Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '16

 
Kategori
Kitap
 

Piraye’de Nazım olmak…

Piraye’de Nazım olmak…
 

Piraye'de Nazim olmak...


Piraye,  Nazım da yaşadığı sürece her bir hatıra mutluluk kokuyordu ancak Nazım Piraye’de bir başına yaşamaya başladığında Piraye yalnızlığın dişlilerinin arasında sıkışıp bir türlü huzurla nefes alamıyordu. Hiç kolay olmadı. Nazımsız olmak, yaşadığını sanmaktı.

Damarlarında akan kanın ve tüm organlarının, hücrelerinin görevini yerine getiriyor olmasının  yegane sebebi Nazımdı. Yaşamak için onu içinde yaşamayı sürdürürken ruhundaki yaralar ile bir yandan cenazeye dönüştürüyordu kendini.

Toprak görmemiş, sandukası olmayan, kefensiz bir cenazeydi dünya üzerinde Piraye’nin bedeni. Ruhu uzun zamandır sonsuzluk boşluğunda kayıp olmuştu.

Zırhlandıkça güçlenmiş gibi görünse de esasında zırhın içerisinde tükenmişti. Anlatmıyordu. Suskunlukla sessiz çığlıklar yayıyordu yankıları olmayan.

Kendince birkaç insandan oluşan bir liste edinmişti. O listede adı yazanların yanında şapşal bir gülümseme ile yaşıyormuş taklidi yapıyordu. Hatta olur olmaz her şeye abartılı kahkahalar ile eşlik ediyordu. Kahkahalarınla gözlerinden sızan Nazım kederinden kimsenin haberi olmuyordu.

Sonbahar, İlkbahar ve diğer zıt mevzsimler gibi ruh halleri ile yaşamaya alışmıştı. En çokta sise kapladığı  geçmişini görünür kıldığında fırtına kopartıyor, kendini kilitlediği odasında kırıp döküyordu ruhundaki sarayın camını çerçevesini.

Tam bir hakimiyet kuramıyordu yaptığı işlerde. Artık sahip olmadığı ruhun eksikliği ile zihni de yeterli gelmiyordu dünya olaylarına.

Nazım’ın ölümünden sonra herkes kapısını eskisinden çok aşındırır olur. Mektuplar ufak ufak oğlu Memet sayesinde ifşa olmaya başlar. Şiirler başka aşklara tercümanlık eder epeydir.3

Hayatının kıymetlilerini, şiirleri ve mektupları başkalarının kıymetsiz aşklarına meze yapıyor olmak fikri midesini bulandırır.

Nazım daima merak edilen bir edebiyat adamıdır. Herhangi bir şahsiyet olmaması sebebi ile meraklıları da çoğalmıştır. Devrin basın mensupları, yazarları, şairleri bir bir kapısında uçsuz bucaksız bir kuyruk oluşururlar.

Tüm baskılara rağmen paylaşma fikrini kabullenemz. Memet annesini dinlemeyecektir. Kendi çapında toparladığı bilgilerden ufak ufak  Nazım dünyasını anlatan kitap hazırlığı içerisindedir.

Mümkün oldukça bu kitap fikrini annesinden saklar ancak Piraye için  bunu anlamamak mümkün değildir. Sessiz kalmayı yeğlediği apaçık ortadadır. Ne yapma diyecektir,  ne de yap. Karışmama kararı alır.

 nazım-hikmet-pirayeNazım’ın ne denli merak edildiğini düşünüp ve Memet’in Nazım ile ilgili hassasiyetini de anımsayarak bir zaman sonra bu kitap için olur verir.

Memet Fuat annesi Piraye’nin ölümünden beş yıl sonra annesinden saklayarak derlediği “Nazım Hikmet”  başlıklı kitabını meraklıları ile kavuşturdu.

Memet Fuat, Nazım ve annesi Piraye’nin etkisiyle edebiyata küçük yaşlarından meraklı bir çocukken, eğitimini de edebiyat üstadlığı üzerine tamamlar.

Aldığı ödüller ve sayısız edebi eserler ile hakikaten üstad olmayı başarır.

Gidemezsin.

Dönmeyeceğini sandığın hiçbir yola gidemezsin sen.

Gittiğini sandığın hayatların içerisinde,  olmadık bir anda gözünün önüne gelecek gözlerim.

Çaresizliklerinde beni anacak, bir koku ile hatırlayacak, bir meyve ile duygulanacak, belki de bir şarkı ile ağlayacaksın benim için ve kimse bilmeyecek içinde açan yaprakları kanlı, gövdesi yaralı Piraye çiçeğini.”

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..