Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '14

 
Kategori
Tarih
 

Kadir Mısıroğlu'nu tanıyalım

Kadir Mısıroğlu'nu tanıyalım
 

Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat,  insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.

Ne güzel söylemiş ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk. Yalan tarihe inananlar ' Fareli Köyün Kavalcısı ' hikayesindeki gibi bir kavalcının arkasından gider ancak sonu boğulan farelerden farklı değildir aslında.

Türkiye'de 'tarihçi' denildi mi aklınıza kim gelir bilmem. Benim aklıma Kadir Mısıroğlu geliyor. Çünkü resmen tarih ile dalga geçiyor. Üstelik hem ortaya atmış olduğu o yalan tarih tezleri ile hem de bizlerle dalga geçiyor. Kafasındaki fese ne demeli ? Amacının ortalık karıştırmak olduğu apaçık ortada ancak başaramıyorsun Mısıroğlu. Çünkü ciddiye alınacak bir adam değilsin.

Tarihe çok ilgili ve araştıran biri olarak internetten videolarını izledim bu zaatın. Ve dedim ki 'ne saçmalıyor bu adam ? ' ... Hemen hakkında biraz araştırmaya gittim. Araştırmalarım sonunda anladım ki adam haklı. Böyle bir kişilikten böyle tarih tezleri çıksa gerek. Kendi internet sitesinden kendi hayatını anlatmış. Sadece buradan birkaç cümlelere bakmam yeterli oldu bu fikir için. İşte o cümlelerden bazıları...

Sık sık dindar bir aileden geldiğini söyleyen Mısıroğlu internet sitesine aynen şu cümleleri yazmıştır. '' O sıralarda başta Hz.Ali cenkleriyle ilgili kitaplar olmak üzere, ne bulursam okuyordum. O derece ki,  her an elimde kitap bulunduğundan söylenen söz kulağıma girmez, bana havale edilen işleri yanlış yapardım. Bir gün böyle bir halime kızan vâlidem biriktire-bilğidim bütün kitapları avluya dökerek yakmıştır. Bu kadar anormal okuma hevesimin sonunda şuurumun bozulacağından korkuyorlardı. '' Bu konuşmalara bakacak olursak dini ağırlıklı kitapların fazla olması olasılığı göze çarpıyor ve bu kitapların sonu maalesef alevler olmuş. Ayrıca annesi yanılmamış. Şuurunu kaybetmesinden korkuyormuş. Kendi internet sitesinde Bakırköy Akıl ve Ruh Hastanesi'nde ve Cerrahpaşa Psikiyatri Kliniği'nde yattığını söylemesi bunun en büyük delili olsa gerek.

1948 yılında Orta okul ikinci sınıfta arkadaşları ile 'Atatürk' konusunda yaptığı tartışma sonucu geçici uzaklaştırma cezası almış. Bu cezayı alacak kadar Atatürk hakkında neler söylemiş olabilir ki ?

Bu sorunun cevabını aynı yazının bir alt satırdan anlamak mümkün olacaktır. İşte o yazı. '' Bu arada binbir güçlükle temin edebildiğimiz namaz odasına asılmış olan bir takvimin kartonundaki M. Kemal Paşa resmini yırtma sebebiyle üç gün “Tard-ı muvakkat” cezasına çarptırılışım zikre değer. '' 

Üstelik bu olaya bir sonraki cümlesi ile vermiş olduğu cevap daha şaşırtıcı. BU BÜYÜTÜLEN OLAY yüzünden tamamen okuldan uzaklaştırılmış.

1970 yılında çıkartmış olduğu ' Lozan Zafer mi,Hezimet mi ? (2.cilt) ' kitabı '' Atatürk Aleyhinde işlenen Suçlar Hakkında Kanun '' dan dolayı toplatılmıştır.

Yine 1970 yılında ' Harf İnkılabı ' ile ilgili bir konferansta konuşmaları nedeniyle 7 yıl hapse çarptırılmış. Ancak 1974 yılında umumi aftan dolayı serbest kalmıştır.

Çıkardığı '' Sebil Dergisi ''nde Atatürk'e hakaretten dolayı hakkında birçok dava açılmış, bu davalardan yırtmanın tek yolunu milletvekili olmak olarak görmüş ancak başarılı olamamış. Bu yüzden çareyi yurtdışına kaçmakta bulmuş. Otuzdan fazla ağır cezalık davası olduğunu söyleyen Mısıroğlu, Almanya'nın ailesine oturma izni vermemesi üzerine İngiltere'ye gitmiş.

Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin yurduna geri dönmesi davetini geri çeviren Mısıroğlu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmıştır. 1991 yılında Terör Kanunu ve 163. maddeden yararlanan Mısıroğlu, gerekli para cezasını ödeyerek Türkiye'ye dönmüştür. Yurtdışında kaldığı sürelerde çok maddi zorluklar çektiğini söyleyen Mısıroğlu'nun bu parayı nereden bulduğu da akıllarda bir soru işareti.

Yazının başlarında hiç anne sütü emmediğinden bahsediyor. Anne sütünün önemini anlatmaya bu cümle başlı başına yetiyor...

 İşte bu zaatın belli başlı tarih tezlerinden/palavralarından bazıları:

1)Çanakkale Savaşı'nda çok kayıp verilmesinin sorumlusu Atatürk ve diğer komutanlardır. Bu savaşın kazanılmasında komutanların hiç bir rolü yoktur!

2)Çanakkale Savaşı'nda 400.000 kayıp verilmiştir!

3)Kurtuluş Savaşı'nı Atatürk değil Vahdettin başlatmıştır!

4)Vahdettin, atlarını satarak Atatürk'e yüklü miktarda para vermiş ve Atatürk'ü Kurtuluş Savaşı'nı başlatması için Anadolu'ya göndermiştir!

5)Atatürk, Anadolu'da Yunan ordusuna karşı harekete geçmeyerek işgale yol açmıştır!

6)Osmanlı'yı işgal orduları değil Atatürk yıkmıştır!

7)Lozan zafer değil hezimettir. Lozan'ın gizli maddeleri vardır!

8)Atatürk, İngilizlerle anlaşmıştır!

9)İstiklal mahkemelerinde on binlerce din adamı yargılanmıştır!

10)Atatürk dinsizdir!

Bu  yazıyı yazarken kitaplarından yararlandığım ve bana göre şüphesiz ülkemizin en büyük tarihçisi olan Sinan Meydan'a sonsuz teşekkürlerimi sunarım...

Yazıyı Mustafa Kemal Atatürk'ün sözü ile açmıştım ve yine Mustafa Kemal Atatürk'ün iki sözü ile kapatmak istiyorum.

'' Tarih, ihtiyatsızlar için merhametsizdir. ''

'' Tarih, hayal mahsulü olamaz. ''

 

 
Toplam blog
: 6
: 2042
Kayıt tarihi
: 15.02.14
 
 

1994 Bandırma doğumluyum. Öğrenciyim. Doğduğum ve büyüdüğüm şehrin aşığıyım. Yaklaşık olarak 2 se..