- Kategori
- Kişisel Gelişim
Kürtaj ve Bilinçaltı
Çoğu zaman üstü kapatılan, görmezden gelinen zor bir karar olan kürtaj, kadın- erkek herkesin hayatını olumsuz olarak etkileyen, mühim bir konudur. Aslında öyle olmasa da ; Aileye yeni katılacak bireyin elinden yaşama hakkı, ona sorulmadan alınmış hissediliyor ve çiftler arasında ömür boyu tarifsiz bir suçluluk ve kopukluk yaşanıyor.
Bilinçaltı her konuda olduğu gibi maalesef bu konuda da o kadar hassas ki, kararı veren ebeveynin artık kendi içsel durumunda sürekli olarak negatife düşmesini hatta bir daha ne kadar pozitif şeyler yaşasa da dengeye gelememesine sebep oluyor. Ebeveynler, hep bir pişmanlık hep bir suçluluk hissetme halini sümen altı ederek hayatlarını devam ettiriyor. Ettiriyor da ; bu suçluluk bazen öyle derinleşiyor ki, kürtajla alınan aile bireyinden sonra dünyaya gelen diğer bireyler (çocuklar, torunlar veya torun çocukları ) bile bu duygu ile doğabiliyor ve hayattan zevk alamayan, depresif, nedensiz bir hüzün ve hak etmeme duygularını derinden yaşayan insanlar olarak yaşantılarına devam ediyorlar. Taa ki aile bireylerinden birinin bunu fark edip aileyi şifalandırmasına kadar.
Ebeveynlerden erkek olan bir can almanın suçluluğunu çekerken kadın ise içten içe hem erkeğine hem de kendine çok kızgın, kırgın ve suçlu hissedebilir. Erkekle kadının arasındaki ortak suçtan (göreceli) dolayı artık sevgi bağı kopar. Enerjisel anlamda evlilik veya ilişki devam etmez etse bile bir soğukluk olur. Çünkü kadından bir şey gitmiştir.
Aile çok önemli bir varlıktır, genetik olarak saçımızın rengini, hastalıkları veya dönüm dönüm tarlaları miras alırız. Tüm bunları hepimiz rahatça görebiliriz ama ortak bilinçaltından aldığımız kodları, korkuları, inançları, duyguları bir türlü fark etmeyiz. Miras, sadece elle tutulur gözle görülür şeyler değildir. Eğer iki veya üç kuşak ötede bir atamız birinin hakkını aldıysa otomatik olarak onun aldığı hakkı ödemeyi seçerek dünyaya gelmiş olabiliriz. Yahutta kürtaj yaptıran bir atanın pişmanlığını, suçluluğunu aynı şekilde çekip atamızı onurlandırmak için böyle bir seçim yapmış olabiliriz. Bilinçaltında, bizden önceki aile bireyinin (ağabey / abla) yükünü omuzlarımızda hissetmek de ata onurlandırma biçimidir.
(42/ŞÛRÂ-30: Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarınızın pek çoğunu da affeder.)
Bilinçaltı öyle bir yargıçtır ki eylem veya düşünce olarak ne yapıldıysa onun karşılığını en adaletlice vermek üzere programlanmıştır. Zaten kuranda geçen ayetler bunun işaretidir. Bu bağlamda Allah kimseyi cezalandırmaz. Her şeyi bilinçaltımız yapar. Bilinçaltı bunu, salt gerçekliği bildiği için yapar ve biz buna vicdan deriz.
Bu vicdanla , yaşanacak ve evvelden zaten levh-i mahfuzda bulunan kaydımıza istinaden belli tekamülleri yaşamak için kürtaj tercihini yapacağımız eşi ya da yapacak olan aileyi seçeriz. En başına dönersek düğümün kolayca çözülmesi bizi gerçek şifaya götürür aslında.
Dünyaya gelmeden önce tekamül konularımızı seçeriz. Sonra bu tekamülleri gerçekleştireceğimiz anneyi, babayı seçeriz. Aynı şekilde ömür boyunca tekamüllerimizi tamamlamak üzere ne kadar olay ve kişi varsa dünyaya gelmeden hepsini seçmiş oluruz. Bazı ruhların( varlıkların demek daha doğru bir terimdir) tekamülleri sadece var olduğumuzu sandığımız bu dünyada bir görünüp kaybolmalık süreçte gerçekleşecektir.
Varlık dünyasal boyuttaki sürecinde, az bir zaman kalarak tekamülünü tamamlayacağı için kürtajlı bir ortamı seçiyor. Kendisini muhakkak kürtaj ettirecek frekanstaki anne- babayı seçiyor. Bu seçim varlığın kendi seçimi olduğu için esasen bir yerde anne baba da ona hizmet ediyor. Varlık bir anneyi seçiyor ama herhangi bir anneyi seçmiyor. Aynı frekanstaki anneyi seçse de muhakkak geri dönmek üzere onu aldıracak frekanstaki anneyi seçiyor, dünya üzerindeki taramasını buna göre yapıyor ve hatta anne ve çocuk arasında karmik bir durum oluşuyor. Çünkü frekansı uyan anne ile çocuk anlaşma yapıyorlar, çocuk anneye ‘’ tekamülüm gereği çok az bir süre dünyada kalıp gitmem gerekiyor beni bu şekilde dünyaya getirmeyi kabul ediyor musun? ‘’ der ve annenin de kendi tekamül programının gereği çocuğu aldırması gerekiyorsa karmik anlaşma yapılarak kürtaj gerçekleştirilir.
Yüce Allah’ın insan formatına yüklemiş olduğu vicdan programı ile ebeveyn artık kendi cehennemini yaşamaya başlıyor. Suçluluk duyguları, hak etmeme inançları , kendini cezalandırmalar, eşler arasında soğukluklar- ayrılıklar ve daha bir sürü huzursuzluklar, negatiflikler…
Aslında tekamül programı gereği bir şeyler yaşamış olan bu varlıkların görmesi gereken, sınandığı konu ve bununla ilgili davranışlarıdır. Hayatımızdaki hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey, biz bilsek de bilmesek de bir amaca hizmet eder. Bilinçaltındaki karmik durumun şifalanması da yine nasip işidir. Tıpkı bu yazıyı okuyup hayatının herhangi bir yerinde böyle bir sınavdan geçmiş ve şu anda neyin neden gerçekleştiğini kavrayan , içinde kocaman bir ferahlama yaşayanlar gibi…
Sevgi ve selamlarımla
Yaşam Koçu
Özlem YAŞAR