Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Profosyonel Koçluk Nihal AYDIN

http://blog.milliyet.com.tr/hemerakocluk

17 Kasım '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hiç sordunuz mu kendinize ''ben kimim''?

Hiç sordunuz mu kendinize “Ben kimim” diye ? Bu soruyu çok sevdiğim bir arkadaşım Aslı ‘ya SEN KİMSİN ? diye yönelttiğimde karşımda her zamanki gibi  zarif ,asil duruşuyla , yeşil gözlerindeki neşeli ışık saçan bakışıyla yüzüme öylece bakıyor bir an. Ve başlıyor söze, Evet, ben  kim olduğumu biliyorum sanırım derken ,derin bir  nefes  alarak sorumu cevaplamaya başladı. Ben anneyim, çocuğum,çalışan kadınım ve babayım,arkadaşım,dostum,güçlü olmak zorunda olanım ,duygularımı,korkularımı ve yalnızlığımı hiç belli edemeyen,sorumluluklarını  her zaman önde tutanım,dediğinde ona şöyle bir soru daha soruveriyorum,Yaşamının anlam ve amacı nedir  ? Dediğim de, bir den o ışık saçan güzel gözlerine hüzün doluveriyor , o güçlü duruşunun dışında sanki sevgiye ihtiyaç duyan masum bir çocuk gibi; Ben, sevgi dolu, güvenilir, vefalı, fedakar, güçlü ,dürüst ve ailemin ve başkalarının var oluşu için geldiğimi düşünüyorum. Ben  her zaman olmak zorunda olduğum rollerimdeyim; öncelikle anneyim ve aynı zamanda kızıma hem anne-babayım ,aileme hem kız –erkek  çocuğuyum, istediklerimi yaşayamamanın sıkıntısı ve istemediklerimi yapma zorunluluğu içindeyim. Peki; Bütün bu rollerinde olmak ve zorunluluklar sana ne hissettiriyor?  dediğimde ; kendimi cendereye konmuş  ,zincire vurulmuş ,gitmek isteyip gidemeyen, çaresiz biri gibi hissediyorum -meli,-malı’ların içinde kaybolup gidiyorum, içime mutsuzluk karamsarlık ve hiçbir şeyden keyif alamayan biri oluyorum ve bütün yaşamımı etkiliyor…

Sonra  ;Hayatın,anlam arayışında rollerin mi yoksa özün mü önemlidir  ? diyerek  devam ediyoruz sohbetimize ,bu soruyu soruyorum ;çünkü gerçek anlamda mutluluğumuz bu soruda saklıdır.Rollerimiz,yaşamın ve başkalarının bize yüklediği görevlerdir.”El alem ne der ?”i yanıtlamak , başkalarının isteklerini gerçekleştirmek için rollerimizi icra ederiz. Bunlara bir bakarsak, İyi ana –baba rolü,iyi eş olma , iyi dost-arkadaş, iyi öğrenci, iyi çalışan, iyi evlat gibi bu rolleri daha çok çoğaltabiliriz.”BEN KİMİM ?”diye sorduğumuzda ,ben kelimesi sadece bedensel bir varlık olarak anlamaktan öte, hepimizin bir iç dünyaya sahip olduğumuzu, kendimize özgü bir benliğimiz ve bu benliğimizin özümüzle bağlantılı olarak bir ruh taşıdığımızın öncelikle bilincine varmamız  gerekmektedir.

Delfi’deki ünlü bir tapınakta Sokrates’in şu sözü yer alır; ”İnsan kendini tanı” kendini tanımak, şu anda olduğun noktayla olmak istediğin arasındaki yoldur. Kendini bilmek, nasıl gördüğünün ile başkalarının seni nasıl gördüğü arasındaki fark, olmaması anlamına gelir. Yaşamda başarılı, mutlu, sağlıklı ve doyumlu olmaksa amaç; önce kendine  emek vermesi gereklidir insanın. Kendine emek vermek için önce aynadaki yansımasına bakmalıdır uzun uzun…Ayna her şeyi öyle net söyler ki….olduğun gibi maskesiz…Ayna yok mu önemli değil etrafta su birikintisi de mi yok. O da gösterir biraz bulanık biraz buğulu ama canlı…Etrafta başka kimse yok ; İşte o zaman tam zamanı gördüklerimizi cesurca algılayabilmek için. En önemli soru sormakla başlıyoruz ”BEN KİMİM ?’Bu sorunun cevabı ile başlıyoruz muhteşem yolculuğa. Şöyle  kocaman gökkuşağı gibi renkli bir balona binip gökyüzüne yükselirken, aşağıda kalan şehirlere, küçülen evlere bakar gibi ,kendi hayatını uzaktan, dışına çıkıp seyrederken ,yükselen büyüyen tek varlık sensin o an. Yolculuk devam ederken hayatını tıpkı bir film gibi seyrederken yansımasını görür insan. Yansıma, makyajlı mı, maskeli mi, Farketmez ruh görsün o an gerçeği yeter. Beni ne mutlu eder ?Kimlerle vakit geçirmeyi seviyorum? Neden yaşıyorum ? Varolma amacım ne ? İşte bu hayat isimli filmin amacı, oynadığımız bütün rollerin ,yaşadığımız deneyimlerin sonucu bütün hissettikleriniz bunun için…

Öyleyse asıl olan nedir?

-Ben nerdeyim ?

-Ben buradayım .

-Zaman nedir?

-“Şimdi”

-Ben kimim ?

-Ben fark edenim.

Aslı’lıyla sohbetimizi kaldığımız yerden devam ediyoruz.Ona ;Yavaşça gözlerini kapamasını istiyorum,ve küçük bir yolculuk yapacağımızı söylüyorum…hayatının içselliğini, bir film gibi izlemesini söylüyorum…mBütün zorunluluklarını rollerini bırakarak ve sadece olmak istediği aslı’yı  yaşamasını ,bir an bakıyor bana “hayır” der gibi,ben bunu yapamam.. deneyi biliriz diyorum ne kaybederiz…Sonra yavaşça gözlerini kapatıyor… ve  yüzündeki ifade değişmeye başlıyor, huzurlu mutlu bir yüze dönüşüyor ,öyle anlaşılıyor ki  yüzündeki o  gevşemeyi görebiliyordum sanki …

Filmin nasıl olduğunu sormaya başlıyorum. Neler var dı… o film de. Öz olan aslı’yı anlatmaya başlıyor. Ben şu andayım diyor ,keyifli ,mutluyum,değerli hissediyorum kendimi, zincirlerim yok ben istediğim için yapıyorum zorunluluklar olmadan bu duygu çok güzel diyerek gülümsemeye başlıyor, keyif almak, meli, malı,sız olmak zincirsiz olmak .BEN KİM’im sorusunun cevabını bulmuştu…zincirsiz ve rolsüz olmak…

İç dünyamız (ben)bize;“Bana yüreğinde iğne ucu kadar yer aç,

Ben de sana gök kuşağının kapılarını açayım.”der…Ben olmaya izin verin…

 
Toplam blog
: 4
: 436
Kayıt tarihi
: 28.12.13
 
 

Ege'nin incisi Muğla'da doğdu. Sakarya Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü'ndeki eğitim hayatınd..