Ramazanda yemekhane kapatan amir, sorgu-sualsiz cennetlik mi?

Hukuk böyle bir uygulamaya hak vermiyor; amir kime yaranmak, hoş görünmek için veya hangi hislerini işine karıştırarak kendinde bu hakkı buluyor, niye bu kararı alırken hiç korkmuyor. On yıl önce  ramazanda, kamu kurumlarında yemekhane tatil edilmezdi.

Devlet de bir korku salsın kardeşim: Ramazanda oruç tutmayanlar da benim vatandaşımdır, onları aç bırakanı ben de aç bırakırım, işten atarım desin. Bakalım o zaman amir-mamir bu cesareti kendinde buluyormu? Devlet bu konuda sus-pus, görmezden geliyor. Niye acaba...

Öğlen yemeği bazı devlet kapısında kaldırıldı, ramazanda verilmiyor.

Peygamberin torunları ve yakınlarına Kerbela'da su, yiyecek  vermeyenlere beddua edeceksin, ama ramazanda işyerindeki oruç tutmayanlara yemek çıkarttırmayacaksın. Adam belki de zar-zor geçiniyor, dışarıda yemek için 200-300 lira ayıracak halde değil, kredi borcu var, başka şehirde okuyan bebesi var, hanımı çalışmıyor, buz dolabı yandı ek masraf çıktı velhasıl niye bu elemanı ramazanda muhanete muhtaç ediyorsun be  müdürüm.

Devlet sana çalışan elemanların için her ay gönderdiği iaşe parasını ramazanda da veriyor, yemekhaneyi kapattın, parayı geri gönder o zaman maliyeye, yemekhane personeline de maaş verme bari. Hani çalıştırmadın ya...

Hani ramazan ayında sofranızda fakire veya komşuna veya bilmem kime yer ayırma var idi? Komşusu aç iken tok olmak yok idi. Sen niye tam da bu sevap ayında oruç tutmayana zulüm ediyorsun kardeşim, bu yetkiyi nasıl kendinde buluyorsun. Yoksa onları cezalandırınca direkt cennete gideceğini mi sanıyorsun! Yoksa amirlerin tarafından pohpohlanmakta mısın?

Oruç tutmayanı, camiye gitmeyeni kim yarattı? Cevap Allah ise ve yaratılanı yaratandan ötürü seviyorsanız Ramazanda öğlen yemeğini azalt kardeşim, 20 kişilik yap... Niye oruç tutmayanları yok sayıp da yemekhaneyi tatil ediyorsun.

Onları şeytan yarattı, Allah yaratmadı onun için yok sayıp adam yerine de koymuyoruz diyorsan, şeytanı da Allah yarattı, yani yine sevmek zorundasın, yaratandan ötürü.

Yaratılanı s e v e r i z, Y a r a t a n d a n     ö t ü r ü ..........  Bak bak bak bak!  Bu kuyruklu yalan değil mi?

Yahu! Böyle mi seviyorsunuz, sevmeseniz bu oruç tutmayanlara kim bilir daha neler dayatırdınız.

Sevmeyin kardeşim, böyle sevgi istemezük...

Hocaların, müftülerin, din görevlilerinin, lojmanlarının, yurt dışında yaşayan dini ataşelerin, uzman, müşavir, müsteşar velhasıl ağırlıklı olarak( belki de tamamen) sünni mezhebi için kurulmuş tüm kurum, kuruluş ve kişilerin ekmek parasında, çoluk-çocuğunun rızkında oruç tutmayan ve camiye gitmeyenlerin, öteki dinlerden olanların da parası var, onlar da devlet bütçesine para katıyorlar.

Her türlü yüksek sesli ibadet usullerine kan uykuda da olsak, başka mazeretimiz de olsa ses çıkarmayıp insani anlayışımızı göstermedik mi?

Her türlü ibadetinizi yapmanız için elimizden gelen maddi katkıyı ve manevi anlayışı asırlardır yaptık, daha fazlasını da yapmaya çalışacağız inanç hürriyetiniz için, ama bir ricamız var:

Yaratılanı hakikaten sevin, dinleyenlerinize hoş görünmek için iki de bir yaratılanı severiz deyipte sözünüzü unutmayın. 

 Özgürlüğün de bir hududu olduğunu, uçsuz-bucaksız olmadığını, başkalarının yaşam alanlarına yayılmadan, onları da dini faaliyetlere zoraki katma teşebbüsünde bulunmadan,  sesli yayınlarınızda onların hürriyet alanına girmeden, yemekhane kapatma gibi oruç tutmayanı zora sokmaya, cezalandırmaya çalışmadan ibadet ediniz ki; ibadetiniz  Allah katında muteber sayılsın. Bizim katımızda da saygı görsün, laf söyleme hakkımız doğmasın. Bunlar insan haklarına saygılılar diyelim. 

 İnanç hürriyetinden anladığınız,  yalnızca kendi inancınıza sonsuz hürriyet olmasın, devletin dine ayırdığı bütçenin tamamına yakınını kendi inancınız için, çalışanlarınız için harcamak olmasın. 

Son yıllarda hep olduğu gibi bu yıl da onlarca yemekhane kapalı. Kimisi temizlik, bir kısmı tadilat, bazıları da izin mevsimi olması nedeniyle (Minareyi çalan bile, minareye uygun bir kılıf hazırlarmış). Özellikle küçük şehirlerde insan hak ve hukuğu, çoğu zaman bir müdürün dilinin ucunda, kanuna bakan yok.