- Kategori
- Anılar
Selam verdim promosyon değildir diye almadılar
Çalıştığım iş yerinde Bulgaristan göçmeni İsmail Ağabey vardı bir zamanlar. Gün görmüş , kalender adamdı. Alçacık boylu, tıknaz, her zaman gülen kara gözleriye sevimli bir ihtiyarcıktı. Başkalarına tuhaf gelebilir ama benim çok hoşuma giden bir tarafı vardı : Sanki karşısında bir başka İsmail varmış gibi yüksek sesle kendisiyle konuşur , kendine şakalar yapar, kendi kendine eğlenip dururdu. Bir gün ikimizin de boş olduğu bir vakitte :
Yaşın kaç oldu ismail Ağabey , diye sordum . Manalı manalı gülümsedi ve sanki soruyu ben sormamışım gibi başladı lafa o göçmen aksanıyla .
Kocadın mı sen yoksa be İsmayıl , ha ? Te bu kızan neye sorar ki yaşını ? Eyy !!! Ben de bir zamanlar sorardım ihtiyarlara .Ep kavenin önünde oturuşurlardı o ihtiyarlar ... Bastonlarına yaslanırlardı sanki devrilecek ağaçlar gibi . Güneş vururdu gözlerine, ellerini te büle siper yaparlardı kör gözlerine . Eyyy !!! Demek ki zamanı gelmiş kocamanın . Kocamışsın ki te bu el kadar kızancık sorar şimdi sana yaşını . İsmayıl de bana kaç yaşımdasın şimdi ?
Boynunu yana devirip sustu bir süre . Anlatacaklarını aceleye getirmemek istermiş gibi kısık gözlerini etrafta ağır ağır doalştırarak :
Ben diyeyim 18 sen de 118... Anlamadım ben bile kızancık ? Yürek yaşım 18 deyeyim sana ama te bu kafamın içi oldu sanki 118 ... Anam öleli kaç sene oldu onu bile unuttum . Çok severdim rahmetli anacığımı . İnsan anasını sevmez mi , deme. Bu İsmayıl var ya onu bile gördü . Anasını köpek bokuna sokup çıkaranı gördü . İnsan bu eyyy !!! Neler yapıyo neler yapıyo ... Bırak sen şimdi yaşımı başımı . Nası gidiyo işler ? Ey , ben bakıyom iç durmuyo burası be . Breh anasını ... Arı kovanı gibi yav . Sabah bi posta su getiriyem , avşam bi posta ... Tanker de dağaldım dağalacam , her yerinden ses geliyi . Dedim patrona geçen dayanamadım . Alalım yeni bi su tankeri eskimiş bu kamyon ... Herif duymadı sanki beni . Helanın musluklarından su içen de var . Yazmış te oraya suyu içmeyin deyi ama içer bu millet . Paslı bu tankerin içi bi karış . Yüreğem kaldırmaz , çenem de durmaz . Yok ayır . Te büle konuşurken patrona , herif deycek bi gün , ade yallah sana , olan bana olcak . İsmayıl tut şu çeneni azcık be . Tutamam .Ama deyeyim sana bir biz alışmamışık büle hayata . Bi fikrin varsa sülersin , olur biter. İşine uymazsa sülemezsin o başka mesele ... Amma yaptın ... Bizim o tarafta da vardı büle olur olmaz işler ama çok yoktu . Burda kafanı iç kaldırmaycan onu anladım ben .
İsmail Ağabey konuşurken bu arada müşterilerin biri gelip diğeri gidiyordu. İsmail Ağabey her müşteri gelişinde konuşmasını kesiyor müşteri gittikten sonra kaldığı yerden devam ediyordu sohbete .
Ne istiyi bu herif üle diklene diklene ?
Promosyon var mı diye soruyor .
Neymiş o ? Anlaycam dilden süle.
Bez , mendil , koku falan var mı diyor .
Varsa ver be kızanım erif nerdeyse pataklayacak bi mendil için seni .
Sipariş verdik ama getirmediler , bu hafta içinde gelse de ben de kurtulacağım valla. Kalmadı , yok demekten ben de bıktım .
Bak sana ne anlatayım azcık .Kulak ver de dinle beni . Geçenlerde gittim ya Bulgar’a ... Heh onu deycem . Bizim kayınçonun düğünü vardı. Bastık arabayla gidiyoz . Burdan almadık benzin menzin . Neye alalım ki , pahalı meret burda . Kapıdan çıkacak kadar vardı zaten . Edirne ‘den sonra ucuz be kardeşim . Neyse vardık Bulgar ‘a dedik dolduralım depoyu da öle çıkalım yola .Edirne ‘den sonra var daha iki yüz kilometre yolumuz . Ama bilsen yüreğim nasıl kıpraşır. Bi sürü akraba var görüşeceğmiz . Neyse ... Depoyu doldurduk açan ... Orda büle değil . Bi kızan var markette senin gibi ama yok üle pompacı filan . Cız , gidip açıysen deponun kapanı , kendin doldur , yıka pakla arabanın camını öte berisini ... Parayı vercez marketteki kızan dedi depyu doldurana kola veriyoz . A-ha alın şurdan alacağnızı ... Ava da sıcak, ama nası ? Ciğerim kavrulmuş zaten ... Aldık ordan bi şişe kola , tamam ... Dolabın başında ne bi insan var ne de dolapta bi kilit . De şimdi bana burda oluverse bunlar... Ben sana deyivereyim de işit beni . O kola dolabı var ya , te işte onu sürükleye sürükleye götürürler te buracıktan ... Biliyin mi sen ? Öyle işte ... İsmayıl bak daha görcek neler varmış derim kendime . Eyyy !!!
Karnım da açıkmış valla . İngen yok ki evde yemek olsun , te büle aç açına dolaş şimdi . Ama avşama yapacam kendime karnıyarık ne çekti canım bugün yemezsem avşama bana da demesinler İsmayıl . İş yarım kilo kıymaya kaldı . Yarım kilo kıyma lazım o kadar ... Patlıcan nası olsa bulunur .