Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '08

 
Kategori
Blog
 

Saz arkadaşlarımı takdim ediyorum!

Saz arkadaşlarımı takdim ediyorum!
 

Bu da orkestramızın amblemi!


"Milliyet Blog"... İsim sizi yanıltmasın. Aslında MB değildir işin doğrusu, BM(Bremen Mızıkacıları)dir : ))) ve oluşturduğumuz melodi inanılmaz besteler gibi şeydir… “ İnanılmaz” (kısır bir cümle oldu ama müsaadenizle henüz girişteyiz).

Sonunda bende blog yazılarımdan birinde (hem de 2008’e ait ilk yazımda) artık, tanıdığım isimleri tek tek anabileceğim (bu işe biraz karşıyım ama olmazsa da olmuyor böyle yazılar. Motivasyon için ön şart : )) ).

Söze önce benim artık taşındığım ama dairemi henüz tam olarak boşaltmadığım karşı apartmandan bahsedeyim. Evet, Nelly ve Rita (Efeco) ile pencereden pencereye el sallar arada bir de telefonla konuşuruz ve severiz birbirimizi. Sessiz-çığlık(gölgem) ve Sivyus da asıl karşı apartmanın mensubudurlar ama benim yokluğuma dayanamayıp bu apartmandan da birer ev tuttular ikinci el eşya(yazı)larla : ))) Bu saydığım isimlerle yaklaşık bir senedir takip ediyoruz birbirimizi, bu da maymun iştahlı olmadığımızın ve bizimle kurulacak blog kardeşliklerinin kalıcı olduğunun göstergesidir haberiniz olsun.

Gelgelelim bizim apartmana; ilk başlarda sadece seyirci kaldığım ev sahipleriyle, şimdi biraz merhabamız, çay- kahve içmek gibi sosyal faaliyetlerimiz, kutlamalar, ilgiler, alakalar; gittikçe artan bir grafikle memnun edici bir şekilde devam ediyor. Apartman mensupları bir hayli fazla olunca herkesle samimi olamıyorsunuz sadece size yakın olan kapı komşularınızın(yorum yapanları), ismi ilginizi çekenlerin kapısını tıklayıp da tanıyorsunuz. Ya da yönetici giriş kapısına bloktaki ev sakinlerini içeren bir yazı asıyor da öyle tanışıyorsunuz, toplantılarda. Önce kendimi iyi tanıtacak dikkat çekici bir isme ihtiyaç duydum “Ankaralı Lavinya” yapayım dedim ismimi Oğuz Yılmaz silsilesinden zannederler diye vazgeçtim. Sivaslı Yusuf hesabı (Sıvyus), “An-La” olsun dedim anlamsız geldi vazgeçtim. “Sadece Lavinya” olsun istedim “sadece” kelimesi sadeliği dağıtınca ondanda vazgeçtim. “LAVİNYA” olarak kalmaya karar verdim. Hiç değilse Özdemir Asaf sevenler, ismin hürmetine kapımızı bir tıklar diye düşündüm. Gayette doğru düşünmüşüm.“güzaltı” lafım sana. İyi ki de uğramışsın bana : )) Yazılarını bana iki ya da daha fazla okutan bir tarzın var, tasvirlerine hayranım. (İsmime sağlık).

Zarif “bol yıldızlı gece” , ismin hüznü hatırlatıyor insana, paylaştığımız Ahmet Telli mısraları gibi sevindirici bir hüzün ismi seçmişsin kendine(Anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın/Biz gürültüsüz sözcükler bulalım, sarmaşıklar fısıldaşsın yine/ Gidersek birlikte gideriz/Yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen…)Buraya da uydu değil mi mısralar? (İsminize sağlık ve zarif kişiliğinize).

“kırık ayna” ile yeni tanışmış olsak ta sanki yıllardır tanıyor gibi tanıdık buldum cümlelerini, hep daha önceden tanıdığım birisine aitmiş gibi. (Tanınmışlığınıza sağlık).

Önceki apartmandan tanıdığım (merhaba merhaba ötesi hiç olmadı maalesef) daha sonra burada sobelediğim Sabiha Rana; her yazıma yorum yapmasa da biliyorum ki, beni yüreğimden öpecek melekleriyle gözetliyor üst katlarda bir yerde : ))) (Meleklerinize sağlık).

Kırık roji??? Karıştı pardon sadece “roji” , önceleri bözen idi ismi, nasıl aradım onu bözen diye bloglarda anlatamam, sonradan şans eseri rastladım ama bu defa da o buralardan ayrılmaktan bahsediyor, sebebi de yok yani, öylesine. Tutsun biri onu :) (Hoş tesadüflere sağlık).

