Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '20

 
Kategori
İnançlar
 

Nüzul Açıklamaları 2

Ramazan ayı ile birlikte Ahmed Hulusi’nin sosyal medya paylaşımlarında özellikle üzerinde durduğu ve sıkça paylaşım yaptığı bu olay bazı kesimler arasında farklı sorular uyandırdı.

Blog’da bu yazı üzerine çok değişik sualler geldi ve en çok okunan/yorumlananlar arasında bir numaraya yükseldi. Bu bakımdan yazıyı tekrardan ele alıp açıklama gereği duydum.

Bu paylaşım Kur’an’ın Nüzul sıralamasına göre basılması, o sıralamaya uygun okunması ve açıklanışı ile alakalıydı. Bu şekilde bir yaklaşım, elbette insanda yeni bir bakış açısına, uyanmaya ve yenilenmeye sebep olacaktır. Klasik İslam anlatılarında ise Kur’an'ın Medine’de Resulullah’a inzal olduğuna yer verilmiştir. Aslında mekânsal olarak tarif edilen şey tamamıyla metaforik bir alt tabana dayanıyor. Bu ayetlerin aslının içte yani beyinde olup bittiğini düşündüğümüzde, inzal oluşun mekâna bağlanmasında bir mantık yoktur.

Çoğunlukla din adamları bu tarz şeyleri anlattığında, Kur’an’ın bazı seferler ya da savaşlarda indiğiyle ilgili yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Ancak dışarıda yaşandığını düşündüğümüz olaylar aslında beyinde oluyor. Bu yüzden dinle alakalı anlatıları, yer ve mekân kaydında değerlendirmemeliyiz! Dolayısıyla Nüzul sıralamasını incelediğimizde, insan beyninin gelişimini de dikkate alarak, ilk ayetin Fatiha suresiyle başlaması gayet mantıklıdır. Fatiha bir defada inzal olmuştur. Bunları takip eden ayetlerin, İkra/Alak olması çok anlamlıdır. Çünkü Resulullah bir hadisinde: “El insanu ver Kur’anu tev’emani (İnsan ve Kur’an ikiz kardeştir), Kur’anda ne var ise insanda da var” diye vurgulamıştır.

Kur’an ve insan, ikiz kardeş olmalarına rağmen bunu ancak basireti açık olanlar ve gönül gözüyle SEYRedenler anlayabilir. Bu gibi insanların özü Kur’an, sözü Kur’an, hali Kur’an ve yaşantısı Kur’an’dır. Ne söylerlerse söylesinler, ne yaşarlarsa yaşasınlar ve kiminle konuşurlarsa konuşsunlar; söyledikleri hep Kur’an’ın ta kendisidir. Nitekim Hz. Ali’nin: “Ben konuşan Kur’an’ım” deyişi de bizim dikkatlerimizi bu yöne çekiyor.

Kur’an insan oluşumundan bahsederken, bir anda Bakara Suresine geçiyor. Bu surenin anlamı, malum inek “sarı buzağı” demektir. Direkt başka din anlayışını muhatap alan bir anlayış vardır (Yahudiler). Okuma yaptığımızda o ayeti bize inmiş gibi okumalı ve o şekilde yaklaşmalıyız!

Ahmed Hulusi’nin; “Kur’ân tümüyle İnsana kendisini anlatmak, Allah aynasında kendisini tanıtmak için gelmişken, biz O Kitapta anlatılan her şeyi ötede hayal ederiz”, sözü esasında ne anlatılmak istendiğini anlayan beyinler için konuyu vurucu bir şekilde açıklıyor. Bu yazıyı yazmamdaki gaye birilerine bir şeyi ispat etmek veya tartışmaya girmek değil! Ancak bu konuya bir örnek vermek gerekirse, Bakara Suresi ile başlayan bir açıklamanın sonuç olarak çok da bir şey ifade etmediğiyle ilgilidir. İnsanı anlatmadan, insanın varlığının ana rahminde nasıl oluştuğunu bilmeden yaptığımız analizler, karmaşık olacak ve eksiklikler barındıracaktır. Devamında insana ne gibi tesirlerin olduğunu, kabiliyet ve istidadın ne anlama geldiğini, burçların etkisini anlatmadan; bu olayı izah etmeye çalışırsak o zaman değerlendirmemiz yetersiz kalacaktır.

