Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '19

 
Kategori
Felsefe
 

Nietzsche'nin Ontolojisi

Nietzsche'de "varlık" Marx, Hegel gibi "sistem" sahibi değildir yani varlık yasalara dayanmaz. Emareler şeklinde kendisini göstermek zorundadır, her şey geçicidir bilimsel değil günlük bir dili vardır yani. O yüzden klasik varlık tanımı yoktur. Varlık konusu onda tartışmalı bir şeydir varlıktan daha çok görünüşler vardır. Bu post-modern felsefenin temelini atmıştır post-modernizmde de Nietzsche gibi bir epistemolojiye sahip olamaz. Çünkü ontolojik bir genelliğe sahip değildir bu yüzden birden fazla bilgi akışı olacaktır. Bu da bilgiyi imkansızlaştırır. Genel anlamda Nietzsche'nin varlığı ele alış tarzı çağımız felsefesinin temellerini atmıştır. Varlık yasalara dayalı olmaz ise bir sisteme de sahip değildir dolayısıyla emareler şeklinde kendisini göstermelidir Nietzsche'ye göre. Bu da varlığın gerçekte var olmadığını ima eder. Varlık her zaman yasalara dayalı olmak zorundadır çünkü. Emareler ise varlık değil ancak "görünüş" olabilir. Böylece post-modernistler için sorun teşkil eden evrensel olandan da, varlığı çıkararak yerele daha kolay geçilebilir. (Epistemoloji evren hakkında bilgi toplar örneğin) Althusser'in "bilinç dışını" kullanması da bundandır. Bilinç bir görünüştür çünkü ve Foucault gibi post-modernist düşünürler kullanır. Post-modernizm hakkında Ulus Baker'in yazılarını okursanız daha kolay anlarsınız hem post-modernizmi hem Nietzsche'yi.

Nietzsche'nin öznel bir düşüncesi olduğunu söyleyebiliriz. Bentham ve Mill'den pragmatist ahlakı aldığı da bir gerçektir. Onun savaş kuramı aslında Darwin'de de vardır. Fakat Nietzsche'nin ondan farkı ve ona sosyal Darwinizm damgasını vuran şey de bu pragmatist ahlak anlayışıdır yani güç istenci ve aşırılıklar. Darwin'de üstün insan olarak güç istenci, aşırılıklar yoktur ve nesnel olan, evrensel olan vardır çünkü Nietzsche'den farklıdır. Görünüş yani bilinç kavramı burada da kendisini gösterir değişim yaşadığı ölçüde de öznel olmak zorundadır. Kategoriler nesnel değil özneldir. (Hegel'de de böyledir ama onda nesnel ahlak ve evrensel olan da vardır) Öznellik ve bilinç olarak bu da bir görünüştür. Kısacası Doğan Göçmen hocanın da söylediği gibi Nietzsche'de ontoloji bulunmamaktadır. Tin, estetik, akıl hepsi ontolojik kavramlardır. Varlığı çıkardıkları için post modernistler ve onların atası olan Nietzsche'de akıl ve estetik, sanat bulunmamaktadır. Nietzsche'nin akıl ile olan düşmanlığı işte buradan gelir. Ontolojiyi kullanmamasından. Çünkü ihtiyaç da kalmamıştır ontolojiye yani egemenlik ile devlet, işçi ile burjuva arasında görüş ayrılığı bulunmaz artık. Her yerde aynı düşünülür. Tabi, bu gene de gerçekte bir ayrım olmadığı anlamına gelmez. Buradaki asıl amaç ahlak ve ölçü yasalarındaki gibi muhalif kimlikten kahramanlar yaratıp yukarıda ayır, aşağıda ayrı düşünülmesinin önüne geçebilmektir. Artık herkes aynı şeyleri düşünmek zorundadır. Ayrıca Nietzsche'nin epistemolojisi de bulunmamaktadır. Ontolojinin yani genel yapının olmadığı yerde epistemoloji de olmaz. O karşılıklı savaşım olabilir ama epistemoloji için ortak bir ölçünün olması şarttır. Geometrik bir örnek bunu açıklar aslında. Ontoloji-epistemoloji birlikteliği evrensel bir gerçeği verir ama burada ise böyle bir şey yoktur.

Ozan Gerçek (Denizli)

 
Toplam blog
: 8
: 175
Kayıt tarihi
: 04.01.19
 
 

İktisat mezunuyum, felsefe ve ekonomi ilgi alanlarımdır ..