İstanbul’da nasıl geçer bir Pazar günü…

İstanbul’da nasıl geçer bir Pazar günü…

Eğer aşıksan , yanında en sevdiğin varsa ve güne onun sesi ve ışıltısıyla başlayabildiysen bu Tanrı’nın sevdiği kullarından biri olduğuna işarettir…

Eğer gün parlıyorsa güneş sana eşlik etmeye karar vermişse şu çok şanslı diye nitelendirdiğimiz kalabalığın bir üyesi olduğun varsayımına varabiliriz…

Pazar ya günlerden , rahatlık salıverme ve tembellik günü…

O halde çek eşofmanları üzerine tak güneş gözlüklerini başla sahilde sohbet ederek belki dünyayı bu gidişattan kurtarma fikirleri üreterek yürümeye…

Ortaköy’den Hisar’a kadar yürü…

Hisar’da İstanbul’un en zengin kahvaltılarından birini kilona ve rejimine aldırmadan götür…

Sonra Bebek Kahve’ye uğra ve bi fincan kahve iç…

Dönerken otobüse bin çünkü çok yoruldun…

Taksim çok kalabalıktır belki ama zaman zaman o kalabalığın içinde kayboluş bile keyif verir insana..

Kitapçıları turla İstiklal’de..

Belki bir iki dvd ile gözüne çarpan ve okunmadan ölünmemesi gereken bikaç kitap alırsın…

Arkasından Beyoğlu sineması’na git ve eski bir filmi izle…Mümkünse vizyondakilerden olmasın, kendini popüler kültürün malzemesi yapma….

Sinemadan sonra Tavanarası’na git ve bir aile işletmesi olan bu mekanda leziz yemeklerin ve sıcak şarabın eşliğinde hayattan keyif almaya çalış…

Unutma her an işin bitebilir kalbin durabilir zaman dolabilir….

Nefes almak için havaya her yönelişin senin için son derece önemli olmalı….

Gün bitmeden aileni ara sevdiklerinin sesini duy ve onları sevdiğini hatırlat her birine…

Mutlu olacaklardır ve sen de mutlu olacaksın..

Bu hafta belki kaçırdın pazarı…

Bundan sonra gelecek her Pazar senin olsun ve yaşamın keyfini sür bir an evvel...