverildiği günden bu yana en az bir kez forward mail olarak gelmiştir :

"Dikkat bu, şu, o maddeler akciğer, pankreas, ağız, bağırsak, vs vs kanseri yapmaktadır. Bunlar aşağıdaki hazır gıdalarda ihtiva etmektedir, son derece ölümcüldür. Alışverişe giderken bu listeyi yanınızda götürün..."

Neler yoktur ki bu listede.

Çocukluğumuzdan beri annemizin yemezsek peşimizden koşturduğu o kremalı bisküviler, veya kimimizin gizli gizli yediği jelibonlar, kola ve diğer asitli içecekler (yazmama gerek var mı?), çikolata (aaah ah, onsuz zaten bazılarımız yaşayamaz ki!), bilimum abur cubur maddenin yanı sıra konserve turşular, reçeller, dondurulmuş hazır gıdalar.. Zamanla bilinçsiz (nasıl bir şeyse bu hiç bilinçli olduk mu acaba diye de merak etmeye başlamadım değil.) tarım ilaçlarının ve hormonların meyve sebze gibi doğal (!) ürünler üzerinde kullanımıyla kanser olmamak adına son kalan yiyecek kalesini de kaybettik.

Dedik ki, bari su içelim. Hem zayıflarız, hem de varsa selülitlerimiz erir merir. O da arsenikli çıktı.

Arsenik nedir bilmeyenlerimiz varsa söyleyelim, çok süper bir intihar iksiri. Ağzınıza layık.

Neyseki Ankara Belediyesi sizi bu zahmetten kurtarıyor, haftanın yedi günü, günün yirmidört saati arseniğinizi evinize kadar getiriyor. Hem de o cana can katan, hayat katan suyun tam da içinde!

Çok alçakgönüllü oldukları için bunu öyle gün ışığına da çıkarmak istemiyorlar. İslamın en önemli şartlarından biri de iyiliği yaptığın insanın gözüne sokmamaktır ne de olsa. Mümkünse "hissettirmeden" iyilik yapmak önemlidir!!

Hissettirmemek adına ODTÜ'den Ankara Büyükşehir Belediyesi evlere dağıtılan suyun içeriği hakkında rapor almış. Su temizdir. (Temiz temiz ölebilirsiniz efendim.)

Başkanla Odtü'lü profesörler arasında çıkan tartışma sonucunda, raporun yanlış olduğu, suyun arsenik adı verilen az miktarlarla alındığında birikmeye başlarken kansere neden olan, bir anda alımıyla da insan hayatını sona erdiren bu etkili zehri içerdiği netlik kazandı.

Başkan yalanlaya dursun, bir yandan da Odtü'yü imha planını da ortaya koymakta. Yapılarının çoğunun kaçak olduğu gerekçesiyle yıkım kararını almakla tehtid etmekteler. (Ya suyuma temiz dersin, ya yıkarım okulunu başına.) Ama işin içinde bir de yıkılacak araziye yapılabilecek villaların da müjdesini verelim. (Ne gerek var eğitime, bir villa veririz olur biter!)

Bunu protesto etmek isteyen öğrenciler ve eğitimciler bir araya gelip beş dakika boyunca yerde yatacakları bir planı uygulamaya koyuyorlar. Ellerinde de bir pankart, Başkana itafen. Lütfen bazı kelimelerin baş harflerine dikkat edelim!

"Odtüyü yıkmak Güven-Özveri-Tecrübe" ister..."

Ee bunlar Odtü'lü.. Ne de olsa kıvrak bir zekaları var.. Ne dersiniz?