Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '12

 
Kategori
Öykü
 

Mario'nun prensesi

 -"Banu abla telefon çalıyooo"


-"Geldiiiim"

-"Olley be prensesi kurtardım"

-"Alo,...yaaaaa!"

Banu abla yaa diye şaşırırdı.Prensesimin doğum haberi gelmişti.Çok sevinmiştim ve heyecanla diğer günü bekledim.Evine diğer gün gelmişti.Çilli suratı,tombul ve pespembeydi.Domatese benziyordu.Benim suratım da çilliydi,kızamık hastasıydım.Bir kere öpüp uzaklaştım.Öyle söylemişti babam.Yanında durup,hiç koklayamadım,içime çekemedim doya doya.Çünkü hastalığımı bulaştırırdım.Sessizdim,hiçbir şey anlamamıştım.Hava çok sıcaktı,mayısın on dokuzuydu.Bana verilen en güzel hediyeydi.İçimde kıpır kıpır bir sevinç vardı.O gün isim konusu bizi akşama kadar yormuştu.En son iki isimde karar kılmıştık.Babam küçük parçalarda peçete koparıp isimleri yazmıştı.Kağıtları burup iki ismi elinde çalkaladı.Elini bana doğru açtı ve seç dedi.Bu benim için hem bir oyun hem de heyecan konusu olmuştu.Hemen karar verdim.Evet soldakiydi.İşaret parmağımla bu diye gösterdim.Babam peçeteyi açtığında Minel çıkmıştı.Annemin bulduğu bir isimdi.Kuran'da görmüş ve seslenişi hoşuna gitmiş.Fakat anlamını hiç merak etmemiş.Evet seslenişi hoş olabilir ama anlamı çok saçmaydı.Bilip bilmeden koyuvermiştik.

İlk gün sarılıp bağlanamadık ama bağlıydık kan bağıyla.Ağlardım kapanıp yastığa.Öyle ağlardım ki,sanki ben daha çok acı çekerdim bir yeri acıdığında.Yapmaktan en çok zevk aldığım şey onu eğlendirmek olmuştur yıllarca.Daha küçücüktü,konuşmayı yeni öğrenmişti.Flash TV'de çıkan şarkıları ezbere söyler dururdu.Onun sevdiği şarkının çıkmasını bekler,çıkmazsa akşama kadar ağlardı.Hele biraz daha büyüdü ki parklar başladı.Park istekleri bir türlü bitmezdi.Götürmeyince ağlar dururdu yine.En çok da benim götürmemi isterdi.Çünkü en çok benimle zaman geçirmeyi severdi.Aramızda fazla yaş farkı vardı.O eğlensin diye onun yaşıtındaki oyunları oynardık.Her pazar Minel'i parka götürürdüm.Arkadaşlarından çok benimle oynamak isterdi.Büyüdü,her şeyiyle ilgilenmek bana düştü.Ne çabuk büyüdü.Onu öyle görünce gözümden bir damla yaş süzüldü.Gülüyordum bu kez,sanki benim çocuğummuş gibiydi.Beni en çok gurulandıransa,aramızda hiçbir gizli şey olmayıp,birbirimize arkadaş oluşumuzdur çoğu zaman.Ve benim yanlış bir şey söylemeyeceğimden çok emindir.Beni doğru bulur,sesini çıkartmaz ve önerimi yapar.Beni en çok gururlandıran budur.

Zonguldak'taki evimde,çekmeceden çıkan pembe bir tişört beni uzaklara uçurdu.Pembeyi çok severdi.Dondurması bile her zaman çilekliydi.Gözlerim kapalıydı,ilk gün koklayamamıştım ama bu sefer tişörtü burnuma dayadım ve öyle bir kokladım ki.Hem de taaa içime kadar.Barış Manço'nun Gülpembe şarkısı dolaştı beynimde.Minel'in eski, küçük bir tişörtüydü.Annem koymuş olmalıydı bez niyetine.Gözlerimi açtım,gün bir öncekinden daha sıcaktı ve bu kez güneş vardı Zonguldak'ta.Ertesi gün evime gidecektim.İçim kıpır kıpır sevinçle doluydu.Kızımı görecektim.

 
Toplam blog
: 17
: 206
Kayıt tarihi
: 17.06.11
 
 

ZKÜ'de Makine Mühendisliği okuyorum. İlgi alanımda şiir, müzik ve tiyatro üçgeni vardır...