Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Nedenleri Olmalı İnsanın

Milliyet blog  yeni yazarlar kazanarak  bizi de  bu zenginlikten nasibini almaya dahil etmesini  dilediğim bir  kültür kaynağı iken, son zamanlarda umudumun tersine gelişmeler yaşanıyor.
Pek çok arkadaşımız çeşitli nedenlerle ayrıldı. Geri dönüp sayfalarını şenlendirenler  oldu dönebilmelerini halen beklediklerimiz var.  Umarım  kısa sürede yuvaya dönerler, yeni yazarların da katılımıyla bu durağan hal yepeni bir enerjiye kavuşabilir.
 
Uzun süredir ben de  havaların soğumasıyla birlikte sağlık sorunları, göz rahatsızlığım, çevresel etkiler ve blog da yaşananlar derken arzu ettiğim ölçüde okuyamıyor yazamıyorum, 
 
Neşe, umut, keyif doldurmak istiyorum sayfama, etrafıma bakıyor bulamıyorum sayfama ekeceğim verimli tohumları,  nerede kabettik onu da bilmiyorum. Bu gün yaşadığım evde otuzuncu taşınma yıldönümümüz,  yirmidokuzuncu yılda yenilenme sürecine girmişti evimiz, sevgili komşularımızın  bitip tükenmeyen isteklerine direnen, bir türlü anlaşadığımız müteahitle, kentsel dönüşüm, rantsal fiyasko mağduru olarak hasarlı evde yaşıyoruz. Aslında utanıyorum bunu söylemeye,  asırlar boyu bünyesinde kuşaklar yaşatan yapıları düşündükçe, dilerim beklenen deprem, beklenmeyen afetlerden Allah cümlemizi korusun, dilerim  evimiz yenilenecek olur  ise içinde sağlıkla yaşayabilmek kısmet olsun. Hem bize hem tüm bizim gibilere,
Yine de gülebilecek nedenleri olmalı, yoksa da bulmalı insan diyerek devam ediyorum.
 
**GEÇEN gün, bir televizyon için sokakta anket yapıyorlardı.
Soru, "50 yılın en önemli olayı hangisidir?"
Delikanlı en gerçekçi biçimde kestirip attı:
"Benim işsiz kalmam!"    (yıllar öncesine bakınca değişen bir şey yok)
 
ARACI 
1960'lı yılların Türkiye'sinde Anadolu'nun bir İlçesinde kimseye zararı dokunmayan bir deli yaşıyormuş. İşi gücü olmayan bu deli, aç kalmamak için; ondan bundan para istermiş. Delinin sık sık para istemesinden bıkan biri, bir gün gırgır geçmiş:
-Git kardeşim işine, Tanrı versin, ben vermiyorum.
Deli aklı bu, hemen inanıp sormuş:
-Tanrı’dan nasıl isteyeceğim?
Gırgır geçen şahıs, deliyi başından savmak için demiş ki:
-Tanrı'ya mektup yaz!
Deli hemen bir mektup yazmış: 
"Yüce Tanrı makamına; Yüce Tanrı’m, benim param yok, bana acele 100 lira gönder!..” 
Deli yazdığı mektubu postaneye götürmüş. Zarfın üzerindeki "Yüce Tanrı makamına" yazısını gören görevli memur itiraz etmiş:
-Olmaz kardeşim, bu dediğini yapamam!
Deli, "Olur!" diye diretince postanede kavga çıkmış. Olay ilçe kaymakamına iletilmiş. Kaymakam durumu anlamış. Deliyi makamına çağırtarak, ilçe memurlarının maaş bordrosundan kestirerek topladığı 50 lirayı deliye vermiş ve demiş ki:
-Bak, sen mektup yazdın ve Tanrı da sana 50 lira gönderdi. 
Çok sevinen deli, aldığı parayla bir müddet idare etmiş. Deli, parayı bitirince bir mektup daha yazmış: 
"Yüce Tanrı makamına; Yüce Tanrı'm, benim param yok, bana acele 100 lira gönder, ama kaymakamı aracı koyma, çünkü yarısını kesiyor!”
 
*"Bedevi bir kadına bir gün en çok hangi çocuğunu sevdiğini sormuşlar. Kadın şöyle yanıt vermiş: "Hasta olanı iyileşene kadar, en küçüğünü büyüyene kadar, yolda olanı da eve dönene kadar."
 
** Hasan Pulur  Pazar yazılarından 
*Amin Maalouf
 
Toplam blog
: 209
: 350
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Kurşun kalemden gelen ağaç kokusunun kağıtla buluşma büyüsüyle yoluna devam eden, Lise mezunu, ha..