Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Kalbimizin ritmi Peygamber sevgisi

Kalbimizin ritmi Peygamber sevgisi
 

Biz seni görmeden sevdik Ya Rasulallah


Peygamber Efendimize (sav) duyulan muhabbet ve sevginin tezâhürü bazen hallere sirayet eder de Abdullah ibn-i Mübarek (rh) gibi “Rasulullahı görmemiş sahabi” olarak övgüye mazhar görülür.

Hâlbuki kendisi tabiinden olmasına ve hâlihazırda sahabenin yaşadığı bir ortamda aralarında dolaşmasına rağmen Rasulullah sevdasının sineyi sızlatan aşk terennümleri onu öyle başkalaştırmıştır ki, sevgisini emanet olarak yüklendiği Efendimizin (sav) bendesi olmuş, beden İbn-i Mübarek fakat ona hayat veren ruh ise Rasulullah olarak belirmişti.

Bende olmak dış varlığını önemsizleştirip, pejmürde ve kendini bilmez bir şekilde yaşayarak iç âlemini tezyin etmek/süslemek değil, belki de iç âlemde tecrübe edilen tarifi gayrı kabil olan sevginin onun gibi olmaya çalışma anlamında amellerle şahitliğini yapmaktır.  

Peygamber sevgisi bazen lisana vurur, öyle ki maharetli ağızların edebi kıvraklığıyla ittiba kıvamında gül kokulu dizeleri ardı sıra aşk menbaına ithaf edilir.

O halde sükûnetle ve kalbi adımlarla Tur-i Sina’da yalın ayak yürüyen Musa (as) ‘ın hatırasına yaklaş ve teşehhüd miktarı İmam Busayri’ye kulak ver.   

Kaside-i Bürde’den:

Selem ağaçlarını mı, oradaki dostları mı andın ki birden
Gözbebeğin kanlandı, gözyaşın aktı kırmızı kırmızı..

Yoksa bir yel mi esti Kâzime yönünden;
Yoksa Eden Dağı’nın üstünde, kapkaranlık gecede
Şimşek mi çaktı?..

Gözlerine ne oldu ki, “dur ağlama” desen coşar ırmak olur;
Ya kalbine ne dersin, “yetiş huzur” dedikçe artar acısı gamı..

Aşk gizli kalır mı kimseden, niçin aldatır kendini insan?
Gönül yanıp dururken, gözden akarken çeşme gibi gözyaşı..

Aşk olmasaydı döker miydin gözyaşını böyle taze toprağa?..
Gözün uykudan kaçar mıydı, andığında Ban Ağacını, Alem Dağını..

Âşık inkâr etse ne çıkar, gerçek şahitler var:
Yaşa batık gözler, sararmış yüz, zayıf ten ve göz çukurları…

Aşktan değil de neden bu peki, bir yanağında kırmızı gül;
Bir yanağında sarı gül döküntüsü, izi;
Kızılırmak, Yeşilırmak yatağı..

Evet, yârin hayali gelip beni birden uyandırdı;
Sevgi, zaten gelir gamlarla, mahveder vücut hazlarını..

 

Peygamber sevgisi bazen de sadrın satıra yaz dedikleridir. Kalemin levhi mahfuzdan işitilen gıcırtısı, mürekkebin kâğıt ile raksıdır. Zaman kayıt tutar müşahidi melek, susuzluktan çatlamış dudaklara Kevser Havuzunun sakisi gerek.

Sevmek kalbin amelidir. Ona istikametini veren ise aşk ehlinin serzenişleri, yakarışları ve ahlarıdır.

Bu anlamda ilahi sevginin ilk basamağı olan ve belki de asıl öznesi olan Rasul-i Kibriya Efendimizden bahseden ve şerif unvanı ile anılan Kadı İyaz’ın Şifâ-i Şerîf’i, enaniyet, kibir, riya gibi kötü ahlakların kesif havasını teneffüs ettiğimiz modern dünyanın algılarımızı ve hassasiyetlerimizi bozduğu, dünyevileşme arzusunun zihinlerimizi ve gönüllerimizi şekillendirdiği bir ortamda selefi salihin için riayet olan, yoluna baş koyma olan bizim için ise rivayet olma makamında bile kıymet bulmayan hastalıklı hallerimize bir Şifa olarak imdat etmektedir.    

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Şifa-i Şerif için, “mucize-i ahlâk-ı hamîdeyi pek güzel beyan eden bir eser” demiştir.

Nasıl ki insan çok sevdiği ve önemsediği birine baktığı veya gıyabında onu andığı zaman göz bebekleri büyür, kalbinin ritmi değişir, lügat parçalayan lisanı lâl kesilirse, Şifa-i Şerifi okuyan kişi de aynı hissiyatı daha ziyade bir şekilde yaşar ve şunun idrakine vararak “kaybettiğim bir yitiğimi buldum” demekten kendini alamaz.

 
Toplam blog
: 2
: 101
Kayıt tarihi
: 04.05.16
 
 

Ferdi ve sosyal hayatı önemli derecede etkisi altına alan güncel, tarihi, dini ve siyasi meselele..