Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '16

 
Kategori
Kitap
 

Keşke hep "iyiki"ler olsa

Keşke hep "iyiki"ler olsa
 

En son okuyorum dediğim kitabım: “KÖMÜR” ü dün bitirdikten sonra durur muyum sabah uyanır uyanmaz başucu kütüphanemden okumak için seçtim bir kitap daha. “ Kelebeğin Hayat Sırları”, Nil Karaibrahimgil’in yazarı olduğunu görünce hemen almak istemiştim. Sevdiğim bir şarkıcı olmasından çok, hayata bakış açısını, enerjisini, pozitifliğini etrafa yaymasını sevdiğim bir İNSANdır kendisi. O yüzden kitabının da eğlenceli ve okunmaya değer olduğunu düşündüm.

Bugün bu kitapla alakalı bir olayımı paylaşmak istiyorum sizinle. Kitap genel olarak pozitifliği baz almış (en basit anlamıyla). Hepimizin aslında bildiği, bazen uyguladığı bazen uygulamayı unuttuğu ama aslında gerekli ve unutulmaması gereken güzel şeyler anlatılıyor bir kez daha bizlere. Sayfaların arasında bir bir ilerlerken bir bölüm dikkatimi çekti. Yani hoşuma gitti aslında. “‘Keşke’leri geri verelim, yerine ‘iyi ki’ alalım.” diyor yazar başlıkta. Birçoğumuz daha başlıktan devamında ne anlatılacağını anlayabiliyoruz zaten o yüzden çok detaya girmeyeyim (kitabı okumanızı tavsiye ederim). Bu bölümün içinde altını çizdiğim bir cümle var ; “ Olmayana, ölü bir şeye aşık olmak gibi keşkelemek.” . Yani keşke ile kurduğumuz cümlelerin başına “keşke”yi kaldırıp “iyi ki” ekleyin diyor Nil Karaibrahimgil.

Düşündüm bugün ki keşkelerimi birer birer. Zaman kaybetmeyi sevmeyen ben bugün arkadaşlarımın bana dersin olmadığını söylememesi yüzünden boşu boşuna okula gittim. Günün ilk keşke’si buydu mesela. “Keşke gelmeseydim okula, çok vakit kaybettim.” demiştim içimden, dersin olmadığını öğrendiğim an. O keşke’m geldi aklıma ve yerine iyi ki koymayı denedim; “ iyi ki gelmişim ve iyi ki dersin olmadığını sonradan öğrenmişim. Yoksa şimdi çimenlerde oturmuş bu satırları okuyor olamayacaktım.” Dedim. O an içimdeki karamsarlığın, zaman kaybetmiş olmanın verdiği sinirlilik halinin uçup gittiğini hissettim ve kelimenin tam anlamıyla hafifledim. Tek bir keşke’yi kaldırarak bu kadar hafifleyebiliyorsam, hayatımda geçmişe dair tüm keşke’lerimi tek tek kaldırdığımı düşündüğümde ise sadece bu düşünmenin bile yüzümü güldürmeye yettiğini fark ettim.

Güzel bir noktaya değinmiş yazar. Peki bizi keşke’lere iten şeyler ne? Yada keşke’ye sığınmak zorunda bırakanlar? Aslında bunları çözüp kökten kurtulmak lazım şu “keşkeleme” meselesinden. Siz düşüne durun ben kendi fikrimi söyleyeyim. Hayatı hızlı yaşamaya çalışmak bence temel nedenlerinden biri. Hatta bu konuya Cem Yılmaz da değinmişti: “teknoloji hızlanıyor” diyerek. Doğru, teknoloji hızlandıkça insanlar yani bizlerde ona ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu sırada kaçırdığımız bir şey var: Biz zaman olamayız, biz teknoloji olamayız; biz insanız ve insancıl olarak kalmalıyız. Biz zamanı kovaladıkça, hızlı hareket edip zamandan tasarruf etmeye çalıştıkça;  aslında sadece bedenimiz uyum sağlıyor bu akışa. Ruhumuz geride kalıyor onu doyuramıyoruz. Keşke’lerimiz artıyor hayatı kaçırdıkça. Peki, önemli olan hangisi? Zamanı yakalamak için hızlanmaya çalışmak mı, yoksa planlı bir şekilde hareket edip zamanı kendimize uydurarak ruhumuza da zaman yaratmak mı? Hangisi keşke’lerimizi azaltır?

Son olarak sizlerden bir ricam var. Bu kitabı okuma fırsatınız olmasa bile bu yazıyı artık okudunuz. Siz de düşünün en basit keşke’lerinizi. Sonra o keşke’lere “ güle güle” deyip, iyi ki’leri ağırlayın beyninizin odacıklarında. Emin olun “giden” hiçbir şey bu kadar iyi gelemez insana… Keşke’si az, iyi ki’si bol günler diliyorum…

 
Toplam blog
: 12
: 243
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

İnşaat Mühendisi'yim, yüksek lisansıma devam etmekteyim. Fotoğraf çekmeyi, yeni yerler keşfetmeyi..