Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '12

 
Kategori
Blog
 

Konuşma diliyle yazmak

Konuşma diliyle yazmak
 

Dikkat! Dikkat!... Konuşma diliyle yazabilen yazarlar aranıyor! Müracat: GÜLEN ADAM'a lütfen!...


Seni bilmem ama; ben konuşma diliyle yazıyorum güzel okuyucum. Başından beri, böylesi daha sıcak geliyor bana nedense.

Yazım kurallarını da, kullandığım sözcük ve deyimlerin en doğru yazılış biçimleri ve anlamlarını da, çok iyi bilirim ben; güzel okuyucum.

Ama; günlük hayatta da bana yapmacık gelen, bazı ifade şekilleri; yazarken daha bir daraltır ruhumu, yüreğimi... Geleceğim, göreceğim, yapacağım, konuşacağım, anlatacağım gibi; bana pek de doğalmış gibi gelmeyen, kelimelerdir bunlar mesela...

Ya da bir dakika demek yerine bi dakka'yı; herhalde yerine heralde'yi, merhaba yerine meraba'yı, yazacağım yerine de yazıcam'ı tercih etmem de, hep bu yüzdendir zaten.

Daha yaşarken, kendisini Türk Tiyatrosu'nun ve Edebiyatı'nın en önemli, ölümsüz şahsiyetleri arasına sokabilmiş, başarılı tiyatrocu ve yazar, sevgili Ferhan Şensoy da aynen böyle yapmaz mı? Aramızdan ayrılmış değerli edebiyat adamlarımızdan bir çoğu da böyle bir yazı yöntemini, bu şekilde bir kendini ifade biçimini ustalıkla yerleştirmemişler midir yazı stillerine ve de yazılı metinlerine?...

Kaldı ki ben, kelimelerin anlamlarıyla da çok fazla oynamadan, becerebildiğim kadar, konuşma diline en yakın şeklde yazmaya çalışıyorum sadece.

Türk Edebiyatı'nda, ünlü deneme yazarlarımızdan Nurullah Ataç kadar, kelimelerin anlamıyla, onlara yeni anlam ve değişik biçimler vermeye çalışamakla uğraşmış kaç isim daha olmuştur?

Gazetelerde günlük yazı yazan köşe yazarlarımızın bir çoğu da, günlük konuşma diliyle yazmaz mı? Mesela Hıncal Uluç gibi, mesela Rauf Tamer gibi...

Yazarken, üç nokta işaretini, virgülü, noktalı virgülü ve ünlem işaretini de de çok sık kullanıyorum; belki evet... Evet ama... Bunların ana sebebi de aynı güzel okuyucum. Çünkü: Ben çoğu zaman, dura dura, karşımdakiyle konuşurmuş gibi yazıyorum. En çok da böyle yazmaktan zevk alıyorum. Ruhumdaki samimiyet, böyle çok daha rahat çıkıyor ortaya; gibi geliyor bana. Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Bilmiyorum ama...

Anlayacağınız, sizin de bildiğiniz gibi, her yazarın bir yazım dili, kendine özgü bir ifade biçimi, kendine özel sözcükleri ve okuruna sesleniş biçimi var.( Bi de bu kadar uzun cümleler yazmasam!... Di mi anacım!...) Ah! Şu soğuk espirilerim de olmasa mesela! Tadımdan yenmem; di mi ama!...

Yazarın yazdığı fikre, ortaya koyduğu iddaya (iddia değil!) itiraz etmeye, yersiz, haksız bulduğunuz her varsayımına usulüyle,adabıyla karşı çıkmaya, ben de sizinle birlikte, sonuna kadar varım.

Ama yazı tarzıma, bir yazarın yazma biçim ve tercihine, yapılan eleştiri ve yakıştırmaları da, zerrece ciddiye almıyorum ben.Bırakın da, isteyen konuşma diliyle dilediği gibi, isteyen de saatlerce noktayla virgülü nereye koyacağıyla geçirsin! Adı yazmak olan, kendini en özel hissettiği o anlarını... Olma mı canım!

Bilmem derdimi anlatabildim mi?

Not: Yazımdaki görsel www.distürblog.com adresinden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..