Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '17

 
Kategori
Blog
 

Kendi Düşüncelerim

Kendi Düşüncelerim
 

Konya ecdat parkından görünüm


          Konya'dan sevgiler ; Milliyet Blog'da yazmaya ilk başladığım zaman biraz ürkek biraz şaşkınlık vardı. Türkce yazım kılavuzuna uymak da zorlanmıştım ve genede şaşırıyorum. Hayat ta hata yaparak öğreniyor insan doğruyu. Bana yardımcı olan editör arkadaşlarıma minnettarım.

           İçimden geldiği gibi yazıyorum. Ve içimden geldiği gibi yazmayı seviyorum. Evet kurallar olmalı herşeyin mükemmel olması için. Düzenin bozulmaması için. Lakin öyle anlar geliyor ki ne duygular ne düşünceler kural tanımıyor. Yazarken dalıp gidiyorum ,nerelerdeyim bende farkında olmuyorum sadece parmaklar yazıyor düşüncelerimi. Ne nokta ne virgül ne de satır boşluğu geliyor aklıma . 

           O kadar zor şartlar altında yaşamış acılar çekmiş ve en büyük acı benim için evlât acısı, her bir parçam bir tarafa dağılmış paramparça olsa da, bu gün geldiğim nokta benim için okadar özel ki kâinatı verseler değişmem. Hani bir söz vardır ya,

           Dünyadaki en güçlü insanlar kimlerdir diye sorsalar'' Kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş  kadınlardır'' derdim.

           Ben de çekdiğim her acı da yaşadığım her sıkıntı da hayatın her attığı tokat ta daha da sağlam basmayı, kuvvetli olmayı öğreniyorum. Hayat şartları ne gösterir bilemem fakat yazılmış sözdeki kadınlar gibi kendi başımın çaresine bakmayı çok küçük yaşlarda öğrenen biriyim. 

           Şivem bazen karışıyor. Konya Trabzon arası gelip gidiyor. Konya da on sekiz yaşa kadar büyüdüm. Trabzon'a  o yaşlar da gittim ve otuz beş senem orada geçti. Konya'lı olsam da Trabzon benim ömrüm. Gençliğim orada geçti evlâtlarımı ora da büyüttüm ve bir tanesini orada toprağa verdim . Dediğim gibi otuz beş senelik bir ömür yarım asıra yakın. Şimdi Konya da olmak zor olsa da yarı parçam orada gene . Şivemin karışık olması bu nedendir. Yarı Karadeniz yarı İçanadolu. Ne güzel mutluluk benim için her iki kültürü taşımak.

          Bu gün bulunduğum durumu özel yapan ve değişilmez kılansa , duygularımı yazıyorum ve paylaşıyorum. Yazdıklarım sayfalarda kalmıyor. O  otuz beş sene de yazmış olduklarımı bu gün olduğu gibi okuyanlarım olsaydı beni daha iyi anlayanım olurdu. Ben yazdıkca eşim kızıyordu keşke okumuş olsaydı. Sadece bana verdiği tepki de  canımı yakan söylemiş olduğu sözdü.'' anneanne oldun babaanne oldun halâ çocukca şeylerle uğraşıyorsun'' dediğim gibi keşke okumuş olsaydı duygularımı daha iyi anlardı.Ve bu gün ben çocuklarımın yanında olurdum.

          Sizce anneanne, babaanne olmak yazmaya ya da hayatı kendi duygularını paylaşarak yaşamaya engel mi? 

           Dediğim gibi kendimce yazıyorum. Kendi duygularımı paylaşıyorum. Kim bilir belki dertlerimle insanları sıkıyorum. Ama ben yazarak dertleşmeyi konuşarak dertleşmekten daha çok seviyorum. Bu akşam gene efkâr doldu yüreğime . Özlediklerim, sevdiklerim yaşadıklarım flim şeridine döndü tekrar tekrar başa sarıyorum ve kendimce yazıyorum işte.Yazmakla rahatlıyorum belki depresyon ilaçlarına sığınmıyorum en azından. Bakmayın bana gene kendimce yazdım işte.

        Sevgiler paylaştıkca çoğaldığı gibi ,duyguları da paylaştıkca rahatlıyor insan.

Sevgi dolu yüreklerin, güzel duygu ve düşüncelerin çoğaldığı bir dünyaya merhaba demek niyetiyle Mutluluklar sizlerin olsun.

            Hatice Büyükarı...

 
Toplam blog
: 89
: 164
Kayıt tarihi
: 20.08.17
 
 

Kız Meslek Lisesi mezunu. Ev hanımı. Okumayı ve yazmayı seven biriyim. Gerçeklerle uyumlu olması ..