En çok sorulan soru ise 'Bugüne kadar niye böyle bir anlatım sorgulanmamıştır?' Bugüne kadar İslami yaklaşımlar maalesef geleneksel bakış açısından öteye gidememiştir. İslam dendiğinde aklımıza sadece şekil itibariyle uymamız gereken şartlar silsilesi geliyor! İslam bu değil ki! Ama bu işi çok iyi bilen, Arapça' yı ve birtakım şeyleri daha iyi kavrayanlar hem kendilerini, hem bizi, hem de hakikatin üstünü gereksiz ayrıntılarla örtmüştür.

Bunun üzerine asırlar önce Hz.Ali ve bu dönemde de Üstad Ahmed Hulusi tarafından böyle bir düzenleme yapma gereği duyulmuştur. Kur’ân Arapça veyahut beşeriyet ihtiva eden bir dil, bir lisan ile sınırlanamaz; “Allahça” dır.

Düşünen beyinleri açacak muazzam bir değerlendirme olmuş!

Bu arada beyinde, algılama derecesine göre (ilmel yakiyn, aynel yakiyn ve hakkel yakiyn) ayetler inzal olmuş ve anlaşılmıştır!

Meseleyi bu noktada değerlendirirsek olay beynimizde oturabilir! Örneğin bir şeyi anlayabiliyorsak, diyelim ki bu ‘Bismillahirrahmanirrahiym’ veyahut da herhangi bir ayet olsun, bu değerlendirme bizim için bir numaralı sure ve ayettir!  Ama eğer beyinlerdeki o yapılaşmış ve kemikleşmiş algılamayı devreye sokarsak o zaman yeniyi anlama vasfı kısıtlanacaktır.

Bir önceki yazıda belirtilen bir diğer konu da, en son vahyin Tövbe Suresi olmasıdır. Çünkü 'Besmeleyi yaşayanın tövbesi' olmaz. Ancak bu; beşer gözü ile yaklaşılamayacak kadar hassas, bedensellikten arınmamış zihinlerce kavranılamayacak, ancak ehlinin bileceği bir durumdur ki yanlış algılar oluşmaması adına üzerinden geçilmiştir.

Bizler yazılımsal olarak anlatılanlara baktığımız zaman, o karmakarışık düzen içinde şeytani duygular devreye giriyor. İstek ve arzular aktifleştiğinde olaylar içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor. Dolayısıyla o teferruat içinde boğulup gidiyoruz. 'Neden, niçin Kur’an böyle bir sıralamayla yazılmış' gibi sorular aklımıza bile gelmiyor. Diğer yanda ise 'Nüzul sırasına göre okuyun' derken anlatılan, insanlar nasıl bir evrim ve değişimden geçerek bu düşünce sistemine ulaşmışlar? Bunu yakalayıp, siz de kendinize göre bir pay çıkarın deniyor, esasında.

Acaba bunu kaç kişi düşündü?

Kur’an’ı çok fazla anlayan, bilen ve bu konuda ahkam kesen biri değilim. Hep Kur’an’ın karma sistem gibi anlatıldığını düşünüyordum. Yani bir oradan bir buradan… Çünkü o sıralamada bir tarafta insan var, bir tarafta insan yok, bir yerde insan zalim, diğer yerde insan halife, böyle bir yaklaşım vardı! Astroloji'nin (Kuran’da Burçlar Suresi olmasına rağmen) neden devreye sokulmadığını da geçen yazımda açıklamıştım.

Bu olay ‘Altın Çağ’a gelinmesiyle evliyaların dahi müdahale edemediği (etmek istemediği), beyinlerin gelişmesiyle alakalı bir dönemin başlangıcı diyebiliriz.

Bu açıdan bakıldığında Nüzul’ün ‘İnsan’a hitap ettiği anlaşılmaktadır. Bu yüzden düşünen ve sorgulayan beyinler için sorgulanması, OKU’nması gereken yegane bir hazinedir; KUR’AN.

 

Ahmed F. Yüksel

İstanbul/Bahçeşehir  27 Mayıs.2020

https://www.facebook.com/ahmedfyuksel

https://www.instagram.com/ahmedfyuksel/

https://twitter.com/ahmedfyuksel

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..