Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '06

 
Kategori
Özel Günler
 

Kutup yıldızı

Kutup yıldızı
 

Her şey 1881 yılında mehtaplı bir gecede gökyüzünde bir yıldızın daha parlamasıyla başladı. O gün bu dünyaya gözlerini açan Mustafa 1938 yılının 10 Kasım'ında öteki dünyaya gözlerini Türkiye Cumhuriyetinin Ulu Önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü olarak yumdu.

O, bir Türk evladıydı. Bir Türk ananın evladı. Babasını kaybetti daha çok küçükken, sonra annesini, hiç yetmiyormuş gibi. Ama umudunu yitirmedi. Okudu, kendini geliştirdi. Kendine güvendi. Vatanını korumak için, milletini , benliğini kaybetmemek için Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.

Beş parasız kaldığı günler de oldu. Sadece üniformasıyla, cebinde bir simit parasıyla kaldığı günler de… Hiçbir zaman yılmadı. En yakın bildikleri, dost sandıkları ona ihanet ettiler, suikastlar hazırlandı onu yok etmek adına…

O, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a Bandırma Vapuru’yla adımını atarken kendinden emindi. Milletine güveniyordu. Türk milleti için "ya istiklal ya ölüm" vardı. Eğer bu millet bağımsızlığıyla var olmayacaksa hiç olmasın daha iyiydi.

İnanması, güvenmesi bu savaşı kazanmasının yarısıydı zaten. Cephelerde kadınıyla, erkeğiyle savaştı Türk milleti. Mustafa Kemal’e inandı. İstiklal’e inandı. Cephede üşüyen çocuğunu değil, cephaneyi örttü Türk kadını. Binlerce, yüz binlerce şehit verdi. Anadolu’nun toprakları Mehmetçik’in kanlarıyla sulandı. Çanakkale’de binlerce mezarsız, kefensiz yatan analar, çocuklar, Mehmetçikler var.

Conk Bayırı’nda her bir Mehmetçik iki saniye sonra öleceğini bildiği halde siperden çıktı, yerini aldı ve savaştı. Mustafa Kemal‘e güveniyorlardı, inanıyorlardı. İşte bu inanç, bu bağımsızlığı sağlamlaştırdı.

Atatürk‘ü kimi zaman bir Mehmetçik kurtardı, siper oldu geçti önüne hiç düşünmeksizin. Kimi zaman bir saat kurtardı, iç cebinde tam kalbinin önünde. Suikastlar, onu çekemeyen insanların boş çabalarıydı. Ama 1938 yılının 10 Kasım günü saat dokuzu beş geçe basitten bir siroz hastalığına daha fazla dayanamadı ve yumdu gözlerini bu yorgun hayata.

Arkadaşlarım, Ulu Önder Atatürk bunları yaparken ne cep telefonu ne de Kazım Karabekir Paşa’ya haber gönderebileceği bir diz üstü bilgisayarı vardı. Bugün bunların hepsine ve daha fazlasına, onun sayesinde sahibiz. O halde onu beklediği gençler gibi olalım: Çalışkan, dürüst, akılcı ve fedakar…

 
Toplam blog
: 11
: 1135
Kayıt tarihi
: 10.11.06
 
 

16 yaşındayım. Antakya'da oturuyorum. Hatay Osman Ötken Anadolu Lisesi ikinci sınıf öğrencisiyim. Ha..