Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '07

 
Kategori
Anılar
 

Selam verdim promosyon değildir diye almadılar

Selam verdim promosyon değildir diye almadılar
 

Çalıştığım iş yerinde Bulgaristan göçmeni İsmail Ağabey vardı bir zamanlar. Gün görmüş , kalender adamdı. Alçacık boylu, tıknaz, her zaman gülen kara gözleriye sevimli bir ihtiyarcıktı. Başkalarına tuhaf gelebilir ama benim çok hoşuma giden bir tarafı vardı : Sanki karşısında bir başka İsmail varmış gibi yüksek sesle kendisiyle konuşur , kendine şakalar yapar, kendi kendine eğlenip dururdu. Bir gün ikimizin de boş olduğu bir vakitte :

Yaşın kaç oldu ismail Ağabey , diye sordum . Manalı manalı gülümsedi ve sanki soruyu ben sormamışım gibi başladı lafa o göçmen aksanıyla .

Kocadın mı sen yoksa be İsmayıl , ha ? Te bu kızan neye sorar ki yaşını ? Eyy !!! Ben de bir zamanlar sorardım ihtiyarlara .Ep kavenin önünde oturuşurlardı o ihtiyarlar ... Bastonlarına yaslanırlardı sanki devrilecek ağaçlar gibi . Güneş vururdu gözlerine, ellerini te büle siper yaparlardı kör gözlerine . Eyyy !!! Demek ki zamanı gelmiş kocamanın . Kocamışsın ki te bu el kadar kızancık sorar şimdi sana yaşını . İsmayıl de bana kaç yaşımdasın şimdi ?

Boynunu yana devirip sustu bir süre . Anlatacaklarını aceleye getirmemek istermiş gibi kısık gözlerini etrafta ağır ağır doalştırarak :

Ben diyeyim 18 sen de 118... Anlamadım ben bile kızancık ? Yürek yaşım 18 deyeyim sana ama te bu kafamın içi oldu sanki 118 ... Anam öleli kaç sene oldu onu bile unuttum . Çok severdim rahmetli anacığımı . İnsan anasını sevmez mi , deme. Bu İsmayıl var ya onu bile gördü . Anasını köpek bokuna sokup çıkaranı gördü . İnsan bu eyyy !!! Neler yapıyo neler yapıyo ... Bırak sen şimdi yaşımı başımı . Nası gidiyo işler ? Ey , ben bakıyom iç durmuyo burası be . Breh anasını ... Arı kovanı gibi yav . Sabah bi posta su getiriyem , avşam bi posta ... Tanker de dağaldım dağalacam , her yerinden ses geliyi . Dedim patrona geçen dayanamadım . Alalım yeni bi su tankeri eskimiş bu kamyon ... Herif duymadı sanki beni . Helanın musluklarından su içen de var . Yazmış te oraya suyu içmeyin deyi ama içer bu millet . Paslı bu tankerin içi bi karış . Yüreğem kaldırmaz , çenem de durmaz . Yok ayır . Te büle konuşurken patrona , herif deycek bi gün , ade yallah sana , olan bana olcak . İsmayıl tut şu çeneni azcık be . Tutamam .Ama deyeyim sana bir biz alışmamışık büle hayata . Bi fikrin varsa sülersin , olur biter. İşine uymazsa sülemezsin o başka mesele ... Amma yaptın ... Bizim o tarafta da vardı büle olur olmaz işler ama çok yoktu . Burda kafanı iç kaldırmaycan onu anladım ben .

İsmail Ağabey konuşurken bu arada müşterilerin biri gelip diğeri gidiyordu. İsmail Ağabey her müşteri gelişinde konuşmasını kesiyor müşteri gittikten sonra kaldığı yerden devam ediyordu sohbete .

Ne istiyi bu herif üle diklene diklene ?

Promosyon var mı diye soruyor .

Neymiş o ? Anlaycam dilden süle.

Bez , mendil , koku falan var mı diyor .

Varsa ver be kızanım erif nerdeyse pataklayacak bi mendil için seni .

Sipariş verdik ama getirmediler , bu hafta içinde gelse de ben de kurtulacağım valla. Kalmadı , yok demekten ben de bıktım .

Bak sana ne anlatayım azcık .Kulak ver de dinle beni . Geçenlerde gittim ya Bulgar’a ... Heh onu deycem . Bizim kayınçonun düğünü vardı. Bastık arabayla gidiyoz . Burdan almadık benzin menzin . Neye alalım ki , pahalı meret burda . Kapıdan çıkacak kadar vardı zaten . Edirne ‘den sonra ucuz be kardeşim . Neyse vardık Bulgar ‘a dedik dolduralım depoyu da öle çıkalım yola .Edirne ‘den sonra var daha iki yüz kilometre yolumuz . Ama bilsen yüreğim nasıl kıpraşır. Bi sürü akraba var görüşeceğmiz . Neyse ... Depoyu doldurduk açan ... Orda büle değil . Bi kızan var markette senin gibi ama yok üle pompacı filan . Cız , gidip açıysen deponun kapanı , kendin doldur , yıka pakla arabanın camını öte berisini ... Parayı vercez marketteki kızan dedi depyu doldurana kola veriyoz . A-ha alın şurdan alacağnızı ... Ava da sıcak, ama nası ? Ciğerim kavrulmuş zaten ... Aldık ordan bi şişe kola , tamam ... Dolabın başında ne bi insan var ne de dolapta bi kilit . De şimdi bana burda oluverse bunlar... Ben sana deyivereyim de işit beni . O kola dolabı var ya , te işte onu sürükleye sürükleye götürürler te buracıktan ... Biliyin mi sen ? Öyle işte ... İsmayıl bak daha görcek neler varmış derim kendime . Eyyy !!!

Karnım da açıkmış valla . İngen yok ki evde yemek olsun , te büle aç açına dolaş şimdi . Ama avşama yapacam kendime karnıyarık ne çekti canım bugün yemezsem avşama bana da demesinler İsmayıl . İş yarım kilo kıymaya kaldı . Yarım kilo kıyma lazım o kadar ... Patlıcan nası olsa bulunur .

 
Toplam blog
: 2
: 477
Kayıt tarihi
: 22.09.07
 
 

Merhaba... 1968 yılında Çorlu da doğdum ve hala burada yaşıyorum. Günümüz insanının tıkanmışlığını y..