Nariçi sizi unutur muyum? Siz ki şu blog yazılarında ismimi anan 2. kişisiniz. İnanın sadece minnetten değil isminizi anışım(öyle işler bana ters). Öyle bir anlatıyorsunuz ki gördüğümüz pardon gördüğünüz yerleri insan gitmiş-görmüş-gelmiş gibi hissediyor. (Kaleminize sağlık). Bob Ross hayranlığınızda unutmadığım diğer nokta. SAYGILAR.

september1’di september1 özlem oldu. Anlamadım bu isim değişikliğinden bir şey ama bir ara (Ağustos ayıydı sanırım)bana mesaj gönderip bir şeyler anlattı, o aralar ailevi problemlerimiz vardı pek üstüne düşüp ne anlatmaya çalıştığını araştıramadım, ondan sonrada birden irtibat kesildi. Taaaaaaaaaaa ki bana gönderdiği birkaç günlük mesaja kadar. Çok şükür şimdilerde biraz normale döndü iletişimlerimiz.(En kısa zamanda o işin aslını da öğrenmeye çalışacağım kendisinden. SEVGİLER). (İletişime sağlık).

Mesajlar diyince aklıma Ahmet (Yılmaz) abi geldi. Hani olur ya her apartmanda ciddi, mesafeli, görünce ceketimizin önünü iliklemek gereksinimi duyarız ve işimiz düşüncede kapısına ilk koştuğumuz hatırı sayılır büyüklerdir onlar. O da apartmanımızın en hatırı sayılır kişilerinden diye düşünüyorum. Peki, neden mesaj diyince Ahmet Yılmaz aklıma geliyor? Ahmet Abi siz, şeker bayramıydı o zaman, kutlama mesajı gönderince öyle utanmıştım ki sonuçta siz büyüğümüzsünüz ve öncelikle bizim size mesaj göndermemiz gerekir(etik olarak böylesi doğru olur yani). Benim öyle kutlama olsun, kandil olsun özel mesaj göndermek gibi bir alışkanlığım, olması gerekir ama maalesef, pek olmadı. Doğum günlerini bile aklımda tutamam o yüzden kimsede benden sürpriz bir kutlama beklemez. Ama ne yaptım? Kurban bayramında sizden önce davrandım: Sürpriz!...

Bu kez siz ne yaptınız hoooop “YENİYIL KUTLAMASI”…Yine öne geçtiniz. En derin saygılarımla. Ne yapalım artık önümüzdeki maçlara bakacağız : )) (Büyüklüğünüze sağlık efendim).

Maç deyince; sevgili hocam “yolunDİĞERyarısı” bu performansı nasıl değerlendiriyorsunuz efendim? Acaba bu performans beni yedek kulübesinden çıkartır mı? : ))

Bakınız beni takımdan atarsanız giderim Beşiktaş’a transfer olurum amaaaaaaaaaaaa; eminim Beşiktaş’ın, Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarında kendi kalesine en çok gol yiyen kalecisi olurum. Bende profesyonellik ne arar. İşte fanatik bu! (Teknik Direktörlüğünüze sağlık).

Kendisiyle “karşı komşum MERVE” : )) vasıtasıyla tanıştığım Arif Öğütçüyü de unutmamalı. Mizah yönü güçlü kalemlerden biri olarak nitelendirdiğim Arif Öğütçü, tanınmamışlığınıza sağlık efendim.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=80465

Birde adada geçirdiği günleri fotoğraf kareleriyle bize de yaşatan ütopik “ütopik” var! Ne alakaysa “tropik” kelimesini her duyduğumda size altta linkini vereceğim yazısına iliştirdiği resme iliştirdiği yazısı geliyor aklıma kahkahalarıma engel olamıyorum. Sen çok yaşa emi! Allah da seni güldürsün inşallah!

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=82160

Hepinizi okumak istiyorum. Her yazıyı, her yorumu, her ana sayfayı… Maalesef bu istek mümkünsüz çünkü vakit yetersiz.

Kim bilir adını anmayı unuttuğum kimler çıkacak yazıyı yayına alınca? O halde son bir atakla beynimi zorluyor ve hafıza hücrelerimde kalan diğer mızıkacıları da anıyorum(MIZIKACILAR efendim, Bremen Mızıkacılarına gönderme. Sakın MIZIKÇILAR olarak algılanmasın).

Yazılarını okuduktan sonra, her daim incecik bir tebessümü gün boyu yüzüme takılı bırakan değerli Ersin Yalın, yorumlarını kıskandığım kadın : )) sevgili Serap İnce, sevgili Yeşim Özdemir, şu aralar ortalarda göremediğim sıcakkanlı, dost canlı, aşk kadını hercaideniz, pembe yalanlardan bahsedince, beni “Söylenmesin Lavinya!” diye inceden azarlayan hocam( hoca camide!) o zaman; sevgili öğretmenim FiGeN Hanım, eşimle meslektaş olduğu önceliğiyle kendisine farklı bir ilgi ve sevgi duyduğum doktorcum drgayemm, Gül’ün içinden ve adını hatırlayamadığım diğer tüm mızıkacılar hepinize sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Melodimiz hiç bitmesin.

MB’ye girince sıkıntım varsa dağılıyor, coşkum varsa artıyor.

İyi ki varsınız! Ve iyi ki taşınmak için bu apartmanı seçmişim.

SEVGİLERLE

LAVİNYA

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..